25 Ağustos 2013

Tahrir, Rabia, Gezi: Her şey ters yüz!

Bugün Mısır’da oynadıkları oyunu yarın çıkacaklar, başka bir İslam ülkesinde oynayacaklar. Bugün Mısır ama belki yarın Türkiye’yi karıştırmak isteyecekler. Çünkü bu bölgede güçlü bir Türkiye istemiyorlar...
Bu konuşmasında tam formüle etti Başbakan. Sadece propagandanın değil, ajitasyon ve hatta örgütlenme direktifinin de özü şu: “Sıra Türkiye’de. Asıl darbeyi Türkiye’de vuracaklar”! Kim? Mısır darbesinin arkasında İsrail’in olduğunu Başbakan söylemişti. Başka? Söylemiyor, ama Amerikasız darbe olmaz! Ya da bütün BM Güvenlik Konseyi! Hatta Suudi Arabistan. Kim varsa “Türkiye’yi karıştırmak istiyor”.. Davutoğlu bir de “yalnız değiliz” diyor!
“Darbe” propagandası, karalamak amacıyla Gezi günlerinde denenmiş, tutmamıştı. Ağladıklarına bakmayın, Mısır darbesi imdatlarına yetişti. Propaganda tavan yaptı: “İşte bakın Mısır gibi yapacaklardı”! “Ağaç falan dediklerine bakmayın. Demokrasi demelerine, diktatörlükle suçladıklarına kanmayın. Bunlar darbeci”! Kim? “Gezi direnişçileri darbeci”! Haydaa!!!
“Ülkemizin meydanları ikinci Tahrir olmayacak”mış! Ya ne olacak? “Rabia”! Trabzon’da konuşuyor: “Rabia’daki şehitlerin izindesiniz”! Ve soruyor: “Gezi Trabzona gelebildi mi? Giresun’a, Ordu’ya gelebildi mi?​” Kürtlük-Türklük üzerinden bölünmüyor Türkiye, anlaşıldı, ama Başbakan inançları zorlayarak, ideolojik takıntılardan bölmeye uğraşıyor. Baş parmağını içe kıvırıp dört parmağını yükseltiyor yukarı, “dört” işareti yapıyor. Sonra E. Belezoğlu!
Gezi ile Tahrir bir yana.. Onlar “darbe” ve “darbecilik” sembolü. Rabia bir yana! O darbe karşıtlığı ve demokrasinin tılsımı.
Evet, Rabia’da darbeye karşı çıkıldı. Ezici çoğunluğu Müslüman Kardeş olan Rabia’da, peki, demokrasi taraftarları mı toplanmıştı? Ya da Ihvan demokrat mıdır? Başbakan ne kadar demokratsa o kadar demokrattır! Ya da demokrasiyle tanışmamıştır bile! Ihvan, askerlerle iktidar çekişmesindedir. Tıpkı 28 Şubat ve 27 Nisan’da Türkiye’de olduğu gibi.
İktidar askerlerde mi olsun? Darbe halk ve demokrasi düşmanlığıdır. Tabii ki hayır! Türkiye’de de, Mısır’da da. Ama darbe karşıtlığının demokratlığın yeter şartı değildir. Darbeye karşı çıkmadan demokrat olunmaz, ama her darbe karşıtının demokrat olmadığı da kesindir! Demokratik hak ve özgürlükleri savunuyor musunuz, savunmuyor musunuz –ölçüt budur. Toplantı.. Gösteri.. Düşünceyi ifade.. Örgütlenme.. Basın vb. özgürlükleri. Başbakan savundu mu hiç? Savunuyor mu? Müslüman Kardeşler? Gösterilere; örneğin Gezi’ye ve hak arayıp muhalif söz söylemek üzere ağzını açan herkese zehirli gaz sıkan.. Basına sansür uygulatan.. Beğenmediği gazetecileri işten attıran.. Kimseye söz söyletmeden Gezi’ye AVM ya da “Topçu Kışlası yapılacak” diye direten.. “Barajlı seçim” diye tutturan demokrat olur mu? Geçelim!
Tahrir Mübarek’i devirdi. “Son Firavun”u! Meyvesini, günlerce Tahrir’e uğramayan İhvan yedi! Sonra Mübarek’in “son” olmadığını, Mursi’nin firavunlaştığını gördüklerinde, on milyonlar, devrimi sürdürmek üzere yine Tahrir’deydiler. Gezi gibi, diktatörü teline geldiler. Meğer “darbeci”ymişler! On milyonlarca darbeci! Oysa darbe “kumpas” işidir; on milyonların yaptığına darbe değil, devrim denir. Ama darbeci generaller ellerini çabuk tuttular. Halk nasıl Türkiye’de kandırılabiliyorsa, Mısır’da da kandırılabiliyor! Şimdi “ip” darbecilerin elinde.
Gelsin tersyüz etme: Tahrir’le Gezi’nin milyonları darbeci oluyor! “Eylül”e hazırlanılıyor. Tahrir olmasınmış! Mübarek’i savunuyorsunuz. Yeter ki “ayaklar baş olmasın”! Sisi ve tüm “başları”, yani diktatörleri lanetlemek görevdir!

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et