Yürüsün dünyaya mutluluk
Fotoğraf: Envato
Kürtçe yazın dünyasıyla ve yazma işiyle uğraşım yanında her zaman Türkçe yazın ve şiire ilgi duydum, elimden geldiğince, gücüm yettiğince izlemeye çalıştım. İstanbul, Ankara gibi metropellerden uzakta olmama rağmen yeni çıkan dergileri, kitapları edinmeye çalıştım. Kuşkusuz şiir yaşantımın olgunlaşması kadar, yetkinleşmesinde de bu çabamın etkisi inkar edilmez. Sanırım yaşıtım Kürtçe yazanların hepsinde de aynı serüven ve etkilenim vardır ve bu yararlanma evrensel kültürle yakınlaşma onun bir parçası olmayı da beraberinde getirmiştir.Türkçe dışında başka bir dili bilmeyen Kürtçe yazan biri için bu aynı zaman da zorunlu ve dünyanın diğer dillerinde üretilen edebi eserlere ulaşmanın da tek yoludur. Hala da poetik ve kuramsal metinlere Türkçe üzerinden ulaşmakta Kürtçe yazanlar.
Geçen hafta iki ölümsüz şairi kaybettik; Şêrko Bêkes, Ahmet Erhan. İkisi de sosyalist sol düşüncenin öncü savunucusu ve toplumcu gerçekçi sanatın şiirdeki ustasıydı. Ben Ahmet Erhan'ı Şêrko Bêkes'ten önce tanıdım; şiirleri yoluyla. O yıllar da genç olmanın yanında, aynı düşünceleri paylaşmanın da verdiği duygularla Türkçe şiirdeki bu yalın, içten ve duygu yüklü şairi çok sevdim; "Yüreğimi bir kalkan bilip sokaklara çıktım/ Kahvelerde oturdum çocuklarla konuştum/ Sıkıldım, dertlendim, sevgilimle buluştum/ Bugün de ölmedim anne…" sonraları dilden dile dolaşacak bu Ahmet Kaya tarafından seslendirilmiş şiir bir coğrafyanın kanayan yarasının özetiydi.
Ahmet Erhan, yaşamı boyunca ülkesini, onun insanını, doğasını ve acılarını; sırtladı, yazdı, sevdi. O, kısa ömrüne sığdırdığı on bir kitabının adları bile bu coğrafyanın yakın tarihini anlatır. Her biri bir dönemin kısa özetidir. Derin bir hüznün dile geldiği şiirlerin özünde büyük bir umut ve direncin pınarı akmaktadır."Alacakaranlıktaki Ülke"yi hiç unutmam, bir oturuşta bitirmiştim, hala hüzünle okurum; yeni çıkmıştım cezaevinden herkes bir yerlere savrulmuş, gerçekten ülke kapkaranlık, ne zaman kapınız çalınacak, nereye götürülecek, başınıza neler gelecek belli değil. İşte Ahmet Erhan, bize bunu anımsatıyor "yurdum gibi yaralıyım" diye ve anımsatırken direnmeyi de öğütlüyor.
Ahmet Erhan'ı ne yazık ki hiç görmedim, onun, keder ve hüzünle örülmüş şiirlerinin aksine hep gülümseyen yüzünü gördüm gazete ve dergilerde, ama bilirdim sonsuz bir sevgi pınarı vardı yüreğinde, 'yürüsün dünyaya mutluluk' diye durmadan bize yeni şiirler, yeni umutlar ve koskoca bir yaşama sevinci verdi;
Bütün haklı kavgalarında dünyanın
dövüştüm, diyebildiğim zaman
Okudum bütün kitapları, bütün şiirleri yazdım
Ve topladım bütün dillerin en güzel sözlerini,
sıraladım tek bir sözlükte
Bütün mayınları, bütün dikenli telleri
ayıkladım sınırlardan
Ve bir tek zorba çıkmadı önüme.
Bu dünyada acı çeken tek bir insan yoktur,
diyebildiğim zaman
İşte o zaman ölebilirim.
Toprağımda bir çığlık olur da büyür
yaşama sevincim...
Sevgili Ahmet, sen huzur içinde yat, artık bu coğrafyada "tek yasal slogan/tek yol ölüm!" değil,
"Yaşımız biraz da sevgilerimizin akranıdır/Vereceğimiz tek şey budur dünyaya." dedin, o halde yaşıyorsun, yaşayacaksın, insanlık varoldukça…
- Bir kuşağın katilleri 21 Haziran 2014 00:29
- Kapanmasın kirpiklerin 14 Haziran 2014 00:09
- Şiire saygıyla 07 Haziran 2014 00:27
- Zinciriye şairleri 31 Mayıs 2014 00:05
- TÜYAP Diyarbakır 24 Mayıs 2014 00:12
- Vicdan göçüğü 17 Mayıs 2014 00:26
- Sanat bir yürüyüştür 10 Mayıs 2014 00:14
- Dünyanın gülü Mayıs 03 Mayıs 2014 00:07
- Ortak vicdan 26 Nisan 2014 00:04
- O gün 19 Nisan 2014 00:09
- Enfal 12 Nisan 2014 07:24
- Seçimden sağaltılanlar 05 Nisan 2014 00:01