Fırsat bulursa diktatör!
Sanırsınız ki Başbakan Erdoğan’a, yeterli oyu almadan iktidara gelmiş, “sandıktan çıkmadığı” için diktatör deniyormuş gibi Başbakan, “diktatörlük” eleştirilerini, “Biz yüzde şu kadar oy alarak geldik. Bize nasıl diktatör dersiniz?” diye karşılıyor.
AKP’nin baskıcı tutumunu, “diktatörlük”, “diktatörce girişimler” olarak eleştirenler, “Hayır az oy aldığınız için diktatörlükle suçlamıyoruz” deseler de AKP önde gelenleri, bu kendilerini pek haklı çıkaracağını düşündükleri “seçimle geldik” tezine sarılmaya devam ediyorlar.
Önceki gün Ankara’da topladığı partisinin il başkanlarına Başbakan Erdoğan, “Yerel seçimlerde büyük bir zafer daha kazanalım ki şu bize diktatör diyenlerin ağızlarını kapatalım” diye seslendi.
Oysa Başbakan’a diktatör eleştirilerinin nedeni, nasıl seçildiği ya da az ya da çok oy alıp almaması değil. Tersine herkes, Başbakan ve partisinin “Gereğinden bile çok oy aldığını” biliyor.
Gerçek şu ki, “diktatörlük” suçlaması tamamen Başbakan ve Hükümetin, uygulamaları ve politika tarzıyla ilgili;
- Kürtaj, sezaryen, üç çocuk yetmez beş çocuk üstünden kadınları baskı altına almaya yönelmesinden, “İçkinin zararlarına karşı mücadele” adına içki içenleri alkolik ilan edip, her vesileyle içkiyi yasaklama girişimlerine, … insanların özel yaşamına müdahale etme ve dini referansları toplumsal yaşama daha çok sokarak, özel yaşamı zapturapt altına (dindar, muhafazakar toplum inşa etme girişimleri) alma girişimlerine,
- Basın ve ifade özgürlüğü üstünde baskı oluşturacak biçimde medyanın kuşatılması ve otosansürün medyayı yönlendiren bir baskı aracına dönüşmüş olması, Türkiye’nin bir gazeteci cezaevine dönüştürülmesi, …
- Terörle Mücadele Yasası, Özel Yetkili Mahkemeler ve polise yeni yetkiler verilerek vatandaşın özgürlüklerini sınırlandırılması doğrultusunda atılan adımlardır.
Son günlerde Başbakan “diktatör” eleştirileri karşısında, aslında bütün diktatörlerin de sarıldığı bir iddiayı öne çıkarmaktadır: “Ben diktatör olsaydım, bana diktatör diyemezdiniz. Diyenler de Mısır’da olduğu gibi sallandırılırdı!”
Elbette bu da kafa karışıklığı yaratma açmalı bir propaganda. Çünkü tarihin her döneminde Milli Şef Türkiye’sinde de Hitler Almanya’sında da Mussolini İtalya’sında da Pinochet Şili’sinde de,… “diktatöre diktatör” diyenler çıkmıştır. Mısır’da da meydanlarda toplanan askeri darbe karşıtları “darbeye darbe”, “diktatöre de diktatör” diyorlar.
Türkiye’de de her dönemde zulme, baskıya, diktatörlüklere başkaldıranlar olmuş, diktatörlerin yüzüne karşı diktatör denmiştir. Bu bazen bir haykırış olarak kalmış, “ses çıkarılmamış”, bazen de onlarca, yıllık ağır hapis, işkenceler, katliamlar, … idamlarla cezalandırılmıştır.
Burada Erdoğan’ın anlamak istemediği, diktatörler karşısında susanların kendi geleneğinden gelenler olduğudur. Nitekim son 50-60 yılda özgürlük mücadelesi içinde Erdoğan geleneğinden kimse çıkıp da “darbeciye darbeci”, “diktatöre diktatör” dememiştir. Tersine “Ulul emre itaat” adına darbelere, diktatörlere biat bunların esas tutumu olmuştur. Son dönemde Ergenekon ve Balyoz üstünde yapılan da, darbecilerin artık darbe gücü olarak hiçbir etkilerinin kalmadığı bir zamanda yargılanmasıdır. Üstelik de sadece AKP’yi “mağdur” gösterecek bir çerçevede!
Kaldı ki, hiçbir diktatör, her zaman, içinden geçen her şeyi uygulayamamıştır. Diktatörlerin ne kadar diktatör olabildiklerini dünyanın, ülkenin içinden geçtiği koşullar, demokrasi ve özgürlükleri savunan dinamiklerin gücü belirlemiştir.
Erdoğan ve partisi de sadece kendi ellerindeki imkanlar çerçevesinde diktatörlük heveslerini hayata geçirebilmektedir. Çünkü dünyanın içinden geçtiği süreç, Türkiye’nin demokratik birikimi, özgürlük talebinin güçlülüğü iktidarı sınırlamaktadır.
Asıl olan da budur!
Tüm sermaye partileri için demokrasi ve özgürlükler sadece kendi iktidarlarını güçlendirdiği ölçüde önemlidir. Yoksa asıl amaç egemenliği her yolla sağlamaktır.
Başbakan ve partisi de asıl olarak bu sistemi savunmakta, bunu savunurken de diktatörce yöntemlere başvurmaktan çekinmemektedir.
Fırsat bulursa Başbakan ve partisi bu eğilimin gelişmesi için çok müsait genlere sahiptir.
Ama fırsat bulursa!
Evrensel'i Takip Et