06 Eylül 2013 17:06

Gezi isyanı ve kürtlerin tavrı

Gezi isyanı ve kürtlerin tavrı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen haftaki yazımda İzmir’in şirin belediyesi Karaburun’da, hemen hiçbir üniversitede görülemeyecek özgürlük havası içinde, dokuz gün kadar sürecek akademik toplantılar yapılacağını haber vermiştim. Bu yazının değerli okuyucularla buluştuğu gün Karaburun toplantıları sonlanıyor olacak. Toplantı seanslarının birinde, birkaçı hariç, sol parti liderlerinin konuşmalarına tanık olduk. Çok önemli ve ilginç olan bu seansta, biri “Gezi direnişi”, diğeri ise söz konusu direniş hareketinde Kürt örgütlerinin tavrı olmak üzere, iki önemli konu öne çıktı.
Konuşmacılar bu iki konu etraflıca yoğunlaşmış  olmakla beraber, diğer konularda taraflar arasında tam bir görüş birliği sağlandığını ileri süremeyiz. Gerek konuşmalar gerekse salondan gelen eleştiriler gösterdi ki, her şeyden önce sol cephe hemen hiçbir anlamlı ve yönlendirici hazırlığa sahip bulunmadığı gibi, şimdiye dek makul bir yürüyüş stratejisi geliştirememiş ve Gezi direnişine de hazırlıksız yakalanmıştır.
Gezi direnişinin var olan siyaseti ve siyaset yapma tekniğini tepeden tırnağa değiştirdiğini ifade eden kimi taraflar, “direniş” yerine, daha doğru olduğunu düşündükleri, “isyan” sözcüğünün kullanılması gerektiğini belirttiler. Bu değişiklik için ileri sürülen gerekçe, “direniş” sözcüğünün savunma anlayışını yansıttığı halde, “isyan” sözcüğünün saldırı anlayışını yansıttığı şeklinde açıklandı. Doğaldır ki, Gezi direnişinin hangi görüşü haklı kılacağını zaman gösterecektir.
Bilindiği üzere, Gezi direnişine emekçilerin ve Kürt hareketinin aktif olarak katılmaması ve destek vermemesi ciddi eleştiri konusunu oluşturmakta idi. Emekçilerin Gezi direnişine aktif olarak katılmamış olmasının hareketin sınıfsal niteliğe bürünememesine yol açtığı gibi, eylemin gücünün istenen boyuta çıkmasını da engellediği belirtildi. Her ne kadar bazı araştırmacılar münferit grupların direnişte boy göstermesini harekete sınıfsal nitelik kattığı şeklinde yorumlamış olsalar da, konuşmacıların kanaatine göre, katılımdaki zayıflık yanında katılımın sürekli olmamasının ve mücadelede sınıfsal hedef gösterilmemesinin direnişi sınıfsal nitelikli olmaktan uzak tutmuştur. Buradan hareketle, sol hareketin ve sol partilerin, farklılıklarını ihmal ederek, müşterek cephe oluşturmasının vurgulanmış olması önemlidir.
Salonun dikkatini üzerine çeken DTP temsilcisinin Kürt hareketinin Direniş ile ilişkisi tahlili oldukça olumlu ve dinleyicileri tatmin edici olmuş olmakla beraber, ileri sürülen görüşlerin ne derece parti görüşünü yansıttığı ve/veya taban tarafından desteklendiği hakkında ciddi kuşkular olduğu açıkça görüldü. direnişte birkaç kişinin Apo’nun posterini taşımasını Kürtlerin direnişi desteklemesinin kanıtı olarak ileri sürülmesi, bizzat konuşmacının da bu durumdan rahatsızlık duyduğunun kanıtı olsa gerek. Buna rağmen, Kürt sorununun ve Kürt ve Türk halklarının özgürlüğünün bizzat söz konusu halklar tarafından çözülebileceği, yabancıların bu konuda sözünün olmaması gerektiği önemli görüşler arasında idi.
Kürt sorununun çözümünde sistem yaklaşımı meselesi de, bazı muğlak noktalara rağmen, görüşlerin genelde sol görüş üzerinde yoğunlaşması ile oldukça aydınlığa kavuşmuş oldu. Ne var ki, dünya konjonktüründe ve AKP ile girilmiş çözüm arayışlarının bu çerçevede nereye oturtulacağı kuşkulu görülmektedir. AKP ile girilmiş olan yolda kısmi çözüm sağlanıyor olsa da, bu yolun uzun dönemde Kürt halkına olduğu kadar Türk halkına da özgürlük getirmesinin olanaklı olmadığı üzerinde salonda ittifak sağlanması önemlidir.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa