ABD planına Davutoğlu desteği
Fotoğraf: Envato
Barack Obama, Bush’tan ABD Başkanlığı görevini devir aldığında, Orta Doğu’ya yönelik ilk ciddi konuşmasını, 2009 haziranında Kahire’de yapmış; “Eğer siz yumruğunuzu gevşetirseniz, biz de elinizi sıkmak için elimizi uzatmaya hazırız” içerikli konuşmasıyla, Bush’un “Ya bizden yanasınız ya teröristlerden yanasınız” biçimindeki sert ayrımını “yumuşatmış”tı.
Bölgede, başını Amerikancı takımının çektiği odaklar, bu konuşmanın “tarihsel önemi” üstünden, propagandaya hız vermişlerdi. O günden beri de bu propaganda, bazen hayal kırıklıklarıyla süslense de sürdü, sürüyor.
Obama’nın 19 Mayıs 2011 günü ABD Dışişleri Bakanlığında yaptığı konuşma, ABD’nin bölgeye barış getireceği, bölgedeki sorunların çözümüne katkı yapacağını iddia eden güçler tarafından bu, “2009 konuşmasından sonraki en önemli konuşma olarak günlerdir bekleniyordu. 2009 konuşmasından sonraki en önemli konuşma” olarak değerlendiriliyordu.
Obama beklenen konuşmasını yaptı!
Konuşma ilk konuşma kadar heyecan uyandırmasa da bölgedeki emperyalist niyetlerini açıklığa kavuşturma bakımından “önemli bir konuşma”ydı.
ABD’nin “Genişletilmiş Orta Doğu’da, Bush’tan farklı niyetler taşımadığını”, aradaki farkın “üsluptan ibaret” olduğunu gözler önüne serdi.
“Obama, Dünya Bankası ve IMF’den, Tunus ve Mısır ekonomisinin istikrarlı hale getirilmesi ve modernize edilmesi noktasında yapılabileceklere dair gelecek G-8 zirvesine plan sunmalarını” isterken, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da kapsamlı bir “Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Girişimi” başlatacaklarını da duyurdu.
Suriye’de Beşar Esad’a Obama; “Artık Devlet Başkanı Esad seçim yapmalı. Bu geçişe öncülük edebilir veya yoldan çekilebilir” çağrısını yineledi. ABD emperyalist bir ülke ve bölgeyi yeniden kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirmek istiyor. Bu anlaşılmaz ya da bilinmez değil. Ancak; “Bölge ülkelerinde batılı güçlerden ayrı çıkarlara sahip ve bu ülkelerle tarihsel kültürel ilişkiler içinde olduğu için batılılardan farklı bir yaklaşım” olduğunu iddia eden AKP Hükümetinin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “ABD Başkanı Obama’nın yaptığı konuşmanın önemli unsurlarında bizim paralelliğimiz var. Ta Mısır’dan itibaren, Filistin’den itibaren ABD ve diğer ülkelere yaptığımız teklif buydu. Değişimi siz yönetin. Değişimin kendi başına yöneten sürece dönüşmesine fırsat vermeyin. Zaten muhalefetin tabanı ve tecrübesi olmadığı için bu kadar haklı talepler çok deklarelere sebep veriyor. Onun için bu yönetimlerin, bu değişmeleri yönetmesi lazım. Bu anlamdaki çağrıya tabii ki katılıyoruz. “ dedi.
Davutoğlu, muhalefetin rejimleri dönüştürmeye gücünün yetmediğini, onun için rejimlerin bugüne kadar sürdürücüsü olan güçlerin bu değişim isteğinin önüne düşmesini ve ABD ve batılı emperyalistlerin desteği ile dönüştürülmesini istiyor. Üstelik bu emperyalizm destekçiliğini haklı göstermek için de “Biz eskiden beri bunu savunuyorduk” diye Obama’ya çok açık ve hararetli bir destek veriyor.
Bu açıkça, halk isyanlarının olduğu ülkelerde rejimlerin değişmesini, ülkelerin özgürleşmesini değil, rejimlerin restore edilerek, halklar tarafından kabul edilir bir çizgiye çekilerek sürdürülmek istenmesinin itirafıdır. Davutoğlu, bunu “muhalefetin zayıflığı”na da bağlayarak teorize edip emperyalist müdahaleleri meşrulaştırmak istemektedir.
Ancak Obama’nın konuşmasında, “İsrail’in güvenliği”nden Suriye ile İran’ın aynı potada ele alınmasına kadar, Türkiye’nin bölgesel çatışmaların içine itileceği planları da vardır. Ve Davutoğlu, Obama’ya destek verirken aslında ABD planlarına tam desteğini açıklamaktadır!
Bölgenin koşulları göz önüne alındığında, Obama’nın bölgeye müdahale planında, Libya’daki “NATO görevi”nden sonra Türkiye’nin adım adım İran ve Suriye ile karşı karşıya getirileceği bir müdahaleye hazırlandığının açık işaretleri vardır. Ve AKP Hükümeti, Davutoğulu’nun ağzından ABD planı için Türkiye’nin hazır olduğunu” söylemektedir.
Demek ki, AKP’nin temel seçim sloganı olan; “Türkiye 2023’hazır” sloganı ne kadar boş bir slogansa, Davutoğlu’nun bölgeye müdahale amaçlı Amerikan planı için “Biz destekliyoruz” açıklaması o kadar somut, Türkiye’yi emperyalizmin bölgede oluşturduğu zifosa çekmeyi ifade eden bir destektir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00