21 Ağustos 2013

Böylece bir kez daha ortaya çıktı!

Pazartesi günü yapılan uzun bir hükümet toplantısının arkasından her zaman olduğu gibi kameralar karşısına geçen Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, “Demokratikleşme paketi görüşüldü mü?​” sorusuna, “Hayır ona sıra gelmedi!” yanıtını verdi.
Bu yanıttan Türkçe bilen herkesin anladığı, “Böyle bir paket var ama henüz hükümetin önüne gelmedi!” biçimindedir.
Oysa bundan bir ay kadar önce yine bir hükümet toplantısının arkasından kameralar karşısına geçen Bülent Arınç, “Demokratikleşme paketi için yapılan çalışmalar tamamlandı; yarın Başbakana sunulacak; son halini de Başbakan verecek” demişti. Bununla da yetinmeyen Arınç, paketin içeriği konusunda da “altı başlıktan oluştu”, diye başlayan açıklamalar yapmıştı. Bu açıklama üstüne de paketin içinde “demokratikleşmeyle ilgili” denilecek bir içerik olmadığı üstüne tartışmalar yapılmıştı. Dahası yandaş basında bayramda Başbakanın “demokratikleşme paketi üstünde çalıştığı” ve belki Meclisi de olağanüstü toplantıya çağıracağına dair bir propaganda da yürütülmüştü.
Ancak şimdi Arınç, paketin henüz hazır olmadığını ve hükümet toplantısında görüşülmediğini söyleyerek temmuz ayında “tamam” dediği çalışmanın yapılmadığını, “paketin akıbetinin ne olduğu ve içeriğine dair bir şey sorulacaksa da bunu Başbakana sorun!” diyerek hükümet ciddiyetiyle bağdaşmayan bir tutum ortaya koydu. Ya da Arınç, topu Başbakana atarken, “Ben artık karışmıyorum” mu demek istedi; ki, bu da ayrı bir tartışma yaratır elbette.
Arınç’ın “demokratikleşme paketi”yle ilgili söylediği şudur: “Bugüne kadar demokratikleşme alanında, özgürlükler alanında o kadar çok şey yaptık ki bundan sonra kaç tanesi kaldı diye sorarsanız, bizim 2023 siyaset vizyonuna bakmanız yeterli. Sayın Başbakanımız ‘İnceliyoruz, zamanı geldiğinde açıklama yapacağız’ dedi. Bunu sabırla beklemek lazım ama sanki ilk defa bir şey açıklanacak veya ilk defa bir şey olacakmış gibi kamuoyunu bu yönde yönlendirmemek gerekir. Yani TRT’nin yayınlarından Kürtçe’nin seçmeli ders olmasına kadar, üçüncü dördüncü yargı paketlerinde, Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan iyileştirmelerden tutunuz her konuda o kadar çok adım atıldı ki bundan sonra yapılacak birkaç şey varsa bunu da zamanı geldiğinde hep birlikte göreceğiz. Ne olur bu paketi bundan sonra Sayın Başbakandan gayri kimseye sormayın.”
Bunları söyleyerek Arınç, Kürt sorununun çözümü ile paketin bağını ortadan kaldırırken aynı zamanda yapılacak düzenlemelerle ilgili topu da belirsiz bir zamana atmaktadır.
Oysa zaman zaman hükümet sözcüleri tarafından da belirtildiği gibi “demokratikleşme paketi”nin esası Kürt sorununun çözümüyle ilgilidir ve onun “ikinci aşaması”na dair hükümete düşen görevlerin gereği olan düzenlemelerle bağlantılıdır. Hatta BDP tarafından sunulan “sorunun çözümü için yol temizliği” anlamına gelecek düzenlemelerin önemli bir kısmının bu pakete bir biçimde yansıyacağı bekleniyordu. Ancak pakette seçim sisteminde “dar bölge sistemine geçiş”in asıl amaç olduğu Kürtlere düşenin de sadece “anadilde hizmet” olduğu görülmüştü.
Başbakanın da bu pakete, en azından süreci olumlu etkileyecek bir katkı yapmadığı anlaşılıyor. Çünkü Türkmenistan dönüşü Başbakan pakette; “Anadilde eğitim hakkı yok. (Başbakan anadilde eğitimi bölücülük olarak gördüğünü de ekledi), “Seçim barajıyla ilgili bir değişiklik yok” diyerek paketten beklenen şeylerin içinde yer almadığını söylemişti. Arınç’ın önceki gün yaptığı açıklama da Başbakanın açıklaması doğrultusunda ve Kürt sorununun çözümüne dair pakette ciddi bir şeyin olmadığı biçimindedir.
Böylece bir kez daha AKP’nin demokratikleşmeden ne anladığı ortaya çıkmıştır.
Böylece bir kez daha demokratikleşmenin ancak demokrasi güçlerinin mücadelesiyle olabileceği ortaya çıkmıştır.
Böylece bir kez daha AKP ve Hükümetinden sadece demokrasi istismarcılığı beklenebileceği ortaya çıkmıştır!

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

Antep’in de aralarında olduğu bölge illerinde ortalama işçi ücreti asgari ücretin altında, haftanın 7 günü, pazarları 12 saat çalışma, üretim baskısı! Devletin ve patronların yasaklar, kolluk gücü ve sendikacı tutuklamasıyla devam ettirmek istediği bu düzenin dayanılmaz hale geldiğini söyleyen Çelikaslan işçisi, tüm işçileri BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmeye çağırdı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et