Başbakan ve AKP neden rahatsız?
Başbakan Erdoğan’ın, özellikle Hakkari’de halkın kendisine adeta arkasına dönerek protesto etmesinden beri, ağzından çıkanı kulağı duymuyor.
Halkın attığı tokadın sersemliği geçmeden, Hakkarililerin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Hakkari’de “iyi karşılaması”, BDP’lilerin de Kılıçdaroğlu’nu “dinlemek” için alana gitmeleri ise Başbakanı iyice çileden çıkardı!
Ve Başbakan, önceki gün, kepenklerin, kendini protesto etmek için önemli ölçüde kapalı olduğu Şırnak’ta konuşurken, niyet ve amaçlarını ele verdi.
Başbakan Kılıçdaroğlu’nun Hakkari’ye gidip konuşmasını ve burada KCK Davası’nı, bu çerçevede yapılan tutuklamaları eleştirmesi, “bölgesel özerklik” “ana dilde eğitim hakkı” gibi konularda eskisine göre Kürtlerin taleplerini dikkate alan vaatler sıralaması Başbakanı bir hayli sıkıştırmış görünüyor.
BDP’nin Kılıçdaroğlu’nu protesto etmemesini Erdoğan, Kandil’le, BDP ile CHP’nin ittifakının kanıtı olarak gösteriyor. Ama daha önce Diyarbakır ve öteki bölge illerinde kendisini ve Cumhurbaşkanı’nı halkın ve yerel yöneticilerin alkışlarla karşılaması muhteremin aklına “Kandil’le BDP ile ittifak yaptığı” gibi bir şeyi getirmemişti.
Ama şimdi Şırnak’tan haykırıyor Başbakan;
“Silivri ile Kandil arasındaki muhabbete bakın. CHP ve BDP yakınlaşması bunu gösteriyor. Yeni genel başkan Hakkari´de BDP´lilere sesleniyor....
BDP ve CHP kol kola girdi. Bunlar 2002 yılı öncesindeki çetelerin istikamet çizdiği bir ülke istiyor. Milli irade üzerine ipotek konuyor. CHP Genel Başkanı sakız isteyene sakız, komünizm isteyene komünizm, faşizm isteyene faşizm veriyor....
12 Haziran tarihi, BDP, MHP, CHP ve Ergenekon ittifakının bozulacağı tarihtir...
Eğer siz hizmet istiyorsanız oy vereceğiniz parti Ak Parti´dir. Bu bağımsızlardan size yar olmaz. ...”
Nedir ona, Meclisteki partileri Ergenekon’la ittifak içinde olduğunu iddia ettiren?
Biricisi, Kürt illerinde artık Erdoğan’ın, eskisi gibi, “Kürt sorununu çözecek partinin lideri” gibi karşılanmamasıdır. Çünkü bu konuda Kürt halkı, AKP’nin aslında Kürt sorununu çözmek değil, istismar ederek Kürtleri yedeklemeyi amaçladığını, aslında Kürtlerin hakları ve talepleri gibi bir derdinin olmadığını anlamışlardır. Ve bölge halkı, başbakana hak ettiği gibi davranmaya başlamışlardır. İkincisi ise CHP, Kürt sorununda geçmişteki şoven-milliyetçi tutumun kendisine bir fayda sağlamadığını, tersine AKP’yi iktidarda tutan en önemli iki etkenden birisinin (öteki de yüzde 10 barajıdır) bölgede halkı yedekleme üstüne kurulduğunu fark etmiş ve bu alanda AKP’yle rekabete girmiştir.
Elbette Kürtler, geçmişteki gibi örgütsüzlük ve sermaye partilerinin birinin yedeğinden çıkıp ötekinin yedeğine düşme günlerini geride bırakmıştır. Dahası bölge halkı, bu çelişkiyi kendi mücadeleleri açısından değerlendirmekte; “CHP bizi kandırıyor; ona eskisi gibi davranalım” deme yerine, CHP’yi şoven-milliyetçi odaklardan koparacak adımlar atmasını teşvik eden bir tutum almaktadır. Ancak Başbakan Kürt halkındaki bu ilerlemeyi kabul edemediği için CHP üstünden Kürt halkını hedefe koymaktadır.
Oysa az çok Kürtlerin taleplerini, bırakalım Kürtleri, ülkede Kürt sorununun çözümü ve bu çözümün getireceği barış ve kardeşlik ortamını isteyen herkes, CHP’nin şoven milliyetçi güç odaklarından koparak Kürtlerin talepleri karşısında daha konuşulur bir mevziye gelmesine sevinirdi. Başbakan ise, CHP’nin bu tutumunu “bölücülük”, “Silivri ile işbirliği”, “çetelerle birlikte olma” olarak suçlamaktadır.
Burada CHP’nin samimiyetini ya da seçim fırsatçılığı yapıp yapmadığını tartışmak AKP’nin bugünkü tutumunu, “samimiyeti” üstünde tartışmak kadar saçmadır. Burada asıl önemli olan da, şoven milliyetçi odakların, CHP tabanının, CHP etkisindeki işçilerin, sendikacıların, çeşitli emekçi kesimlerin Kürt sorunu üstünden yapacağı kışkırtmalarına prim vermeyeceğidir. Ve asıl burada bir adım atıldığı ölçüde CHP’nin yönelişi, Kürt sorununun demokratik çözümüne, Türkiye’de demokrasinin gelişmesine ve demokrasin mücadelesinin zemininin genişlemesine fayda sağlayacaktır. Ki burada da en önemli görev demokrasi güçlerine, bugüne kadar her platformda Kürt sorununun demokratik çözümünü savunan güçlere düşmektedir.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası
AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!
Evrensel'i Takip Et