9 Eylül 2013

Top taca atılamayacak biçimde hükümette

Süreç sanki, başından itibaren güçlü bir “geri çekici kuvvete” sahip çelik bir yay tarafından durdurulmaya çalışılıyordu. Nihayet, bu çelik yayın “geri çekme gücü” (bu Hükümetin gücüdür), süreci ileriye doğru götürmeye çalışanların gücünü dengeledi! Böylece sürecin kendisi işlemeye devam etse de ilerlemesi dünden itibaren önemli ölçüde durdu.
Süreçten kastımız, okuyucularımızın anlayacağı gibi, PKK Lideri Öcalan ile Hükümet arasında süren “Barış ve müzakere süreci”dir.
KCK Eş Başkanlığı dün yaptığı bir açıklamayla, “gerillanın sınır dışına çıkışının durdurulduğunu” açıkladı.
Gelişmeleri izleyenler için bu açıklama sürpriz olmadı. Çünkü epeyce bir zamandan beri Hükümet, “Süreç sorunsuz ilerliyor” deme ötesinde bir etkinlik göstermedi. Dahası Hükümete yönelik eleştiriler arttıkça da;“Aslında süreç denen şeyin Hükümetin yaptıklarından ibaret olduğunu” giderek daha yüksek sesle ifade ederek, PKK’nin attığı adımları küçümseyerek, yok sayarak “sürecin ilerlemesini” durdurmak için adeta özel çaba harcadı. Nitekim son günlerde BDP ve KCK’den yapılan açıklamalarda bu tehlike sıkça dile getirilmişti. Bu yüzden de KCK Eş Başkanlığının dün yaptığı, “Hükümetin atılan adımlar karşısında sorumsuz davranmasını, demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü konusunda adım atmak bir yana dil ve yöntem konusunda bile eski hegemon zihniyet ve tutum içinde olmasını dikkate alarak, Türkiye sınırları içinde kalan gerillaların geri çekilişini durdurmuştur….” ifadelerinin yer aldığı açıklama süreci az çok izleyenler için sürpriz olmadı.
Evet, KCK açıklamasında “Gerillanın çıkışı durdurulmuştur” denmektedir ama aynı açıklamaya, “Ateşkes konumunda kalınmaya devam edileceği” de eklenerek, sürecin yeniden ilerlemesi için “Hükümetin üstüne düşenleri yapması için bir fırsat tanınacağına” da vurgu yapılmıştır.
Bu yüzden de “Gerillanın sınır dışına çıkışının durdurulması”nın aslında süreci tamamen  durdurmak anlamına gelmediği ama ciddi bir uyarı olduğu biçiminde algılanması doğru olacaktır.
Erdoğan, KCK açıklamasından bir gün önce gazetecilerin sorunlarına verdiği yanıtta, “İyi polis kötü polisi oynuyorlar. Bizden dört partinin kabul etmediği yasalar çıkarılmasını istiyorlar. Faturayı bize kesmek istiyorlar” diyerek, bugüne kadar sürdürdüğü ayak sürümeye devam edeceğini ilan etmiştir.
Ancak bu yaklaşım tamamen yanlıştır. Hükümetin, dış ve iç politikada, ekonomik politikalarının çöküşü içinde kendine halkın (Kürt ve Türk halkı) büyük çoğunluğunun açık desteğini aldığı tek konu, “barış süreci”dir. Sürecin en önemli dayanaklarından birisi olan “Gerillanın sınır dışına çıkarılması”nın durdurulması, bunun nedenini de hükümetin adım atmamakta ısrarının olması Hükümete verilen desteği de hızla azaltacaktır.
Hükümet cenahı ve Başbakanın; sürecin diğer aktörü Öcalan, KCK, BDP’yi dışlayan, küçümseyen herkesi “boş paketler”, bir türlü yerine getirilmeyen vaatlerle oyalaması süreci adım adım açmaza doğru sürüklemektedir. Çünkü bu bir “barış sürecidir”, adı üstünde “süreç”tir ve hedefe varması biraz zaman alacaktır ama bu süreç sonsuza kadar sürüp gidecek bir süreç de değildir. Bu yüzden de “Gerillanın çıkışının durdurulması” ne kadar kişinin sınırın dışına çıkıp çıkmamasından öte sürece dair endişeleri büyütecek, barış umudunun sürece kattığı enerjiyi azaltacaktır.
Bütün bu olumsuz gelişmelere karşın bu karar, Hükümetin kalıcı bir barış için yol temizliğine dair yasa ve düzenlemeler yapılmasında bir vesile olursa, olumlu bir sonuca da katkı yapmış olacaktır. Bu bir imkan olarak da ortadadır. Burada önemli olan Hükümetin bu imkanı kullanıp kullanmayacağıdır. Çünkü top bu kez taca atamayacağı biçimde Hükümettedir. Kuşkusuz ki çözüm süreci tek başına vaka değildir. Rojava, Suriye politikası, Türkiye’nin demokratikleşmesine dair taleplerin karşılanıp karşılanmaması, yerel seçimler (konunun bu yanına ilişkin HDK’nin yerel seçim stratejisi dün açıklandı. Ama buna yarın değineceğiz)… gibi pek çok sorun iç içedir. Bu yüzden de KCK’nin bu son kararı “Zaten çıkış yoktu; bu yüzden de önemsizdir” diye geçilebilecek bir şey değil tam tersine barış ve özgürlük isteyen Türkiye’nin demokrasi güçleri ve her kesimden halk için son derece önemlidir.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

Antep’in de aralarında olduğu bölge illerinde ortalama işçi ücreti asgari ücretin altında, haftanın 7 günü, pazarları 12 saat çalışma, üretim baskısı! Devletin ve patronların yasaklar, kolluk gücü ve sendikacı tutuklamasıyla devam ettirmek istediği bu düzenin dayanılmaz hale geldiğini söyleyen Çelikaslan işçisi, tüm işçileri BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmeye çağırdı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et