22 Ağustos 2013 17:06

'İngiliz' gazete basmış, 250 bin öğrenci kayıp: Eğitim, sansür, mühendislik

'İngiliz' gazete basmış, 250 bin öğrenci kayıp: Eğitim, sansür, mühendislik

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Eskiden ciddi bir analiz yapılsa, yiyeceği ilk damga “komplo teorileri” oluyordu.
Bir arkadaşım, düşüncede tasarlanabilen ne varsa, teknolojisi potansiyel olarak mümkün diyor. Özellikle toplumsal süreçlerin önemli bir kısmı, idari işlerin çok büyük kısmı, açık veya zımni bir “sözleşme/tasarı” taşıyor. Hatta en temel insiyaklar bile “tasarımcı” tarafından maniple edilip kullanılmaya çalışılıyor. Bu tasarımcının kim olduğu sorusu abiden, kocadan, reisten, komutandan, kraldan, piyasadan, MİT’ten, CIA’dan, Tanrıya kadar gidiyor. “Her şeyin tasarım olduğu” konusu ise, doğacılar biraz mesafeli olmakla birlikte, hemen herkesçe ortak bir kanaati oluşturuyor. Postmodern paradigmanın esasını oluşturuyor. Oysa sofistler işi iki bin beş yüz (2500) yıl önce çoktan kavramıştı.
Snowden ile the Guardian arasında, Snowden ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında, CIA ile okul ve camiler arasında, liseye gidecek gençlerin önünün kesilmesi arasında nasıl bir ilişki bulunuyor? Bugünlerde sık sık www.evrensel.net alanını tıklayınca “Suspended” veya “Forbidden” gibi mesajlar düşüyor ekrana. Kullanıcılar, twitter hesabınız bloklanmıştır uyarıları ile karşılaşıyor. Neden nasıl oluyor?
BTK yıllık 70-80 bin dinledik, Obama mesajların, telefon konuşmalarının yüzde 1-2’sini izledik diyor. Ancak kapasite yüzde 70-80 deniyor. Hatta her konuşmanın/iletişimin yüzde 100’ü nesnelleştiği için nesne olarak görülebiliyor. Örneğin CIA’sını, MİT’ini, BTK’sini bırakın, normal fatura olarak maliye elemanları bile,  faturalarımızda gösterilen “Kiminle ne kadar süreyle konuşuldu” bilgisini görebiliyor, BİST (İMKB) görebiliyor. Telefon numarasından daha çok IMEI no, IPI no her şeyi ete kemiğe bürüyor.
Dahası 12 Eylül tarzı kitap yakmalar artık batıya sızmış durumda. The Guardian basılmış, hard diskleri parçalanmış, Snowden’ın sızdırdığı bilgiler yok edilmiş. Araştırmacı gazeteciliği, basın hürriyetini bırakın, matbaalar polislerce, ajanlarca ele geçirilmiş durumda. Bilim ve teknoloji kuruluşları ele geçirilmiş durumda.
Evet, hepsi birer komplo teorisi. Erdoğan “Mısır’daki darbenin arkasında İsrail var” demiş, bu da komplo. Hatta Mısır, “Erdoğan batı ajanı” demiş. Bu da komplo. Rahmetli dedem “O yalan bu yalan, koca bir fili yutmuş bir yılan, bu da mı yalan?​” derdi de gülüşürdük. Koca kulak her şeyi yutar hale geldi. Komplo teorileri gerçekliğe yetişemez oldu.
Peki, okulların, camilerin, statların durumu çok mu farklı? Hatta orada başlıyor önce iş. “YUMUŞAK GÜÇ” hissettirilmeden kafaların ele geçirilmesidir; insanlığın, toplumun “mal yığını” gibi kendi özerk irade ve düşüncelerini kullanamamaları, reklamlarla, doksalarla, tüketimle oyalanması ve yönlendirilmesidir. Bunun başlıca mekanizmaları arasında cami, okul, mahkeme, medya gelmektedir. Kuşatılmış eğitim ve müfredatlar, televizyon, gazete köşeleri, cami minberleri, dezenformasyon, misinformasyonlar, reklamlar, filmler, müzikler… tüm bunlar yumuşak güç.
FİZİKİ GÜÇ The Guardian’ın hard disklerinin parçalanmasıdır, asker polis baskınıdır. İktidarın birinci kuralı yumuşak güçtür. Bir iktidar, fiziki güce, yumuşak güçle yapamadığı şeyleri yaptırmak için başvurur. Zor, baskı, savaş, mevcut iktidarların zorlandığını göstermektedir.
CIA-ABD-Mısır-AKP bırakmıyor ki, Snowden-Assange bırakmıyor ki “hakiki” gündemimize dönelim. İki haftadır okul kayıtlarını yazacağım, fırsat kalmıyor. Memur-Sen matematiği unutmuş, memuru ezdirirken, Milli Eğitim Bakanlığı da en basit sayıları bile okuyamayacak duruma gelmiş. 2011-12 yılında 1milyon 252 bin 147 öğrenci İlköğretimden mezun olmuş. Oysa Ortaöğretim kurumlarına yeni kayıt toplam 1milyon 128 bin 557. Arada 123 bin 590 kayıp var. Bunlar nasıl buharlaştı?
Geçen yıl genel ortaöğretime (Fen-SBL-Anadolu ve düz liselere) 476 bin 823 kişi kaydolmuş. Bu yıl verilen kontenjan 363 bin 862. Arada 112 bin 951 kayıp var.
İkisi toplanırsa bu sene 250 bin öğrenci, çağ nüfusunun yaklaşık yüzde 20’si nereye uçurulacak?
Ortada bir komplo teorisi mi yoksa bir sansür, manipülasyon, toplum mühendisliği, bir CIA, AKP, hoca imam oyunu mu var? En başta da iman edeni, güveneni salak yerine koyuluyor.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa