N'olacak şu 'Fener'lerin hali?
Eskiden, çoook yıllar öncesi fenerleri görmek hoşuma giderdi. İzlerdim onları, bulundukları yerleri. Benim için hemen hepsi bir harikaydı. Zaten Dünyanın 7 Harikası’ndan biri de bir fener, İskenderiye Feneri değil miydi?
Mısır’da, İskenderiye’nin kıyısında Faros adasında yapılmış, Büyük İskender’in komutanları Ptolemy Soter zamanında. Yapımına MÖ 290’da başlanan fenerin MS 955’te bir depremle üst kısmı, MS 1302’de bir başka depremle gövde kısmı yıkılmış ve en sonunda MS 1480’de Memlük Sultanı tarafından tamamen izleri silinmiştir. Aradan ikibin yıldan fazla bir süre geçmiş ama hâlâ“7 Harika”dan biri olarak anılmaktadır.
Bizde de ilk fener, Kumkale’de yapılmış, 7. yüzyılda. İstanbul’daki ilk fener de 1755’te görevini yapmaya başlamış, Ahırkapı Feneri. Ne güzel bir fenerdi. Yıllardır o taraflara gitmediğim için son durumunu bilmiyorum. Belki de yerine AVM yapılmıştır. Tüm Türkiye’de 370-410 fener olduğu söylenir, bunun 40-55 tanesi İstanbul’daymış. En büyük fener de Şişli’deymiş. İstanbul Boğazı’nda 37 fener, Rumeli, Anadolu, Kız Kulesi, Arnavutköy, Baltalimanı, Bebek fenerleri vd…
20 yıla yakın Yeşilköy’de oturduğumuz için, en çok yakından izlediğim, karşısına geçip hayran hayran seyrettiğim Yeşilyurt Feneri’ni hiç unutamam. Acaba şimdi n’oldu Yeşilyurt Feneri?
Acaba kaç fenerimiz kaldı, tüm Türkiye’de ve özellikle İstanbul’da?
Gerçek fenerlerimiz unutulurken, yok olurken 20. Yüzyılın sonlarında, 21. Yüzyılın başlarında bu kez Türkiye’yi sarsan “Deniz Feneri Olayı” ortaya çıktı. Önce Almanya’da gündeme geldi, sonra ülkemizde. Yer gök inledi. Neler neler çıktı ortaya, bu “Deniz Feneri”yle. Güzelim deniz fenerlerinin adı, bizim bir takım İslamcılarımız, din ticaretçilerinin sayesinde lekelenmişti. Seksten sömürüye, temiz müslümanların cebinden paralarını almaya kadar herşey vardı, bu dosyada. Gazetelerde, dergilerde, hatta kitaplarda sözü ediliyordu bu “Deniz Feneri”nin.
Birkaç yıl içinde unutuldu, unutturuldu, gündemden düşürüldü “Deniz Feneri Olayı”…
Güzelim deniz fenerlerimiz ortadan silinirken, bu çirkin mi çirkin “Deniz Feneri Olayı” hasıraltı edildi. Din ticaretçilerine hayırlı olsun.
Deniz Feneri gündemden düştü, ama şimdi başka bir fener, “Fenerbahçe Olayı” gündeme oturdu. Gün geçmiyor ki, gazetelerimizde bu olayın sözü edilmesin. Kim haklı, kim haksız, birşey söyleyecek durumda değilim. Ama tarihten ticarete, ticaretten spora kadar fener olgusu hepimizi sarmış durumda…
Sahi hep aklıma takılıyor, bu fenerlerden çektiğimiz bitmeyecek mi?...
Şundan, bundan
Her gün öylesine haberler çıkıyor ki, gazetelerde. Kısa haberler bunlar, çoğunluğu tek sütun ve gazetelerin bir köşesinde kaynayıp gidiyor. Halk, “Savaş Tamtamları”nın gölgesinde yatıp, kalkıp Suriye’yle uğraşıyor, yetmiyor bir de Mısır’ı kurtarmaya soyunuyor.
İşte birkaç haber:
Manisa’da polis, üniversite öğrencilerine mesir macunu ve kuru üzüm dağıtırken, öğrencileri ve velileri terör örgütleri ve bu örgütlerin eleman kazanma yöntemini öğretiyor… Ankara’da ise AKP’liler üniversite kapılarında yeni kaydını yaptıran öğrencileri yurt vaadi ile AKP’ye üye yapıyorlar…
Ders sezonu başlıyor ya, doğal olarak veliyi tırtıklama da başlıyor. Ya bağış yapacak veliler ya da okulların temizliğini yapacaklar. Bu bağışlar nereye gidiyor, bilen yok…
İstanbul’da Şişli Etfal Hastanesi’nde, üçbuçuk yaşındaki bir çocuğu ameliyat ederken, ameliyatı yarıda bırakıp, 20 dakika iftar molası veren doktorun biri terfi ettiriliyor ve Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı oluyor…
Meclis’teki vekillere bir kıyak daha çıkarıldı. Hastanelerde onlardan “Vekil kimliği” soruluyormuş. Hemen AK Sağlık Bakanlığı emri patlatmış hastanelere : “Gereken hassasiyeti gösterin”…
AKP’lilerin Başbakanı’nın Başdanışmanı Yiğit Bulut, trafik kazası yapıyor. Polis gelmeden, “Vınnn” diye tüyüyor. Bakalım onu kurtarmak için özel yasa ne zaman çıkacak?
AKP’lilerin Başbakanı, Gezi Olayları’nda gerçek mermiyle ölen polislerin olduğunu söylemiş. Camilerde içki içmek ya da bir yakınının gelininin dövülmesi gibi bir şey işte…
Yüzlerce, binlerce olay var, arada kaynayıp giden. Ne diyeyim, bilemiyorum…
EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp
Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

Türk Telekom işçisi yoksulluğa mahkum değil

TOKİ’nin kentsel dönüşüm projesine mahalleli tepkili

Yunanistan'da genel grev hükümeti sarstı

Evrensel'i Takip Et