Babam neler yaptı?
Yaptığı her ‘iş’ten sonra kanlar içerisinde dönüyormuş eve babası... Şuurunu kaybediyormuş... Akıl ve Ruh Hastanesine yatıyormuş her seferinde kendine gelebilmek için. Elektrik şoku yapıyorlarmış ona. Çok sinirli ve bambaşka bir adam oluveriyormuş bazen. İşte o anlarda, babası ile göz göze geldiğinde, tanıyamıyormuş adeta onu... Bir insan gidiyor, yerine bir katil geliyormuş. İşte böyle bir ‘ölüm makinesi’ yaratmış teşkilat babasından... Bir gün bir Rumca gazetede resmi yayınlanmış... Babasının resmi... Sırtında bir pardösü ve elinde Sten bir silah... Şöyle yazmış gazete: “TMT’nin en azılı katili...”
***
Bu satırlar İbrahim Aziz’in “Perde Aralığından” başlıklı kitabının arka kapağından. Türkçe ve Yunanca olarak 2011’de Lefkoşa’da yayımlanan bu kitap, “Tedhiş ve faşizmin kurbanlarına” adanmış.
İbrahim Aziz’in kitabı Kıbrıs’ın yakın geçmişini anlamak açısından çok önemli bir çalışma. Aziz, Kıbrıs’ta milliyetçiliğin ve hunharlığın, önce sömürge yönetiminin “böl ve yönet” politikası, ardından Taksim ve Enosis politikaları ile yaygınlaştırılmasının acı öyküsünü, Kıbrıs’ta barış mücadelesi verenlerin ağzından aktarıyor.
İbrahim Aziz Kıbrıs’ta barış mücadelesi verenleri anlatmanın ötesinde, okuyucuyu korkunç cinayetler işleyenlerin çocuklarının babalarının gözlerinde neler gördüklerini de düşünmeye zorluyor.
***
Kıbrıs yerine başka coğrafyaları koymak hiç de zor değil. Ama asıl önemlisi, İbrahim Aziz’in kitabının arka kapağında barınan soruyu sormak.
Acaba Arjantin’de diktatörlük kaç insanı birer katile dönüştürdü? Kaç çocuk, er ya da geç, babalarının gözlerinde bir katilin bakışlarını gördüler?
Acaba Şili’de diktatörlük kaç insanı birer ölüm makinesine dönüştürdü? Kaç çocuk, er ya da geç, babalarının gözlerinde ölümün soğukluğunu gördüler?
Acaba Guatemala’da kaç yerli birer askere veya korucuya dönüştürüldü? Kendi halklarına korku saldı, onları dehşete düşürdü? Kaç çocuk katil bir babayla büyümek zorunda kaldı?
***
Bu soruları çoğaltmak kolay. Ama şimdi sorulması gereken soru, Türkiye’de kaç çocuğun katil bir babayla büyümek zorunda kaldığı...
Sayılar çok önemli. Gerçeklerle yüzleşmek isteniyorsa, sayıları çok iyi düşünmek gerekiyor. Acaba Madımak Otelini yakanların kaç çocuğu var? Maraş’ta ve Çorum’da katliam yapanların çocuklarının sayısı nedir?
Daha geriye gidersek, 6-7 Eylül’de insanlık suçları işleyenlerin çocukları ve torunlarını saymak gerek. Dersim’de katliam üzerine katliam yapanların çocukları ve torunlarını da. Yalnız cumhuriyet dönemi için bir hesap yapılacak olsa, acaba kaç kişilik bir kitle bulunurdu?
12 Eylül zindanlarında işkence yapan, ölüme hizmet eden subay, astsubay ve erlerin çocukları ve torunları acaba ne kadar büyük bir kitle oluşturuyor? Yıllarca “OHAL” adıyla anılan bölgede, köy üzerine köy, kasaba üzerine kasaba, kent üzerine kenti dehşete düşürenlerin çocukları ne kadar büyük bir kitle olabilir? Dağlardan çiçek değil, kesik kulak toplayanların çocukları acaba kaç kişi eder?
Barış için yüzleşme, yüzleşme için de işte bu gibi hesapları yapmak gerek. Bunun da ötesinde, babalarının gözlerinde bir katil gören çocukların artık konuşmaya başlaması ve bebeklerden katil üreten korkunç ölüm makinelerini ve bu makineleri kuranları sorgulamaları gerekiyor.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

“Aşı kampanyaları yapılmalı”

8 Mart’tan notlar: Mücadele yılının başlangıcı

30 yıl sonra Gazi’den Suriye’ye... | "O gün katliamı teşvik edenler bugün meşrulaştırıyor"

Evrensel'i Takip Et