Demokratik Birlik Hayalimiz Ve Nuri Bilge Ceylan
Fotoğraf: Envato
Büyük iddialarla başlanmamıştır Türkiye’nin batılı sanat macerasına. Mecrası ve aracı batılı olan sanatımızın yerlileştirilmesi ise hep bir milliyetçilik yaftası bulmuştur suratının tam ortasında. Hâl böyleyken pazar akşamı bir yandan Fenerbahçe’nin şampiyonluğuna sevinen ben, öte yandan da Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes’da aldığı Jüri Özel Ödülü’ne sevinmekteydim ve sosyal mecramız Twitter’da bir tartışma patlak verdi. Hikaye oydu ki “Bu ödülü birisine adamak istiyorum: Tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkeme.” diyen Nuri Bilge Ceylan ve başarısına sevinenler ulusalcı ilan edilmişti.
Her şeyden önce bu “ulusalcılık” tanımının Levent Kırca ya da Müjdat Gezen tipolojisine indirgenmesi ve dahi kimi yazarlarca artık kitaplarının teması haline getirilmiş olması toplumca yaşadığımız ulusallık travmasının bir kanıtı. Nuri Bilge Ceylan’ın cümlesinin içinden nasıl bir ulusalcılık çıkar, bu ulusal bilinç bizim için yararlı mıdır belki de buna bakmalıyız.
Blok adayı, BDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş aynı akşam katıldığı programda ödülü sahipleniyordu. Buna karşın temel olarak benim vicdan sahibi olarak gördüğüm kitlede ani bir Nuri Bilge Ceylan ve başarısını paylaşanlara yönelik bir tepki oluştu. Yönetmen eğer “Benim yalnız ve güzel halkım” deseydi ya da ileri götürüp Türk halkı diye cümlelerini spesifik bir etnisiteye övgü olarak yönlendirmiş olsaydı, ulusalcı yaftası az da olsa haklı olabilirdi; ancak Nuri Bilge Ceylan’ın bahsettiği toprakların terk edildiği bir yalnızlıktır.
Batı ile Doğu’nun ortasında kalıp böylesine sancılı bir siyasal iklimi tadan, faşist darbecilere, cuntalara, kirli askeri tezgahlara, NATO onaylı asker kurşunlarına mahkum bırakılan, sokaklarında çocuklar öldürülen, panzerlerin 6 yaşındaki erkek çocuğunu ezip üstünden hiçbir şey olmamış gibi geçtiği bu ülke yalnızdır. Ceylan’ın, Uğur Kaymaz’ın sokaklarında öldürüldüğü bu ülke üstünde yaşayan tüm halklarla beraber hem diğer topraklara karşı hem de üstünde kanlı ellerini gezdiren mekanizmaya -siz ona ister devlet, ister cemaat, ister hükümet deyin- karşı yalnızdır. Kürt, Türk, Ermeni halklarının yalnızlığı sistem karşısında bir yalnızlıktır. Bu yalnızlığı okumak için Erivan’ın yoksulluğuna, 40 milyonluk Kürt Coğrafyası’nın farklı devletlerarasında dağıtılmışlığına, Türkiye’nin copla ve milliyetçilikle yine Türk ve Kürt halklarına, kırımla Ermenilere karşı tesis edilen demokrasine bakmak gerekir. Ne diyordu saçları ağarınca iyice AKP’li olan anchorman Ali Kırca: “Bir de Türk sorunu var, ondan niye bahsetmiyoruz?”
Kırca’nın sorusuna cevabımız şu olmalı, bu topraklarda bir insanlık problemi var. Dahası bunu Türk, Kürt vs. diye bölmeye gerek yok. Kapitalist ulus devlet Kürtlerden dillerini, Ermenilerden topraklarını ve hayatlarını, Türklerden yaşama onurlarını almıştır. Bu sisteme atılacak her kazık, ve sistemin kendisine değil üstünde kurulduğu toprakların özüne duyulacak her sevgi, “Yaşasın Kürt ve Türk halklarının kardeşliği” diyen devrimcilerin anısının etrafında, dağda hayatını yitiren esmer Kürt çocuklarının anısının etrafında, cephede hayatını yitiren askerlerin anısının etrafında buluşmaktır. Bu ülke, kapitalizm ve milliyetçilik masalları ile halklarıyla birlikte yalnızlaştırılmış, hatta kendi içinde de bir kavgaya bırakılmıştır. Demokratik bir ulusun inşa edilmesine de bu ülkenin eli kanlı cunta kalıntılarının ellerinden kurtarılmasına da tam da bu yüzden ihtiyacımız var.
- Alfa kuşağı: Çeyrek yüzyıl biterken sağlık 30 Aralık 2024 04:32
- Nar: Sağlık, barış, esenlik 23 Aralık 2024 04:45
- Tamamlayıcı sağlık sigortası: Eksik olan ne? 16 Aralık 2024 04:47
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00