23 Ağustos 2013
DİĞER YAZILARI
Yüzümüzün karası 16 Ağustos 2014
İnsan sevmek 12 Temmuz 2014
Kavel\'de miyiz hâlâ? 28 Haziran 2014
Camın sırrı 21 Haziran 2014
Yasak bölge 14 Haziran 2014
Organik O.C 31 Mayıs 2014
Bir nefes... 24 Mayıs 2014
Soma\'nın iyi insanı 15 Mayıs 2014
YAZI ARŞİVİ

Ağlıyorsan insansın... Başbakan da ağlamış; samimiyet falan tartışmasına lüzum yok. İnsani bir belirtidir; insan üzülür.
Evet; Başbakan Erdoğan, İhvan’ın liderlerinden Muhammed el Biltaci’nın, darbeciler tarafından öldürülen kızı Esma’ya yazdığı mektubu dinlerken hüngür hüngür ağladı. Kendisiyle özdeşlik kurduğunu da söyledi. “Davası için çalışmaktan evlatlarına vakit arayamayan baba” figürünün kurduğu özdeşlikti bu. Ve elbette genç yaşta bir evladın katli... Kim ağlamaz? Kim üzülmez?
Babalarını göremeyen çocuklar üzülür. İster “bir dava peşinde”, ister 16 saat mesaide olsun... Ya da cezaevine tıkılmış olsun babalar...
Çocuklar bekler kapının çalınışını... Geleceğini bilerek bekler. Gelmesi umuduyla bekler...
Evden çıkan ve bir daha haber alınamayanların çocukları da üzülür, bekler. Belki bir gün... Belki... O gün gelmez, ama yine bekler... On binlerce ölüm, yüz binlerce tutuklama ve 17 bin faili meçhulün ülkesinde ne çok “acı”, ne çok “bekleyen” var...
Bugün de... Erdoğan’ın yönettiği ülkede de...
Saysak buradan güneşe yol olur. Ali İsmail Korkmaz’ın görüntülerini izleyip, ağlar mı acaba birileri? Roboskî’de bombalanan çocuklara? Her gün ikişer üçer ekmek parası peşinde canından edilen işçilerin çocuklarına, babalarına, annelerine...
Ölüm en ağır yük. Herkes için...
Ölümün ülkesinde yaşıyoruz biz; “İçten içe birbirini öldürmek isteyenlerin”, “Açıkça başkalarının ölüsüne oh çekenlerin” ülkesi... Gezi’de katledilen 5 genç kardeşimize ağlarken; orada burada “Hak ettiler” sesleri gitmiyor mu; ailesinin kulağına?
İsimsiz ölüler ülkesi; inşaatta, tersanede, sokakta, çadırda, askerde, depremde, hastanede... Rakamlara boğulmuş istatistiklere baksan; “Bugün de ölmedik anne” deyip; “Yaşadığımız için şanslı” saymalıyız kendimizi...
Önlenebilir ölümler ülkesi! Gözyaşlarının dinmemesi bu yüzden... Ahmed Arif’in “Binlerce yıl korkunç atlılarıyla çiğnemişler” dediği Anadolu toprağı, en az “kan” kadar, “gözyaşı” ile sulandı bu ülkede...
Ağlamak iyidir bu yüzden. Açılır insan; insan olduğunu hatırlar...
En uzaklardakine ağlamak da ayrı meziyet...
Kim doyabilir evladına? Mısır’daki siyasi lider “Müslüman Kardeş”le kurulan özdeşlik gibi, kurulabilir mi, başka özdeşlikler? Ya da neden kurulmaz kendi yurttaşına bile?
Ölülerin Alevi, Sünni; Türk Kürt, bizden onlardan diye ayrıldığı bir ülkede, barış mümkün mü?
Önümüz 1 Eylül... Kürt’ün bayramı değil; Türk’ün hiç değil... Arap’ın, Acem’in desek o da değil? En başta Ortadoğu’nun “bayram”ı olmalı 1 Eylül. Bayram gibi bayram...
Nasıl olacak?
İki diktatör arasından seçim yaparak mı? Demokrasiyi “loto” gibi sandığa gömerek mi? Barış nasıl gelecek; bunca acı, bunca ölüm, bunca nefretten sonra...
Yüzüklerin Efendisi’nde Kral Theoden sorar: “İnsan bu nefret karşısında ne yapsın?​”... Oğlunu gömdüğü gün; “Babalar oğullarını gömmemeli” diyen Kral Theoden... Evet, bu kışkırtılmış nefret karşısında ne yapsın “Ortadünya”nın, Ortadoğunun, dünyanın bütün halkları...
“Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış” der Yannis Ritsos... Söylemeliyiz.
Ve devam eder: “Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba / elinde yemiş dolu bir sepet / ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak testi gibi / ter damlalarıyla alnında... / barış budur işte.”
Evlatlar, babalar, anneler evlerine “ter damlaları”yla ile dönebildikleri gün gelecek barış... Biz o güne kadar, ağlayacağız, direneceğiz...
Sadece “Müslüman Kardeşler”imiz için değil; bütün kardeşlerimiz için...
İnsanlık için...
“Barış budur işte!”

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Tüm memleket parsel parsel

Tüm memleket parsel parsel

Ülkenin başkentindeki Çayırhan Madeni ve Termik Santrali, dün haraç mezat satıldı. Maden sahaları, termik santral ve neredeyse Nallıhan’ın tamamı büyüklüğünde bir toprak, santralin tek yıllık geliri olan 20 milyar TL’ye gitti. Aynı gün Resmi Gazete’de Erdoğan imzasıyla 300 bin metrekareden fazla kamu arazisi bedelsiz olarak sermayeye tahsis edildi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
İktidar yoksullaştırdığı halkın imdadına yetişen kent lokantalarından rahatsız. Kent lokantasını öven Vedat Milor’a soruşturma açıldı.

Evrensel'i Takip Et