Diktatörler ve sığırlar ağlamaz

Geçtiğimiz günlerde, AKP’lilerin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, bu kez de “Diktatörlük”le gündeme geldi. Birçok aydın, yazar, politikacı onu diktatörlükle suçlarken, Recep Bey karşı çıkıyordu, hatta bu karşının içine “Sallandırmak” gibi sözcükleri de serpiştiriyordu.
Haklıydı AKP’lilerin Başbakanı, diktatör olmayışını savunurken. Şöyle bir bakalım dünyanın gelmiş geçmiş ünlü diktatörlerine: Hitler, Mussolini, Salazar, Franko, Pinochet, Batista... Tanrı aşkına söyleyin bunlardan hangisine benziyor Recep Bey? Şanlı Gezi direnişçilerinin üzerine en fazla Biber Gazi sıktırdı polisss’lerine, örneğin Zyclon-B sıktırmadı. Örneğin bir Krematoryum kurdurmadı. Oysa Diktatör Hitler bunları yapmıştı.
Yalnız anlamadığım bir nokta var, Recep Bey “Diktatörlük” sözcüğüne fena halde bozulurken, örneğin, “Peygamber” ilan edilişine, hatta kendisi için her gün 2 rekat “Şükür Namazı” kılınmasına (Ki bu namazın kimin için kılındığını çok iyi bilir Recep Bey) karşı çıkmıyordu. Hatta ve hatta “Recep Bey’in koluna dokunmanın ibadet sayıldığı”nı (Ki ibadetin kime yapıldığını da AKP’lilerin Başbakan’ı çok iyi bilir) iddia edenlere de karşı çıkmıyordu. Neyse...
“Diktatörlük” gündemden uzaklaşırken, bu kez de bir televizyon programındaki ağlayışı gündeme geldi. Sanırım “Ağlamayan çocuğa meme, ağlamayan politikacıya oy verilmez” ana kuralından yola çıkmıştı. Ramazan boyunca her aksam bir “İftar Programı”yla televizyonlara oturan Recep Bey, muhaliflerine, kendisini sevmeyenlere ver yansın ediyordu.
Demek simdi sırada “Ağlamak” varmış. Bu ağlama işini AKP ileri gelenleri çok iyi yapıyor. Örneğin bir ara AKP’li Bülent Arınç başı çekiyordu. Sonra başkaları da girdi. Bir ağlama modası, Allllaaaahhh, evlere şenlik. Yalnız Türkiye içinde değil, dışında da kullanıldı bu moda.
İşte bu konuda da Recep Bey’in “Diktatör” olmadığı gerçeği ortaya çıkıyor, Hangi diktatör ağlar ki!.. Bu ağlama işinde de, her şey bir yana, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in Genel Başkanını savunurken söylediği bir sözcüğe takıldım. Şöyle demiş Bay Hüseyin Çelik: “Ağlamak insanidir. Bugüne kadar sığırların ağladığı görülmemiştir. Hayvanlar gülmezler de, ağlamazlar da...” Ne gerek vardı bu “Sığır” sözcüğüne?..
Bakalım bundan sonra gündeme ne düşecek?

DİYANET BAŞKANI MEHMET GÖRMEZ

Bay Mehmet Görmez, Diyanet İşleri’nin başında bulunur. “Kürtaj”dan “Biber Gazı”na kadar birçok konuda düşüncelerini söyler.
Geçtiğimiz günlerde, “Müslümanlar arası içsavaş” dolayısiyle Bir1eşmiş Milletler ileri gelenlerine seslendi. Şöyle demiş: “Kadına karşı şiddetle uğraşacağınıza, önce insanlığa karşı cinayetleri önleyin.”
Kadın insan değil diyanetçilere göre. Kadın cinayetleri de, işçi cinayetleri de, gençlik cinayetleri de, aydın cinayetleri de ve başkaları da insanlığa karsı işlenen cinayetlerdir. Neyse...
Yani “Mısır, Suriye üzerinde durun, ötekileri boşverin” demeye getiriyor Bay Başkan.
Bunları söyledikten birkaç gün sonra, Diyanet İşleri Başkanlığının dini konularda en yüksek karar ve danışma organı olan Din İşleri Yüksek Kurulunun Üyesi Prof. Dr. Halil İbrahim Karslı, kadınların örtünmesini önerirken şöyle diyor: “Çünkü kadının bedeni bir süstür. Dolayısiyle değerlidir ve korunması gerekir.”
Sanırım Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Birleşmiş Milletler ileri gelenlerine söylediği lafın benzerini, örneğin “Kadın bedeninin süs olduğunu, korunması gerektiğini, bu yüzden de örtünmesinin zorunlu olduğunu savunacağınıza, önce insanlığa karşı olan tüm cinayetleri ön1eyin...” der. Belki de demiştir, ama ben duymadım...