27 Ağustos 2013 16:26

Devletlerin bitmeyen yalanı: Kimyasal silaha hayır

Devletlerin bitmeyen yalanı: Kimyasal silaha hayır

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Uzun süre sessiz kalındı kimyasal silah kullanımının gündelik hayat içinde olağanlaştırılmasına. Hatta bir ara kadına yönelik şiddet başlığında çantada taşınabilecek “göz yaşartıcı spreyler” sürüldü piyasaya. Bu tercihi bireysel silahlanmanın kimyasal hali olarak da ele almak mümkün.
Elbette bu durum yaşadığımız coğrafya ile sınırlı değildi. Dünyanın her bir köşesinde ve doğal olarak Suriye’den Mısır’a, Türkiye’den Avrupa’ya tüm ülkelerde hem devlet envanterinden kendi halklarına yönelik hem de hırlıdan hırsıza bireysel korunma amaçlı bir silah olarak gündelik hayata dahil oldu. Bu hali ile silah olarak yeterince algılanmadı ne yazık ki. Biber gazı denip hafife alınmak istendi.
Tehlike tam da burada hasıl oldu diyebiliriz. Silahlar içinde en gayrı ahlaki olanı masumiyet başlığında servis edildi piyasanın hizmetine. Kapkaççıya karşı sprey, hırsıza karşı sprey! “Öldürmüyor, mağdura zaman kazandırıyor o kadar” diye algılandı kitlelerce.
Ve geldik bugünlere...
Hafta içinde yine ölüm haberleri geldi yakın komşumuzdan. Bu kez kimyasal silah kullanıldığı yansıdı haber bültenlerine. Toplu ölüm uykuda yakalamıştı yüzlerce insanı; haber öyle yazılmış. Hâlâ araştırılıyor gibi yapılmakta. Her bir taraf fail olarak bir diğerini gösteriyor ve her bir iddianın inananları var. Her ne kadar gerçek bir ve tek olsa da bu çift taraflı yapılabilirlik algısı işin en vahim kısmı. Acı ama gerçek şu ki kimyasal silah varlığı ve bir o kadar yaygın oluşuna inanıyor kitleler. İnsanlık tarihinin bize öğrettiği şu ki kitleler inanınca aracılık edenler eksik olmuyor.
Gündelik hayatta üretilen şiddet, mevcut iktidarlar ve erişkin / eril dünyanın kopyası gibidir. Şimdi şavaşın esiri ülkeler eril orduların, çetelerin marifeti ile kimyasal kuşanıyorlar. Aynen savaş dışı günlerde adına biber gazı dedikleri kimyasal silahı kullandıkları gibi.  
Ve bir soru: Yakın zamanda kibarcık yöneticiler ve kalemdarlarının “biber gazı” diyerek incelttiği kimyasal silah dün hastaneden pastaneye, bebeden dedeye, hamileden milletvekiline kullanılıyorken ülkemizde, bugün Suriye’den gelen kimyasal ölümlere şaşırmaları neden?
Devlet envanterinden halklara karşı kullanılan kiyasal silah sınır tanımıyor. Neredeyse koca bir ay İstanbul semalarında dolaşan kimyasal gaz bulutları “faşizan uygulamaların” buhara durması iken onun savaş versiyonu Suriye’de karşımıza çıktı diyebiliriz.
Daha düne kadar ‘biber gazı kimyasal silahtır’ dendiğinde dudak bükenler neredesiniz? Kendi halkına, muhaliflerine devlet envanterinden kimyasal silah kullanan iktidarların olası savaşta “düşman” kıldıklarına kimyasalın hasını kullanmayacaklarına bırakın bizi kendinizi inandırabilir misiniz?
Savaş komşuda: Komşu biziz, biz onlar. Dün Irak savaşında söylenmiş “onlara Irak bize yakın” sözünü yeniden hayatın içinde hissedeceğimiz günler yakın.
Ve “savaşa hayır” derken daha gür çıkmalı sesimiz. Bunu söylerkenden de aynı zamanda kimyasalın izini gündelik hayatın sivil / resmi tüm alanlardan arınması için emek vermeliyiz.
Ve kendisini bu ülkenin sahibi sananlar bilmeli ki dün Halepçe’de kimyasal silahla katledildiğinde Kürtler, sonrasında anmalarda yapılan gözaltılar unutulmadı. O  gözaltılar üzerinden on yılı aşkın bir zaman geçse de kimyasal kıyımın bu ülkeye sirayet etmiş kiri idi. Ve kir bugün Suriye üzerinden devam ediyor.
Sağlıcakla kalın. 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa