Savaşa hayır, demokrasi için birleş
Fotoğraf: Envato
Galiba beklenen gün geldi. ABD, Suriye’ye saldıracağını ama bunun sınırlı olacağını açıkladı ve Türkiye dereye girmek için paçaları sıvadı.
ABD’nin hedefi nedir ve saldırının bir sınırı var mı?
Öyle görünüyor ki, esas amaç Esad rejiminin ayakta kalmasını sağlayan dayanaklara karşı bir saldırıdır. Bunlar nelerdir: Birincisi askeri bakımdan önemli olan başlıca karayollarının denetimini sağlamaya yönelik başarıların önünü kesmek, ikincisi büyük kentlerdeki hayatı tamamen zora sokacak şekilde “alt-yapı” tahribatına girişmek.
Böylece, paralı çetelerin yapamadığını, artık yapamayacağı da açıkça anlaşılmış olan zayiatı gerçekleştirmek ve onların işi tamamlamamaları için yolu açmak.
Savaş sürüncemede kaldıkça ayakta duracağı anlaşılan Esad rejimi, İran’ın bölgedeki gücünün yalnızca sürmesi değil ama aynı zamanda artması anlamına da geliyor. Bir Amerikalı yorumcunun dediği gibi: “Bugün ABD’nin müdahaleyi artık kaçınılmaz görme noktasına gelmesi Esad rejiminin uzun süre ayakta kalmasına yardım edecek dayanaklar elde etmesidir.”
ABD açısından önemli olan “İsrail ve Suudi Arabistan’ın İran’a karşı güvenliği” ise, bu hamleyle birlikte Dünya Savaşı’na doğru çok tehlikeli ve ciddi bir adım atılmış demektir. Başından beri Suriye’ye açık destek veren son olarak önemli miktarda füzeyi Esad’ın emrine vermiş bulunan Rusya’nın bu saldırıyı nasıl değerlendireceği tahmin edilebilir.
Herhalde ABD, Rusya’yı devre dışı bırakmak üzere “sınırlı ve yalnızca kimyasal kullanan merkezlere yönelik bir temizlik” masalıyla ikna etmeyi düşünmüyordur. Öyleyse bu açık saldırı pozisyonunu nasıl açıklayacak ve Rusya’nın savaşı seyretmekle yetinmesini nasıl sağlayacak?
Türkiye’nin bu saldırıda üstüne düşenden fazlasını yapmaya çoktan “gönüllü” olduğunu herkes biliyor. Yalnızca ABD’nin saldırısını kolaylaştırmakla kalmayacak, bizzat kendisi de işgale katılacaktır. Hazırlıkları çoktan tamamlanmış olan bu saldırının nereye kadar gideceği, Şam’da Cuma namazı hayalinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği elbette ABD’nin müsaadesine bağlı.
Zaten İncirlik’in kullanılması konusunda herhangi bir kısıtlama getiremeyeceği biliniyor.
İncirlik’ten yapılan çekiç güç operasyonlarından komuta kademesinde olan emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, “İncirlik Üssü’nün kullanımı için tezkereye gerek yok” diyerek bilinen gerçeği bir kere daha açıkladı. General diyor ki, “Adnan Menderes döneminden beri geçerli olan Türkiye-ABD ikili askeri anlaşmasına göre ABD, İncirlik’te sözde eğitim amaçlı 48 uçağını tezkereye gerek olmadan bulundurabiliyor. Bu nedenle ABD 48 uçağı geçmeyecek şekilde İncirlik’i istediği gibi kullanır. ABD lojistik destek sağlarsa tabii ki Türk Hava Kuvvetleri de operasyon yapabilir.”
Elleri uzun zamandır Suriyeli kanına bulanmış olan hükümetin, boylu boyunca kan denizine girmesini engelleyecek ne var?
Bu bela hepimize yöneliktir ve sorun Esad rejimi değildir. ABD ve Türkiye, el ele Ortadoğu’nun tümünün kaderini karartmaya, “devrim tehlikesinden kurtarılmış” bir bölge inşa etmeye çoktan başlamışlardı. Suriye saldırısı, bu harekatın en önemli hamlesidir.
“Savaşa hayır, demokrasi için birleş” sloganını tüm meydanlarda en büyük güçle haykırma zamanı geldi...
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43