Dış siyasetin iç siyasete yansıtılan gerici manzaraları
Fotoğraf: Envato
Suriye ile başlayan, şimdilerde de Mısır’daki vahim olaylarla sürdürülen gerici politikalar çok tehlikeli boyutta seyretmektedir. Aşağıda kısaca açıklamaya çalışacağım, bu durumdan yararlanarak sürdürülen yanlış politik manevraların içte politik baskılamayı, yani faşizmi, dışta da ülkenin yalnızlaştırılmasını gündeme getireceği açıktır. Bunun anlamı şu ki, içte seçmen tabanının körlüğü düşüncesi üzerinden, maalesef, dışta ülkenin kredi yitirmesi pahasına dahi olsa, gelecek siyasi dönemi kurtarmak. 1946 seçimleri ile yatıp kalkan iktidarın, her fırsatta dilinden düşürmediği ileri demokratik ortamda iktidardan uzaklaşma korkusunu anlamak hiç de güç olmasa gerek!
Birincisi, gerek Suriye gerek Mısır olayları, çok vahim olmakla beraber, ne dünya tarihinde ne de son dönemlerde eşi görülmemiş vahşetler değildir. Biraz hafızamızı yoklarsak aynı şiddette insanlık dışı cinayet ve vahşet olarak Sırbistan’da yaşananları hatırlarız. Bunun gibi geçmişte, maalesef, daha binlercesi tarih sahnesini karartmaktadır. Ama, ne hikmetse, Sırbistan hatırlanmaz da Halepçe katliamı hatırlanır vs. Öldürülenler Müslüman olduğunda acı olur da, bunun haricindekiler makul mu görülür! Antisemitist yaklaşımlar meşru görülür de, nedense gaz odaları hatırlara dahi gelmez! Oysa, herkes insandır; her zulme, hiçbir fark gözetilmeden, aynı duyarlılığı göstermek bir insanlık görevidir.
İkincisi, iç siyasette mesaj kanallarını açık tutabilmek adına dışarıda ülkeyi yalnızlaştırmak ve siyasetçileri komik konuma düşürtmek benim içimi acıtıyor. Başbakan’ın antisemitist söylemine derhal Beyaz Saray sözcüsünden fevkalade kırıcı yanıt gelmiş olması, aynı şekilde İsrail cephesinde de küçültücü ifade kullanılması, bu ülkenin bir vatandaşı olarak beni fazlasıyla yaraladı. Küçültücü ifadeler gerçekten anlamlı politikalara karşı kızgınlık sergilemesi şeklinde olsa idi gam değildi, ne var ki bu tür ifadelere yol açan siyasi davranışlar da tasvip edilemez.
Saraçhane Parkı eylemleri, günlerdir dinsel içerikli siyaset eylemlerine sahne olmaktadır. Gece yarısını dahi geçen zaman boyutunda, dinsel içerikli sloganlar, tekbirler ve ibadet eşliğinde günlerdir devam eden devlet destekli eylemlerin kime ne faydası olacağını anlamış değilim. Bu eylemler ne vahşeti durdurmakta ne de diğer devletlere anlamlı ve yönlendirici mesaj vermektedir. Bu eylemleri ülkelerine fakslayan elçiler, muhtemelen söz konusu eylemleri hükümetin iç siyaset malzemesi olarak kullandığını yazacaklardır.
Gezi Parkı gibi Saraçhane Parkı da halkın rahatlıkla gezip, biraz dinleneceği ve nefes alacağı bir genel alandır. Gezi Parkı sessizce oturma eylemine sahne olurken, TOMA’ları, akrepleri ve gaz bombalı kahramanları ile devredeki devlet, Saraçhane Parkı alanını fütursuzca kullanabilmekte, yakın yerlerde oturanları, yaşlısı, hastası ya da dinlenmek isteyenleri de dahil olarak, uzun süre rahatsız edebilmektedir.
Saraçhane Parkı eylemleri gerici eylemlere ışık tutup yol gösterebilecek çok tehlikeli girişimlerdir. Bu ve benzeri eylemler geçmişteki gerici kalkışları rahatlıkla gündeme taşıyacak, hatta bizzat kendi tabanını da yiyebilecek büyük dönüşümlere gebe görülebilir.
Farklı alanlardaki politik araçların yanlış olarak kendi alanları dışında kullanılması, kullanılan alandaki etkili araçların tükenmişliğinin delilidir. Hükümetin uygun dış ortamdan yararlanarak dış politika aracını içte gericiliğin yükseltilmesi pahasına kullanması içte sıkışmışlığını olduğu kadar, iktidardan uzaklaşma, hatta zayıflama olasılığı karşısındaki derin korkusunu da yansıtmaktadır. Korkunun ölüme çaresi yoktur!
- 2025 acaba nasıl geçecek? 18 Ocak 2025 05:30
- Ekonomik kriz çevrimleri ve emek 12 Ocak 2025 04:51
- Emek zulmü meselesi irdelenmelidir 21 Aralık 2024 04:36
- Ortadoğu: Bataklığın kan gölüne dönüştürülmesi 14 Aralık 2024 04:31
- Asgari ücret konusu hafife alınmamalıdır! 07 Aralık 2024 04:50
- Çöküş ivmesi durabilir mi, durdurulabilir mi? 30 Kasım 2024 04:51
- Sistemin sis perdesi: Bütçe tartışmaları 23 Kasım 2024 05:00
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57
- Kevork Ağabey, müjde, oğlun Nobel aldı! 19 Ekim 2024 04:46