27 Ağustos 2013

Neoliberalizmin kucağında köle nesiller

9 Nisan 2013 tarihli “Asgari Çocuk Çalışma Kampı” ve 4 Aralık 2012 tarihli “Taşeron işçi olmak yolunda zorunlu meslek eğitimi” adlı yazılarım ve birkaç yazımda daha değindiğim konu bu eğitim yılı başında daha da somut hale geldi. Hem de daha acımasız bir şekilde. Anadolu liselerine girebilenlerin dışında kalan 500 binden fazla öğrenci meslek lisesi, imam hatip lisesi, özel lise ya da açık lise seçeneğiyle karşı karşıya kaldı. AKP’nin eğitimde attığı adımların amacını, Atatürkçü ya da Kemalist refleksle, “Dini eğitimi yerleştirmek ve imam hatip liselerinin sayısını arttırmak” olarak tanımlayanlar, esas amacın, çocukları neoliberalizmin kucağına “Eti senin kemiği benim” zihniyetiyle yumuşakça bırakmak olduğunu fark etmiyorlar.
Tüm bilimsel bulgulara ters düşerek, eli kalem tutamayacak olan, oyun oynayarak öğrenme çağında olan çocukları zorla okula tıktılar. Hem de zorunlu eğitim maskesine sığınarak... Şimdi de, yine aynı maskeyle, henüz hayatlarının geri kalanı hakkında karar verme macerasını yaşayan gençleri, hiçbir rehberlik ve psikolojik danışmanlık yardımı vermeden “ya meslek lisesi, ya imam hatip lisesi, ya özel lise, ya da açık lise” cenderesine sıkıştırdılar. Kurtulmak için çok programlı liseleri uydurdular ama bir şeylerin sadece adını değiştirince her şeyin değişeceğini sanan toplumumuzun bir yansıması olarak yarattıkları çok programlı liseler de ihtiyacı karşılayamaz durumda. Zaten bir ihtiyacı karşılamak niyetinde de değiller. Neden? Çünkü hesap belli… Ayrıca benim daha önce yaptığım bir araştırmada böyle bir adımın atılacağını yıllar önce söylemişti okul müdürleri ve yardımcıları. Yaptığım araştırmanın konusu okuldan ayrılmak zorunda kalanların yaşadıkları idi. Müdürler ve yardımcıları, gelecekte kurulacak sistemin bunu engelleyeceğini belirtmişlerdi. Okulu terk edip açık liseye gitmek zorunda kalanların ya da tamamen okulu bırakanların akademik lisede okuyabilecek düzeyde olmadıklarını ve meslek liselerinde okumaya uygun olduğunu belirtip çocukların bu okullara yönlendirileceğini belirtmişlerdi.
Herhalde yakın bir gelecekte, “staj yoluyla öğretme” bahanesiyle çocukları daha da çok sömüren bir imalat ve sanayi sektörümüz olacak. Anadolu liselerine yerleşebilenlerin dışındaki çocukların önemli bir kısmı meslek liselerine gitmek zorunda kalacaklar. Meslek lisesine gitmek istemeyenler de sistemin genel lisesi haline gelmeye aday imam hatip liselerine gitmek durumunda kalacaklar. Parası olan özel liselere de gidebilecek ama bunların hiçbirisini istemeyenlere açık liseler de açık (!).
Açık liseye gitmek zorunda kalanlar da hizmet sektörünün sömürdüğü çocuklar olarak Türkiye tarihine geçecekler muhtemelen. Gittiğiniz lokantalarda, çeşitli mağaza ve dükkanlarda mükemmel eğitim sistemimiz sayesinde okulu terk eden ya da açık liseye gitmek zorunda kalan çocuklara zaten rastlıyordunuz. Şimdiden sonra daha çok rastlayacaksınız.Ama esas sömürü imalat ve sanayi sektöründe…
Sözün özü, şu anda, bilimin ne olduğunu çok iyi bildiğini sanan bir başka siyasi iktidar örneğiyle dünya gezegeni karşı karşıya. Örnekleri tarih boyunca defalarca görülmüştür. eğitim bilimleri (tüm alt alanlarıyla), psikolojik danışma ve rehberlik, psikoloji, sosyoloji disiplinlerinin bulgularını, önerilerini hiçe sayarak, zerre kadar dikkate almayarak ve bu bilim disiplinlerindeki etkinliklerini layıkıyla yerine getirmeye çalışanları emir eri konumuna indirgemeye çalışarak değersizleştiren bir iktidar söz konusu. Ama zaten sistem kendisini, bu şekilde, yeniden üretiyor. Aslında sistem yöneticilerinin hiçbirinin umurunda değil çocukların, gençlerin iç dünyası. Birkaç haftadır sözünü ettiğim gözetleyici ve denetleyici devletin de bir amacı çocukları daha ilk yıllardan zorla sınıflandırarak geleceğin toplumsal sınıflarını yaratmak ve daha kolayca denetlemek. Çocukların iç dünyası, sadece bu boyutuyla devleti ilgilendiriyor.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et