Herkes eşittir bakan daha eşittir
Nevşehir Hacı Bektaş törenlerinde Bekir Bozdağ’a yapılan saldırı kabul edilebilir değildir. Başbakan Yardımcısı, söz konusu törene davet edilmişse görüşlerini açıklamasına da imkan tanınmalıdır. Elbette dinleyenlerin de fiili şiddete başvurmadan tepkilerini gösterme ve protestolarını ortaya koyma hakkı unutulmamalıdır.
Asıl tartışma ihtiyacı duyduğumuz nokta saldırı sonrasında işleyen süreçtir. Belediyede işten çıkarıldığı için Bozdağ’a saldıran kişi dolayısı ile ilçe emniyet müdürü, koruma şube müdürü, grup amiri ve iki polis açığa alındı. Soruşturmanın sağlıklı yürümesi için buna ihtiyaç duyuluyorsa söylenecek çok şey olamaz. Ancak bu tablo ister istemez bazı karşılaştırmalar yapmayı zorunlu kılıyor. Gezi eylemlerinde hayatını kaybeden göstericilerle ilgili soruşturmada böyle bir ihtiyacın duyulmamış olması, toplumun devlete karşı taşıdığı duyguların da temelini oluşturmaktadır. Suç isnat edilen fiillerin ağırlığı açısından bir karşılaştırma yapıldığında birinde ölüm söz konusudur.
O halde eylemlerin ortaya çıkarttığı telafisi imkansız sonuçlarla söz konusu soruşturma işlemindeki bu ters orantının sebebi, mağdurun kimliğinden başka ne olabilir? Saldırıya uğrayan tanınan ve güçlü bir kişi ise suçun failleri için farklı dozda bir muamele, aksine mağdur potansiyel düşman konumunda ise tam tersi bir muamele söz konusudur.
Yasa önünde eşitlik ilkesi tam bu durumu ifade eder. Açık ve tanımlanmış haklar açısından bu kadar eşitsizlik eksenli bir yapının hiçbir gerekçe ile savunulması mümkün değildir. Bu eşitlik dışı durum için eleştiri yaparken bazıları gibi soruyu tersinden sormamalıyız. Sorulması gereken, Bozdağ’a yönelik saldırıda ilgili kamu görevlilerinin müteselsil olarak neden açığa alındığı değildir. Sorulması gereken sokak gösterilerinde hayatını kaybedenlerle ilgili soruşturmalarda sorumlular için neden aynı hassasiyetin sergilenmediğidir. Yani haksızlıkta, hukuksuzlukta eşitlik değil, adalete erişimde eşitliktir savunulması gereken.
Madem bize yok onlara da olmasın yaklaşımı, bu ülkede toplumsal kıskançlığın hepimizi özgürlükler açısından daha geriye götüren nedenidir.
Bazılarının özgürlüklerinin, onurunun, canının daha kıymetli ve savunulmaya değer görüldüğü bir ülkede barış ve güven ortamının sağlanması mümkün değildir. Bu güvensizliğin pekişmesinde toplumsal ya da ideolojik ön yargılardan daha belirleyici olan gücü elinde bulundurmaktan kaynaklı pozisyon almaktır. Adaletsizlik denilen ve toplumların çözülüşünü hazırlayan temel dinamik ise tam budur.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası
AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!
317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri
204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'
0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

Özel yetkilendirilmiş TBMM komisyonu gündemde

'Ömrümüzü verdik, emekli bile olamadık'

Ukraynalı Gazeteci Guz: Ukrayna, ABD desteğini korumak için çıtasını düşürecek

Evrensel'i Takip Et