19 Ağustos 2013

İhvancılık, yalnızlaşma, klikler çatışması!

Başbakan Tayyip Erdoğan, Mısır’da Mursi ve İhvan’a verilen desteği, dört parmağı kaldıran Müslüman Kardeşlerin direniş sembolünü, her vesileyle yenilemeye kadar indirgedi. Ondan bunu gören Emre Belözoğlu da Fenerbahçe-Konya maçında aynı işareti yaparak sahada yarım tur attı!
İç politikada, Mısır’a destek yayılıyormuş gibi görünürken, böyle, İhvan militanı bir çizgiye düşürülmesi, bölgede de Türkiye’yi iyice yalnızlaştırmaktadır.
Başbakan ve AKP propagandası bu yalnızlaşmayı söylemlerini, BM’ye ve batılılara eleştirilerini sertleştirerek aşmayı hesaplasa da bu hesabın çok yanlış olduğu her geçen gün daha da açıkça anlaşılmaktadır.
Çünkü her geçen gün daha iyi görülmektedir ki, Mısır’da darbe, “Müslümanlara zulmeden” güçler tarafından yapılmamıştır. Tersine darbe, her biri Müslümanlıkta yarışan Suudi Arabistan, Bahreyn, B. Arap Emirlikleri, Kuveyt, Ürdün, Yemen… gibi Müslüman ülkelerin desteği ile gerçekleştirilmiştir. Bugün de darbecilere en açık destek bu Müslüman ülkelerden gelmektedir.
Nitekim 51 İslam ülkesinin üye olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı da (İİT) darbe karşıtı bir tutum almamıştır. Bu örgütün Başkanı olan T.C. vatandaşı Ekmelettin İhsanoğlu da Başbakan yardımcısı düzeyinde kendisine yönelik “İstifa etmeli!” çağrısına tepki gösterirken, “Tek bir İslam ülkesinden bile Mısır’daki darbeyi konuşmak için toplanalım talebi gelmediğini” söylemektedir.
Şu artık açıkça görülmektedir ki, darbe sadece Mısır’da yönetime gelen Müslüman Kardeşleri yönetimden uzaklaştırmak için değil, ama Libya ve Suriye’de AKP Hükümetinin de katkılarına rağmen başarılamayanın bu sefer Mısır üstünden başarılması, Arap-İslam dünyasını yeniden şekillendirmek için yapılmıştır. Mısır Ordusu ve arkasındaki güçler (Arap gericilikleri ve emperyalistler) Müslüman Kardeşlerin, Mısır devrimine sırt dönmeleri, halkın taleplerini karşılamak yerine kendi iktidarlarını sağlamlaştırmayı esas alarak devrimci güçlere karşı mücadele başlatmalarından yararlanarak darbe yapmıştır.
Şimdi Tunus’ta Müslüman Kardeşler, Türkiye’de ise AKP ve Hükümeti, onlara yandaş olan çeşitli tarikat-cemaat çevreleri, sanki darbe sadece Mısır’daki Müslüman Kardeşlere yapılmış gibi, sadece onların uğradığı zulmü öne çıkaran ve bu mağduriyet üstünden kendi iktidarlarını sağlamlaştırmayı amaçlayan yol ve yöntemlere meşruiyet kazandırmak istemektedirler.
Oysa genel olarak devrim mücadeleleri, özel olarak da son yıllarda bölgemizde gelişen halk isyanı ve ayaklanmalar açıkça göstermektedir ki, halkların iş ekmek ve özgürlük taleplerini dikkate almayan güçler, bir süre halk yığınlarından destek alır gibi olsa da bırakalım uzun vadede orta vadede bile bu desteği yitirmektedir.
Yani bu yol, “halkların devrimini çalarak” iktidar olma yolu çıkmaz bir yoldur. Mısır’da Müslüman Kardeşler bu yola saptığı için Mısır devriminin simgesi olan Tahrir’le karşı karşıya gelmiştir. Tunus’ta İhvan bunu yaptığı için Tunus’un laik, devrimci güçleriyle karşı karşıyadır.
Doğrusu, Mısır darbecilerinin Türkiye’ye yönelik olarak suçlamalarını bu kadar açıkça yapmalarına bakınca akla darbecilerin, Mursi ve partisinin Türkiye’den sadece “destek” değil ama iktidarda kalma stratejisi de aldığını, dolayısıyla Erdoğan ve ekibinin Mısır’daki İhvan direnişine yön verdiğini düşündüğünü göstermektedir.
AKP’nin Mısır darbesi karşısında aldığı “İhvan çığırtkanı” tutum, sadece Türkiye’nin demokrasi güçleriyle AKP Hükümetinin tutumunu ayrıştırmamakta, aynı zamanda AKP içinde de ayrışmayı kışkırttığı gözlenmektedir. Nitekim Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan’ın “Mısır krizi için çözüm önerileri” demeçlerine yansıyacak kadar farklıdır!
Örneğin Cumhurbaşkanı bir uzlaşma için sadece Mursi’nin ve yandaşlarının serbest bırakılmasını savunurken Erdoğan Mursi’nin ve yandaşlarının “görevlerine iadesini” de şart koşmaktadır. Kuşkusuz bu ayrışma aynı zamanda ABD, AB ve diğer Arap gericiliklerinin çözümüyle de yakınlık uzaklık sorunu olarak da biçimlenmektedir. Öyle ki, önceki gün İstanbul’da “Mısır krizini görüşmek” için önceden ilan edilen Gül-Erdoğan zirvesinin, son anda hiçbir gerekçe gösterilemeden iptali de göstermektedir ki, AKP ve devletin çeşitli klikleri içinde de Mısır’la ilgili hükümet tutumu “sorun” olarak ortaya çıkmıştır.
Başbakan Erdoğan, “Belki yarın Türkiye’de aynı girişimleri yapacaklar” derken, eğer “korkuluk” sallamıyorsa, kendi içlerindeki bu klik çatışmalarının geldiği boyuttan söz ediyor olması kuvvetle muhtemeldir.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

Antep’in de aralarında olduğu bölge illerinde ortalama işçi ücreti asgari ücretin altında, haftanın 7 günü, pazarları 12 saat çalışma, üretim baskısı! Devletin ve patronların yasaklar, kolluk gücü ve sendikacı tutuklamasıyla devam ettirmek istediği bu düzenin dayanılmaz hale geldiğini söyleyen Çelikaslan işçisi, tüm işçileri BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmeye çağırdı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et