'Yasaklı' sezon başlarken...
Fotoğraf: Envato
2020 Olimpiyat oyunlarına aday olan Türkiye’nin son bir aydaki spor gündemine bakar mısınız?
652.si Düzenlenen tarihi Kırkpınar yağlı güreşlerinde başpehlivanlığı kazanan Ali Gürbüz başta olmak üzere 19 güreşçi dopingli çıktı. O kadar ki neredeyse altın kemer verilecek pehlivan bulunamayacaktı. “Er meydanı” olarak bildiğimiz, Kırkpınar çayırı da belli ki “Köşeyi hızlı yoldan dönmek” için “Her yol mübahtır” zihniyetine teslim olmuş.
Güreş sadece doping ile değil ırkçılık ile de gündemdeydi. “Gezi direnişi” sırasında “Ermenilere bıraktınız meydanı Allah belanızı versin çapulcular” benzeri attığı ırkçı mesajlarla artık Türkiye spor kamuoyunun yakından tanıdığı Milli Güreşçi Rıza Kayaalp, o dönemde, “Ben onları etrafı yakıp yıkanlara söylemiştim” diye kendisini savunmuş ve Akdeniz oyunlarında bayrak taşıma görevi verilerek ödüllendirilmişti. İktidar ile aynı düşünmeyen FİLA, Kayaalp’e “ırkçılık” gerekçesiyle geçtiğimiz gün, 6 ay müsabakalardan men cezası verdi. Ceza sonrası Federasyon Başkanı Hamza Yerlikaya ile birlikte o mesajları ben atmadım, benim adıma hesap alınmış diyen güreşçinin cezası, dünya şampiyonasından sonra Tahkim’de görüşülene kadar şimdilik askıya alındı. Daha önce “gururla” söylediği gibi mesajları kendisi mi attı, yoksa cezadan sonra söylediği gibi kendisi adına alınan hesaplardan mı atıldı artık hangisini yerseniz.
Doping sadece güreşin değil, olimpiyatların temel sporu olan atletizmde de gündemdeydi. Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (İİAF) son bir ay içinde 38 atlete doping nedeniyle müsabakalardan 2 yıl men cezası verdi. Federasyon Başkanı Mehmet Terzi memlekette “istifa” müessesinin bulunduğu hatırlayan ender sorumlulardan biri oldu. Başta halter olmak üzere diğer amatör branşlarda da durum farklı değil.
Peki, amatör branşlar bu durumdayken, spor bürokrasisi, Gençlik ve Spor Bakanlığı, hükümet bu konularla ilgili hangi adımları atıyor? Olimpiyatlara aday olmayı, beton tesisler inşa etmek olarak gören zihniyet için bu konular önemli değil. Hükümetin son 3 ayının spor gündeminin başlığı, varsa yoksa tribünlerde yapılacak “toplum mühendisliğinin” alt yapısını oluşturmak. Geçen sezonun son hafta maçının oynanmasıyla birlikte, spor adına ağzını açan her hükümet üyesi, deyim yerindeyse taraftarlara, tribünlere “ayar” verme derdinde. “Gezi direnişi” sonrasında zirve yapan bu yaklaşım artık alıştığımız bir mecrada yürüyor. “Güvenlik” gerekçe gösterilerek tribünlerin zapturapt altına alınmasının yolu döşeniyor. Şimdi moda deyim “eylül sendromu”: üniversiteler açıldığında, ligler başladığında “gezi ruhunun” kampüslere ve tribünlere uğrayacağı yönünde istihbarat üstüne istihbarat alınıyormuş. Önlemler ardı ardına açıklanıyor. Önce yasaklanan davul, sonra kimlik bilgileri ve “muteber” taraftarla birlikte koşullu izne tabi tutuldu. Pankart ve deplasman yasaklarına, kombine satışında eklenen özel maddelere, e-bilet ile taraftar fişlemesi de eklendi. İçişleri Bakanı Muammer Güler, “Siyasi ve ideolojik anlamdaki kötü tezahüratların” da yasaklandığını belirtirken, Spor Bakanı Suat Kılıç bu tezahüratları yapanların sonuçlarına katlanacağını söyleyerek gözdağı vermeyi ihmal etmedi. “Siyasi ve ideolojik anlamda iyi tezahüratların” listesini her halde kısa süre içinde açıklarlar…
İşin şakası bir yana, bu gerginliği anlamak mümkün; 12 Eylül’ün ve ‘90’lı yılların iktidarlarının en çok desteklediği alan futboldu. Gençlerin siyasetten uzak kalmasını sağlamanın bir yolu olarak görülen tribünlerin bu gün tam tersi bir yönde hareket etmesi en azından tedirginlik verici olmalı. “Tribünde siyaset” olmasın diyen muktedirlerin, sporu, futbolu, federasyonları, kulüp yönetimlerini boğazına kadar siyaset içine sokmuş olması her halde günün ironisi olsa gerek. Bütün taraftarlar ve spor kamuoyu farkında ki gündemdeki yasaklar “tribünde siyaset” yapmaya değil, “holiganizm ile mücadele” kisvesi altında “tribünde muhalif ses çıkaranlara” yönelik. Yasakların tribünde nasıl karşılık bulacağını da bu hafta başlayacak lig maratonunda hep beraber göreceğiz.
Her ne kadar tribüncüler için zor geçecek olsa da, bütün takımlarımıza başarılı bir sezon dilerim…
- Rasim Ozan gitti futbol medyası temize mi çıktı? 30 Kasım 2017 00:15
- Fenerbahçeli medyayı deşifre edelim 16 Kasım 2017 00:26
- Cüneyt Çakır, Mete Kalkavan gerisi yalan… 25 Ekim 2017 23:01
- 'Yıldırım Demirören yeter' 05 Ekim 2017 01:21
- Ne etti la bu Aykut Kocaman size? 21 Eylül 2017 01:00
- Aykut Kocaman'a niye saldırıyorlar? 14 Eylül 2017 00:15
- Federasyon, Tribün Mühendisliği: Beleştepe, Göztepe, Konya... 24 Ağustos 2017 00:15
- Terim kovuldu sıra Demirören’de mi? 04 Ağustos 2017 01:01
- Terim ve Demirören'e sonsuz teşekkürler! 20 Temmuz 2017 01:00
- Futbola da adalet lazım 13 Temmuz 2017 00:15
- Arda Turan'a neden kızıyorsunuz ki? 15 Haziran 2017 00:30
- Şampiyonluklara seviniyor musunuz? 01 Haziran 2017 01:00