16 Ağustos 2013 19:15

Tatil sonrası buluşma

Tatil sonrası buluşma

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir aylık bir istirahat ayrılığından sonra okuyucularla buluşmak çok hoş olmakla beraber, bu kez neler yazayım diye düşünürken, bu süre içinde Türkiye’de ve dışarıda olanlar, maalesef, içimi kararttı. Mısır’daki olumsuz gelişmeler, Batı dünyasının katliamlar karşısında sessizliğini koruması yanında, bu durumdan yararlanarak, Türkiye’de bazı meydanlarda geceleri yapılan “tekbirli gösteriler” vahim gelişmelere gebe olunduğunu göstermektedir. Mısır’daki insanlık dramına karşı çıkış adına hemen her akşam halk yığınlarına dinsel içerikli siyasi toplantı yaptırmak, iç siyasete olduğu kadar da dış siyasete ters düşen bir davranış olarak görülmelidir. Söz konusu halk mitingleri Mısır’daki olaylara tepki yanında, içte de başat siyasetçilerin derin korku içinde olduğunun göstergesidir.

Yıllardır süren siyasi davanın ilk aşamada sonuçlanması ve yağan cezalar, bilemiyorum, gelecekteki yorumculara ne tür katkılar yapmaya adaydır! Hakkın, pozitif hukuk kurallarına uygunluğu kadar, toplum vicdanına da uygun olması temel ilkedir. Pozitif hukuk kurallarının halk vicdanında meşruiyet kazanabilmesi ise, uygulamaya neden olan fiilin işleniş ya da niyetleniş nedeninin de dikkate alınması ile olanaklıdır. Umuyorum, bu noktalara dikkat edilmiştir ve cezaların tüm şiddetine rağmen, sonuçlar ilgilileri ve genelde halkı incitiyor olsa da, vicdanlarda rahatsızlık yaratmayacaktır.

Bu süre içinde çok değerli kayıplar da yaşadık. Değerli meslektaşım Prof. Dr. Alpaslan Işıklı Hoca’yı kaybetmemiz hepimizi derinden üzdü. Ailesine ve dostlara başsağlığı dilerim.

İçteki gelişmeler, maalesef, hiç hız kesmeden vahametini sürdürmektedir. Türkiye’yi dış dünyada küçük düşürücü baskılar sürgit devam etmektedir. Son kertede değerli dostumuz Merdan Yanardağ hakkındaki hüküm de içimizi acıttı. Tüm diğer dava ve sonuçlardaki dileğimi burada da yinelemek istiyorum.

Gezi Parkı direnişi salt “korku duvarı”nı yıkmış olmadı, aynı zamanda güçlü görüntüsündeki tek parti iktidarının ve liderlerinin ne denli korku ve dehşet içinde olduklarını da kanıtlamış oldu. Brezilya devlet başkanının olgunluğunu dahi gösteremeyen lider ve siyasilerin tavrı aslında derin korku ve endişenin dışa vurumudur.

Tüm bu çamur deryasında içimi en çok inciten olumsuz görüntüyü ise bir bakanın halkımız ve geçlerimiz hakkındaki kanaati oluşturmuştur. Hiçbir sporcu yenilmek niyeti ile sahaya çıkmaz; hiçbir siyasetçi de toplumunu dünya düzeyinden geri seviyede belirlemez ve bu düzeyde tutmaya gayret sarf etmez. Belki de bu söylem, içerdiği anlamsız niyet yanında, büyük lider Atatürk’ün her söylem ve eylemine karşı çıkışı şiar edinmiş bir kadronun bir temsilcisi tarafından, bu kez de Büyük Liderin “Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir” söylemini karalamaya ve ters yüz etmeye yönelik olsa gerek!

Lord Curzon, Lozan’da İsmet Paşa’ya, “Şimdi aldıklarınızı, ileride bize baş vurduğunuzda birer birer geri alacağız” derken, aynı zamanda bir hakikati de dile getiriyordu; o da, her toplumda ancak bir yüzyılda bir dahinin başa geçeceğini, maalesef, 1923’lerde Türkiye’nin böyle bir dahiye kavuşmuş olduğunu, üzülerek, ifade etmiş olmasıdır. Aradan bir asra yakın zaman geçmek üzere olduğu günümüz koşullarında, 2023 tarihine özenenlerin nasıl bir hüsrana uğrayacaklarını hep beraber görüp, yaşayacağız. Ne var ki, halkımıza yazık olmakta, bakan makamını işgal edenlerin, işgal ordusu komutanına benzer şekilde buyurdukları gibi, gençlerimiz Batılıların geliştirdikleri projelerden aslan payını alırken, o projelerin imalatını ya da bakımını yaparak ancak yaşamını idame ettirebilecektir. Bu meseleyi de, kendilerine bu mevkii uygun görenleri oyları ile işbaşına getirenler şöyle bir düşünsünler!

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa