Başparmaksız Başbakan Erdoğan
-Eeeeyyy Nobel! Heeeyyy Yiğit Bulut kardeşim… Bana çabuk Nobel’i bağlayıver…
-Hattalar pek muhterem Sayın Başbakan’ım döşeyin lütfen!
-Eeeeyy Nobel! Sen nasıl ‘barış ödülleri’ dağıtıyorsun?
-Mister Erdoğan, sanırım bir ‘tercüme hatası’ oldu… Burası Oscar Akademisi…
-Vaaayyy Oscar! Ödül dağıttığın sözde aktörler, ‘The Times’a, nasıl olur da Gezi Parkı’nı ‘demokratikleştirme hizmetimize’ karşı çıkan bir ilan verir?
-Mister prime-minister… ‘Sanat’ da, ‘gösteri hakkı’ da evrenseldir…
-Batsın sizin gibi Hollyvvood da, Bollyvvood da…
ALFRED NOBEL
-Alooo… Yiğit… Kulağına jöle mi kaçtı senin? Nobel’ diye ‘Oscar’ı bağlamışın. Hoş onlara da haddini bildirdim bu vesileyle ama sen yine bana Nobel’i bağla…
-Efendim yeter ki siz isteyin, ben canımı vereyim. Telekinezik bir sorun yaşadım öbür tarafla sanırım… Alfred Nobel şu anda diğer telefonda… Giydirebilirsiniz Sayın Başbakan’ım.
-Haaayyy Alfred! Barış ödülleri dağıttığın kişiler, askeri darbelerin yanında ne diye yer alıyor?
-‘Mayın fabrikatörü’ bir babanın oğlu olan ben, ‘dinamitin’ de mucidiyim. Savaş olmadan barış olmaz dear Recop!
MUSA’NIN ASASI
Önceleri bize dair ‘yerel’ sorundu, artık ‘küresel kriz’ haline de geldi Başbakan Erdoğan. Dalaşmadığı, bulaşmadığı, sataşmadığı, karışmadığı, atışmadığı mevki-makam, kurum, meslek, sektör, konu, ülke kalmadı neredeyse. Beyaz Saray hariç tabi! Her ne kadar tabelasında AK Parti yazsa da, Washington’daki bu ‘gayya kuyusu’ mekân, Aksaray değil maalesef! Mısır “İçişlerimize karışmayın” diye uyarıyor. Başbakan ‘Kızıl denizi asasıyla yaracak, Musa arayışına’ giriyor. Yetmiyor, ona göre ‘Çapulcu Mısır Ordusu’nu, ‘silah bırakmaya’ çağırıyor. Yakında Vandal Mısır Ordusu’nun(!) terhis edilmesini isteyip, ellerindeki silahların teslimini şart koşabilir!
BATI AJANI
En son, Mısır Cumhurbaşkanlığı sözcüsünden “ Mısır’ın bir batı ajanından yurtseverlik dersi almaya ihtiyacı yok” şeklinde ‘illallah notamsı’ bir açıklama geldi. Bizimki yarın, öbür gün, “ajanınızdan da, ajandanızdan da başlarım” diye açar ağzını, yumar gözünü… “Mısır’daki darbenin arkasında ‘Koç Grubu’, ‘faiz lobisi’ var” savurması yerine ‘İsrail’in durduğunu’ ifade etmesi, Washington’u da Tel-Aviv’i de çileden çıkarttı. Amerika, bu yorumu “Saldırgan, delilsiz, yanlış” diye nitelerken, İsrail, “Yorum yapmaya bile değmez” şeklinde değerlendirdi. Sanırsınız ki Hitler’in propaganda bakanı Joseph Goebbells konuşuyor.
TAYYİP BEY CHP’DE
Ne İran’ı kaldı, Ne Irak’ı. Fransa, Suriye, Mısır, Rusya, İsrail, AB, BM sıradan nasibini aldı. “Diktatörlüğün olduğu yerde kimse diktatör lafını ağzına alamaz. Medya ‘diktatör’ diye yazamaz. Sallandırırlar Mısır’da olduğu gibi” diye buyuruyor. Ne temenni ama! Tam kürsüden urgan atan Devlet Bahçeli üslubu. Gerekirse darağacı da kurarız yani. ‘Mesele 3-5 ağaçmış, değilmiş’ anlarsınız o zaman Hanya’yı Konya’yı. “CHP’de de lider boşluğu varmış.” Önümüzdeki seçimlerde ‘buyur git’ adaylığını koy CHP’den. Zaten zat-ı âlinizi, CHP seçtirmedi mi? Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte ‘eş başkan’ olursunuz partiye. Hem iktidarın başında, hem muhalefetin başında… Mis!
BİBER GAZI İKRAMI
Antalya’dan 728 kilometre kat ederek, İstanbul-Taksim’e ‘Adalet Yürüyüşü’ yapan 3 genci ve onlara yolun sonunda eklemlenen cüzi katılanları, Gümüşsuyu’nda karşılayan 1000 kadar çevik kuvvet polisi, bu eylemcilere ‘biber gazı’ ikram etti! Yol yorgunu olan bu aktivistleri, yerlere yatırıp ‘full masaj’ yaptı misafirperver emniyet güçleri! Terlerini de merdivenlerde silkelemeyi ihmal etmediler doğrusu! Tayyip Bey’in umurunda mı böylesi münferit olaylar alla sen? Sisi geri adım atmalı önce… İmzalanan toplu sözleşme oldubittisini protesto için tabana kuvvete geçen ‘KESK üyeleri’ de polisten kaçarken ‘Ankara turu’ da yapmak zorunda kaldı. Ayrıca kara iklimli başkentte, TOMA’larla serinletilip, coplarla da ‘kemik yoğunlukları’ ölçüldü bu sendikacıların! Erdoğan’ı ne ilgilendirir bu tarz münasebetsizlikler canım? Mursi görevinin başına dönmeli… Çünkü emsal teşkil edebilecek ‘tırsi durumlar’(!) söz konusu. ‘Rojava’ da onu ırgalamaz, o giderayak ‘röveşata’ derdinde.
MERAL TAMER
Bu son Osmanlı, birkaç gün arazi olup, birdenbire kıyı şeridinde bir teknede, kafada şapka, ayağında Meral Tamer’e inat bir ‘şortla’ ortaya çıktı. Sevgili Meral Teyze’nin köşesinde yazdığı gibi ‘AKP’ye inat mı?’ giymişti bu kısaltılmış pantolonu… Hoş herkesle, her kesimle papaz olan Erdoğan, çok yakın gelecekte, kendi partisi AKP’ye de ‘kopmalara karşılık’ verip veriştirecektir o ayrı mesele. Diyor ki bu usta, “Hukuk içinde kalma kaydıyla, her türlü eyleme ‘şapka’ çıkarırım.” Beyefendi siz ‘milli görüş gömleğini’ de çıkarmıştınız ama ‘fanilanız’, mübarek bedeninize yapışıp kalmıştı. Şapkayı çıkarınca da içinden ‘penguenler’ mi arz-ı endam edecek?
3’ÜN HİKMETİ
Sayın Başbakan’ın 3 takıntısı vardı. 3 çocuk, 3 sandık, 3 kez seçilebilme, 3.Köprü, 3. Havaalanı… Her çocuğa, bir sandık… 3 kerelik seçilme imkânıyla, palazlananlar ‘ıskartaya’ çıkartılacak. 3. Köprü ile Osmanlı’yla bağlantı kurulup, Alevi yurttaşlarımız incitilecek! Önceden kapatılmış 3.Havaalanı arazileriyle ‘durmak yok, ranta devam’ şiarı yürüyecek!
Ancak Ankara’da yapılan AKP İl Başkanları Toplantısı’nda Erdoğan, Mısır’da ‘Müslüman Biraderleri’(!) simgeleyen, başparmağının olmadığı 4 parmaklı ‘Rabia’(dördüncü) işaretini ilk kez yaptı. Başparmağına ne mi oldu? Onu ‘şeriat’ kesti!
Evrensel'i Takip Et