Tatminsiz Başbakan Tayyip Erdoğan
Fotoğraf: Envato
Aman yanlış anlaşılmasın; bizim kimseye tatminsiz filan dediğimiz yok. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bizzat kendisi söylüyor bunları. Arttık ezberledik; her şey bir yana, Suriye sorunu gündemden düşmüyor. Kimsenin de düşürmeye, çözüme katkıda bulunmaya niyeti olmadığı görünüyor. Sorunu tarafların her biri kendine göre yontmaya devam ediyor; hem kendi iç kamuoyunu tatmin ediyor hem de dışarıya hava basmak için kullanıyor. Bizim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da bu kervana katıldı. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Barak Obama telefon diplomasisinin son turunda 72 milletin temsilcileriyle konuştuğunu, bizimkini ise aramadığını bazı bağımsız gazeteler yazdı. Kimse de çıkıp hayır şunları bunları konuştu demedi. Yani, kendi kendine içgüveyi manzarası. Tatmin meselesi ise, başlı başına çok yönlü ayrı bir konu. Pek üzerinde duran olmadı, ama bizce önemli; hele söz konusu olan kişi bir ülkenin kaderini elinde tutuyorsa daha da önem kazanıyor. Tatmin sözcüğünün en yaygın, kabaca anlamı, yani ilk akla gelenleri; cinsel ve ruhsal tatminsizlik. Bunları bir yana bırakıp, siyasi tatminsizliğe bakarsak, iş iyice çetrefilleşiyor. Anımsayacaksınız; ABD Başkanı Barak Obama Suriye’ye yapılacak sınırlı bir operasyondan yana olduğunu açıkladı. Erdoğan ise, malum “sınır tanımayanlardan” yana. “Sınır tanımayan gazeteciler” ya da sınır tanımayan doktorlar” v.s. gibi… Tıbbi açıdan bakınca, tatminsizlik, bir bakıma “ihtiras”ı ifade ediyor. Ne yapalım? Rahmetli Alpaslan Türkeş’i anarak: Tanrı Türk’ü korusun demenin yeri, ama bizim dünyamızda ırkçılığın da (veya aşırı milliyetçiliğin) de, şiddet söylemlerinin de yeri yok.
TARİHİN AZİZLİĞİ: DÜNYA BARIŞ GÜNÜ Tarihin şu azizliğine bakar mısınız! Bu yıl 1 Mayıs Dünya Barış Günü yerkürenin bir takım ülkelerinde kavga, dövüş, kan revan içinde… hadi biz de ‘kutlandı’ diyelim de tam ironi ya da diskur olsun! Son zamanlarda etkinlik ya da eylem deyince ilk akla gelen Taksim Gezi Parkı oluyor: “Her yer Taksim, her yer direniş!” İstanbullular, Valileri Hüseyin Avni Mutlu ve Emniyet Müdürleri Hüseyin Çapkın sayesinde (!) Gezi Parkı’na sokulmadılar bile. Şimdi Mustafa Mutlu Vatan gazetesindeki köşesinden itiraz eder; Onlar benim valim, benim Emniyet Müdürüm değil diye. Doğru. Başbakan Erdoğan varken, kim valileri bakanları v.s. sahiplenebilir ki! Amma ve lakin, unutulmasın ki, Türkiye İstanbul’dan ibaret değil. Devir de bu devre demir kazık çakacak değil.
SİLİVRİ, AH SİLİVRİ!
Ne yazık ki, ah vah demekten başka bir şey gelmiyor, toplumun duyarlı kişi ve kurumlarından. İsimler üzerinde durmak, bir eksiklik olur. Silivri siyasi toplama kampında tutuklu tutulan gazetecilerin bir an önce özgürlüklerine kavuşmasını ve yine bir an önce adaletin, bağımsız yargının vicdanları teskin edecek, rahatlatacak hükmünü vermesini diliyoruz Siyasal hesaplar kişisel inatlar, adaletin üzerine çöreklenmemeli. Artık, bu yakınmalardan kurtulmalıyız. Demokrasinin tadı damağımızda kalmasın.
RENKLİ MERDİVENLER VE TAYYİP EKOLÜ MEDYA
Karşı çıkmanın ya da muhalefete muhalefet etmenin beylik sorusudur: “Kardeşim, bu memlekette hiç mi iyi şeyler olmuyor?” Olmaz olur mu, elbet oluyor. Ama onların çoğu muhalif kanattan geldiği için “Tayyip ekolü medya”da yer buluyor. Emin Çölaşan’ın ağzıyla söylersek, “Mesele bundan ibaret!” Son dönemin iyi işlerinden biri, İstanbul’un “yükselen” semtlerinden Cihangir’de bir merdivenin basamaklarının gökkuşağı (alkım) renklerinde boyanmasıydı. Hüseyin Çetinel’in bu eylemi çoğunlukla takdirle karşılandı diyebiliriz. Örneğin Doğan Hızlan, Öteki belediyelerin de kentin bazı duvar ve merdivenlerini süslemelerinin iyi olacağını belirtti. Dudak büküp geçmeyiniz; SOL Gazetesi hemen 2 Eylül’de İzmir’den güzel bir fotoğrafla birlikte haber verdi: İzmir’de Halil Rıfat Paşa Caddesinde, Ankara’da Bülbüldere, Tunceli’de de Behice Boran Caddesi’ne çıkan merdivenler gökkuşağı renklerine boyanmıştı. Haberden, olayın İstanbul medyasının eksik bıraktığı ya da görmezden geldiği bir yanını da anılıyoruz. Meğer, Beyoğlu Belediyesi gökkuşağı merdiveni birkaç kez griye boyamış, ama kararlı Cihangir ahalisiyle baş edememiş! Bunu ve benzeri olayları birer demokrasi temrini olarak memnunlukla karşılıyoruz ve devam diyoruz.
- Çarşı çarşafa karşı 03 Ekim 2013 11:06
- Gazetecilik zor zanaat 25 Eylül 2013 17:00
- Sel gider kum kalır 18 Eylül 2013 17:03
- Sağ olasın olimpiyat 11 Eylül 2013 17:17
- Olmayan adalete timsah gözyaşları 21 Ağustos 2013 17:59
- Anadolu basınında gezi direnişi 31 Temmuz 2013 18:14
- Gezi'nin öğrettikleri 24 Temmuz 2013 18:37
- Evcilik oynar gibi 17 Temmuz 2013 17:18
- Kendini yiyen karizma 10 Temmuz 2013 12:11
- Öfkeli Tayyip 03 Temmuz 2013 13:28
- Gezi Parkı'nda uygun adım çark 26 Haziran 2013 13:17
- Gezi'den çıkan seçim kampanyası 19 Haziran 2013 11:23