Kâğıtlar yeniden karılırken masada bir sandalye boşalıyor!
Fotoğraf: Envato
G20 Toplantısının önceden belirlenmiş gündemindeki ekonomik sorunlar hiç ilgi görmedi; çünkü kapıda bekleyen savaş, başka lafa yer bırakmamıştı.
Öyle anlaşılıyor ki, kulaktan kulağa diplomasisi ile Rusya, ABD dahil olmak üzere, bütün dünyada oluşan sert halk tepkilerini de arkasına alarak, Suriye için askeri müdahale dışında yol önerecek ortamı bulmuştu.
Obama, zaten dünden razıydı: Amerikan halkının çok büyük çoğunluğu askeri müdahaleye karşıydı, İngiltere frene basmıştı, Fransa bir adım sonrasından endişeliydi… Kala kala bir Türkiye bir de Suudi Arabistan, Katar gibi baş belaları kalmıştı yanında, bir de gizliden İsrail… Temsilciler Meclisi’nden ne çıkacağı da aşağı yukarı belliydi. Obama, gönülsüz saldırganlığına Rusya’dan uzanan eli Kerry’nin sıkmasını uygun buldu. Ateşi körükleme rolü oynayan baş aktör, şimdi bir kova suyla ortaya çıksın bakalım, dedi…
Kuşkusuz, uluslararası durumun aleyhteki etkisinin yanı sıra, bütün dünyadaki savaş karşıtı tepkilerin de bu “ara yol” teklifini güçlendirdiğini görebiliriz. Suriye’ye silahlı müdahale, yalnızca bölge için değil, bütün dünya bakımından sonu belirsiz zincirleme bir kıyamete yol açabilecekti ve emperyalizm bunu da en azından bu aşamada göze alamadı.
Şimdi önerilen yol üzerinden gidildiğinde, canı en çok sıkılanların başında Türkiye gelecek. Silahlı çetelerle ilişkisini bir süredir asgari düzeye indirmeye zorlanmış olan hükümet, bütün o abartılmış propagandanın aksine elini tümden Suriye’den çekmeye çağrılacaktır. Sınıra yığılmış olan zırhlı birlikler giderken yapılan tantanalı haberlerin yerini sessizlik alacak. Hüzünlü, kederli insani pozların yerine aklı başında devlet adamı maskesi tercih edilecek. Emevi Camii’nde Cuma namazı hayali, ancak bir resmi ziyaret sırasında yeni Suriye hükümetinin nazik jesti sayesinde gerçekleşebilecek… O da kısmetse!
Bunlar bizim göreceklerimiz olacak. Görünmeyen tarafta ise, “yeni Suriye” ya da “Esad sonrası Suriye” hakkında hazırlanmış olan taslaklarda Türkiye’nin rolünün ne olacağıdır.
Türkiye, aşırı kendine güvenle beceriksizlikten başka bir marifet sergileyemeyen, bütün umutlarını ve planlarını savaş üzerine kurmuş haliyle, hem bölgenin hem de emperyalizmin güvenini sarsmış vaziyette, kabuğuna çekilmeye zorlanacaktır. Özellikle çok rahatsız olduğu Rojava konusunda iki ucu kor ateş bir maşayı tutması istenecektir. İkinci olarak, tamiri imkânsız biçimde zedelediği İran ve Mısır’la olan ilişkileri yüzünden “Ortadoğu üçgeninin” dışında kalacak ve ancak figüran düzeyinde iş bulabilecektir.
Bütün bunlar ağır yaralardır. Bölge, Türkiye’nin bu eksikliğine tahammül edebilecek durumda değildir. Onarılması için mutlak surette hükümetin değişmesi gerekecektir. Bu, Türkiyeli muhalifler istediği için değil, Ortadoğu’da işi olan herkes isteyeceği için böyle olacaktır.
Kartlar yeniden karılıyor ve öyle görünüyor ki, bu hükümetle Türkiye’nin masada oyun kurucu olarak yer alması bir yana, torbacılık yapması bile zordur.
Bu durumda, iç politikada daha hırçın, daha uzlaşmaz, daha baskıcı bir hükümet düşecektir bizim başımıza. “Barış Süreci”nde son gelinen durum kötü ve zor günler için bir habercidir.
Zaten Olimpiyat rüyası da kâbusa döndü! Vur halkın kafasına öyleyse... Hayal kırıklıkları ve öfkesi zayıflığını göremeyeceği kadar kabarmış olan bu hükümetin gitme saati gelmiştir.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43