22 Ağustos 2013 16:30

Gezi ruhu, olimpik ruh

Gezi ruhu, olimpik ruh

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hükümetin, spor üzerinden Gezi direnişini karalama kampanyası sürüyor. Direniş ruhunun statlara yayılmasından fena halde rahatsızlar. Öte yandan protestoların statlarda boy göstermesini engellemek için ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Bildikleri tek yöntem, yasaklamak. Yeni yasaklar, yeni cezalarla taraftarları sindirip hizaya sokmaya çalışıyorlar. Peki, beklentilerini karşılıyor mu bu önlemler?.. Elbette hayır...
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın spor alanlarında siyasi slogan ve tezahüratlara izin verilmeyeceği yolundaki tehdidinin ardından Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış da, İstanbul’un 2020 adaylığı olumsuz sonuçlanırsa bunun Gezi Parkı eylemcileri yüzünden olacağını söyledi. Eskiden, Müslüman ülke olduğu için Türkiye’ye bu tür organizasyonların verilmediğini öne sürerlerdi, şimdi sorumluluğu “yıkıcı, tekere çomak sokucu, huzur bozucu” muhalif eylemcilere yükleyen başka bir tezleri daha var!..
Müslüman mağduriyeti üzerine kurulu temel politik stratejilerine artık korkaklık ve paranoya ürünü özgürlük düşmanı düşünceler de eşlik ediyor.
Sporu her fırsatta, politik düşünce ve yaklaşımların aracı yaparken, muhalif hareketleri spora politika karıştırmakla suçlamak ise çok ama çok ucuz bir taktik.
Şimdi bir başka bakanın, Fenerbahçe’nin Arsenal karşısında aldığı
3-0’lık yenilgiyi Gezi protestolarına bağlamasını ya da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın farklı yenilgide İsrail’in parmağı olduğunu açıklamasını bekliyoruz!..
Her işin, her konunun iyisini, doğrusunu, güzelini onlar bilmiyor mu?.. Spor alanında ne diye bu özelliklerini bizden esirgesinler ki?.. Tek dertleri; derin bilgileri, engin birikimleri ve tecrübeleriyle bizi aydınlatmak!.. Ama biz ne yapıyoruz? Söyledikleriyle yaptıkları arasındaki tutarsızlığı görüp kendimizi kaybedercesine delleniyoruz... Direnerek, memleketin nurlu ufuklara doğru doludizgin yol almasını sekteye uğrattığımız yetmezmiş gibi üstüne bir de değerli(!) politikacıların spor üzerine döktürdüğü yine kendileri kadar değerli kelamlarını kulak arkası ederek göz göre göre nankörlük ediyoruz. Adam olmayız biz!..
Yalnız Egemen Bağış’ın saptamasında bir terslik var gibi. Olimpiyat oyunları gerçekten de söylendiği gibi dünyamız ve insanlıkla ilgili yüce idealler, aşkın duyarlılıklar barındıran özel bir ruha sahipse, o zaman Gezi protestocuları, insana, doğaya, tarihe, kültüre sahip çıktıkları eylemlerle bu ruhun en rahat sergileneceği bir ortamın oluşmasına katkıda bulunmuş olmuyorlar mı?.. Dolayısıyla bu anlamda İstanbul’un, olimpiyat oyunları için son derece uygun bir potansiyel taşıdığını ortaya koymuyorlar mı?.. Bu durumda Gezi eylemlerinin İstanbul adına dezavantaj değil, tam tersine avantaj yarattığı söylenebilir. Tabii bunu; olimpiyat oyunlarının gerçekten de insan, doğa, tarih ve kültür konularında duyarlı bir ruha sahip olduğu ve oyunlara ev sahipliği yapacak kentlerde bu ruhun hissedilmesinin istendiği kabulüyle dile getiriyoruz...
Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin (IOC) icraatlarına baktığımızda ise ideallerle, duyarlılıklarla bezenmiş bir olimpik ruhun lafta kaldığını, öncelikli kaygının rantsal hedefleri gerçekleştirmek olduğunu görüyoruz. Bu açıdan hiç endişe duymasın Egemen Bağış. Hedefleri, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ninkilerle örtüşüyor. Doğayı, tarihi ve kültürel mirası tahrip etmek pahasına peşine düştükleri rant hedefi, kentsel dönüşüm etiketiyle süslenen yağma projelerinin destekçisi ve teşvikçisi IOC’ye hiç yabancı değil. Yeter ki otel, rezidans ya da avm’nin yanı sıra birkaç tane de spor tesisi inşa edilsin. Eh, her gördüğü araziye ağzı sulanarak, ellerini ovuşturarak bakan ve adeta müteahhitlik firması gibi çalışan bir hükümet daha ne ister ki?...
O zaman biz de diyoruz ki; İstanbul 2020 Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapma hakkını alırsa bu; iktidarın insana, doğaya, tarihe, kültüre meydan okuyan rantçı, talancı politikaları yüzündendir!..

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa