01 Eylül 2013 17:50

Savaş borsası...

Savaş borsası...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Borsa mübarek! Tam bir savaş borsası. Bir yükseliyor... Bir düşüyor.
Önce fırlıyor. Şam’ın dış mahallesinde kimyasal silah kullanılmış. Bütün basında fotoğraflar. Tıpkı Roboskî katliamında öldürülüp yan yana dizilip yatırılanların fotoğrafları gibi. Onlarınki battaniyelere sarılıydı. Kıştı. Şam’da yaz. Çoğu çocuk ölüler beyaz çarşaflara sarılılar. Ama yine yan yana dizililer. “Bu kadarı olmaz” dedirten fotoğraflar. Gelsin tepkiler...
Hiç tartışma olmuyor. Hele Türkiye’de hiç kimin yapmış olabileceği konuşulmuyor. Hükümet kanadı emin. “Milli istihbarat” raporu da geliyor: “Esed’in işi”! Ne malum? Nereden biliyor, öğreniyorlar? Ama “savaş borsası” yükseliyor. Türkiye başı çekiyor. Mısır’da sarpa saran Türkiye-Amerika ilişkilerinin düzelme fırsatı beliriyor.. Değerlendirilmesi yoluna gidiliyor.
Obama isteksiz davranıyor. İngiltere yaman istekli. Eski, 1800’leri hatırlatan, “toprakları üzerinde güneş batmayan imparatorluk” günlerindeki gibi savaşkanlık dolu. Fransa... İtalya... Davutoğlu “36-37 ülke şimdiden tartışıyor” deyip vakit geçirmeden müdahaleyi savunuyor. Amerika isteksiz durunca “kısa süreli havadan müdahale” seçeneği öne çıkıyor. Kara harekatı düşünülmüyor. Irak’tan ders alınmış. Üstelik bu kez Rusya kesin karşı. Ve Suriye’yi destekliyor. Zaten ABD stratejik ağırlığını çoktan Asya-Pasifiğe kaydırmış durumda. Ortadoğu’da yeni bir kapsamlı savaştan kaçınma eğiliminde. Olsa bile ağırlıklarını taşeronlarına devretme düşüncesinde. Gemiler kaydırılıyor, doğu Akdeniz’e.
Ama borsa düşüşe geçiyor: İngiliz parlamentosu Suriye’ye saldırıyı oylayıp reddediyor. Başbakan Cameron “biz yokuz” diyor. Almanya da öyle. Geriye bir isteksiz Obama kalıyor. Bir Fransa. Yarım İtalya. Ve Körfez’deki krallık ve emirlikler. Bir de Türkiye. Türk Müslüman Kardeş AKP elindeki Türkiye! On ülke yapmıyor. Borsa “dip” yapıyor. 200’e yakınülke içinde on ülke yok! Ve BM olmadığı gibi, NATO da yok. “Gönüllüler Koalisyonu”! Ne demekse.
Obama “Biz Amerikayız. Şam’da yapılanlara gözlerimizi kapatamayız” diyor. Kimyasal silah kullanılması “insan onuruna karşı” deyip. Ama bugün. Ama yarın saldıracağını açıklıyor. Ama “en eski anayasal demokrasi”ymiş Amerika. “Kongre tartışmalı, oylamalı”ymış. Yoksa Esad’ın kimyasal silah kullandığı için suçlu olduğundan eminmiş! Oysa, İngiliz parlamentosunda sorulan soruyu Cameron “yüzde yüz Esad yaptı diyemem” diye yanıtlıyor. Üstelik ÖSO siyasi danışmanı Dede’nin Ocak’ta “kimyasal silah kullanma kapasitemiz var. Rejim kullanırsa karşılık veririz” dediği biliniyor, ama üzerinde durulmuyor. Ve daha BM denetçilerinin raporu bile yokken karar kesin: Esad kullandı! Öyleyse saldırılım! Kaç ülkeyle peki? On tane bile yok! Ve biri Türkiye!
Saldırgan ve savaş yanlısı ülkelerin sayısı bu kadar azalınca ABD belki Türkiye’nin katılımını yeniden gözden geçirebilir. Ama bugüne kadar dışta tuttuğu kesin. Türkiye Suriye’ye saldırıda düşünülmüyor.
Neden? Türkiye ile Amerika arasındaki makas açık. “Güvenilir” sayılmıyor Türkiye. Ya da Erdoğan. Fazla ileriye gider kuşkusu var. Rojava’yı “aradan çıkarma”ya yönelebilir diye düşünülüyor belli ki! “Sınırlı savaş” yetmez diyor zaten Erdoğan. Ve Müslüman Kardeşler Mısır’da çizilmişken, belli ki Amerikan bölge taktiğinde değişiklikler var. Dini ve dinciliği Amerikancığın önüne çıkarıp davranma belirtileri “güvenilirlik”i sarsıyor. İsrail’e küfürler.. Amerika’ya imalar puan kaybettiriyor. Bunca savaşçılığıyla Amerika’ya yaranamıyor AKP. Uzak tutuluyor.
Ama borsa bir düşüyor.. Bir yükseliyor. Obama bugün de olur yarın da deyince, saldırı zamana kalıyor..

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa