13 Eylül 2013 11:48

Olimpiyatınız batsın!

Olimpiyatınız batsın!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumartesi gecesi, Uluslararası Olimpiyat Komitesi (İOC) delegasyonun yaptığı oylama sonucunda, 2020 olimpiyatlarının Tokyo’da yapılacağı belli olduğu andan itibaren memleket sosyal medyası patladı #vatanhainigeziciler başlığı altında olimpiyatı İstanbul’un alamamasının bütün hesabı hükümeti candan seven gençler tarafından gezi eylemcilerine çıkarıldı.
Pentatlon desen ne küfür ediyorsun diyecek bir sürü genç olimpiyatların gezi direnişi yüzünden verilmediğinden eminken, önemli bir kitle de  “Müslüman olduğumuz için olimpiyatları bize vermediler” diye başlayan akıllara ziyan yorumları paylaştılar. Ayda bir defa gittikleri halı saha maçını spor zanneden ve hayatlarını muhafazakar nargile kafelerde sürdüren bir gençliğin olağan tepkisi bundan fazla olamazdı.
Kendi açımdan olimpiyatların İstanbul’a gelmesi gündeme geldiğinde ruh halimin ikiye bölündüğünü itiraf etmem gerekiyor. Bir tarafım, hükümetin olimpiyat sevdasının inşaat sevdasından ötürü olduğunun farkında olarak, İstanbul’un olimpiyatlara hazırlık adı altında “vahşi” bir kentsel dönüşüme tabi kılınacağını ve şehrin hemen her tarafının betonlaştırılacağını bilerek, olimpiyata hayır diyordu.  Diğer tarafım, ahir ömürde çıplak gözle seyredeceğim bir olimpiyat fırsatını gördüğü için açıkçası bencillik yapıyor ve olimpiyat isyanın şehri İstanbul’a yakışır diyordu. Ama olimpiyatı İstanbul’un alamayacağı o kadar belliydi ki.
Buyurun olimpiyat adayı İstanbul manzaraları:
Bu satırlar yazıldığı sırada İstanbul’un gökyüzü yine kesif bir biber gazı tabakasıyla kaplanmıştı. Demokratik haklarını kullanan gencecik evlatlarını, devlet şiddetiyle öldüren bir ülkede en son 22 yaşında Ahmet Atakan’ı sonsuzluğa uğurladık. Onun anısına eylem yapan gençlere yine ölçüsüz bir şiddetle saldırıldı. Sportif anlamda ne oldu? Dünya tarihinde bir ilki daha başardı İstanbul valiliği ve emniyeti; Kasımpaşa stadında oynanan Türkiye-İsveç Ümit milli maçı, yoğun biber gazı nedeniyle ara verildi. İsveç’li futbolcular hayatlarında ilk defa “ileri demokrasi” ile tanıştılar ve gözyaşları içinde sahayı terk ettiler. Bir skandala imza atıldı ama ne gam…
Olimpiyat için hükümetin hazırladığı bir klip vardı sanırım herkes seyretti. Şizofrenik bir durum, o klipteki her şeyin yok edilmesi için yasalar çıkartılan bir ülkedeyiz netice olarak. Oylamanın olduğu gün Reuters’in hazırladığı fotoğraflarla Türkiye tanıtımı esas gerçekliğimizi ortaya koyuyordu. 12 Mayıs 2012 günü Fenerbahçe stadında kadın çocuk demeden tribünlere gaz bombası atan polis memleket medyasında fazla yer bulmamıştı ama Reuters’in hazırladığı tanıtımda vardı.
Esas şizofrenlik durum daha vahim; büyükelçiliklerin hükümete yakın kaynak olarak raporladığı meşhur Akit gazetesinin yazarı olimpiyat oylamasından bir hafta önce yumurtladı: kadınlara voleybol, basketbol, yüzme, tenis gibi sporlar yasaklanmalıymış. beyefendi ve onun zihniyetinde olanlar “tahrik” oluyormuş. Olimpiyat komitesi delegasyonun önüne bu haberin çevirisi gittiği zaman ne düşündüklerini siz tahmin edin.
Olimpiyatı sadece müteahhitlik faaliyeti için isteyenler kaybetti. Arada benim gibi çıplak gözle olimpiyat seyretmek isteyen sporseverler de kaybetti. Ama tek bir gerçek var bu ülkenin gençlerine olimpiyattan önce adalet ve insanca yaşam sunabilmemiz gerekiyor: Mehmet Ayvalıtaş (20), Abdullah Cömert (22), Medeni Yıldırım (18), Ali İsmail Korkmaz  (19), Ethem Sarısülük (27), Ahmet Atakan (22) bu ülkenin düzeninin kurbanı oldular. Bu tablo karşısında insan olanın haykırası geliyor “ne olimpiyatı be, olimpiyatınız batsın!”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa