Hem tembel, hem sakar!
Yıllardır düze çıkmaya çalışan Detroit Belediyesi’nin yönetimine getirilen Kevyn Orr, Ağustos başında verdiği bir röportajda tamı tamına şöyle bir ifade kullandı: Detroit’te yaşayanlar “aptal, tembel, mutlu ve zengin.”
Bu sözler müthiş tepki toplayınca, Orr Detroit’te yaşayanlardan özür diledi ve bu sözlerin “bir dil sürçmesi” olduğunu, bu sözleri söyleyerek aptallık yaptığını açıkladı.
Kevyn Orr özür dilese de aslında bu sözler onun ve onun gibi düşünenlerin kafalarında neler olduğunu çok iyi yansıtıyor. Orr belediyenin yönetimine getirilmeden Wall Street’te çalışmış ve patronların dünyasının dilini konuşuyor. Onu Detroit’e Acil Durum Mali Yöneticisi –yani patron– atayan Michigan Valisi Rick Snyder de, hiç kuşkusuz, Detroit’te yaşayanların aptal ve tembel olduğu görüşünde.
Kevyn Orr’un Detroit’te yaşayanlar hakkındaki sözlerini hiç sorgulamadan yayımlayan gazete ise patronların gazetesi Wall Street Journal. Bu gazete, yoksuluğun ve diğer sorunların faturasını hep kapitalizme uyum sağlayamayanlara çıkartmakta çok becerikli...
***
ABD’deki patronların tembeller hakkındaki düşüncelerini Avrupa’da da bulmak kolay. Thatcher döneminde İngiltere’de sosyal politika tembelleri hizaya getirmek üzere şekillendirilmişti. Yakın zamanda ise tembellik vurgusu özellikle Yunanistan’daki krizi açıklamak için kullanıldı ve hâlâ da kullanılıyor. Almanya’daki patronların sözcüsü Merkel ve partisi, Yunanistan’ın tembeller ile dolu olduğunu söyleyip duruyor.
Türkiye’de ise, “Sorunların temelinde tembeller var” söylemini eskiden patronlar dile getirir, popülist siyasetçiler böyle şeyleri uluorta söylemekten kaçınırlardı. AKP ile bu da değişti. Başbakan kendisini eleştiren çiftçinin haddini bildirirken de, TEKEL işçilerinin yan gelip yattığını, çalışmadığını söylerken de kendinden çok emindi.
***
“Tembel” olduğu söylenen halkın birçok kusuru daha var. Sakarlık bunlardan biri. Tembellik konusunda gayet dikkatli konuşan eski siyasetçiler, sakarlıklara ilişkin konuşmaktan kaçınmazdı. Çünkü sakarlıklara çok sık rastlanıyordu. Bu sakarlıkların çoğu, her nedense, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde olurdu. Gencecik insanlar Emniyet Müdürlüğü’nün üst katlarından aşağıya düşerlerdi. Yapılan açıklamalarda aşağı düşenlerin kendi kendilerine düştükleri söylenirdi.
Üst katlardan düşenler dışında Emniyet Müdürlüğü’nün değişik mekânlarında kendi kendilerine yaralanan çok sayıda insan vardı. Bu insanların polislerin elinde veya Derin Araştırma Laboratuvarı (DAL) gibi birimlerde işkence gördükleri söylense de, düşme yaralanma ve hatta ölümlerin nedeni olsa olsa sakarlıktı.
Başka bir açıklama nasıl söz konusu olabilir ki? Onca soruşturma yapıldı, kötü muamele belgelenemedi. Ocak ayında Emniyet Genel Müdürlüğü bir kez daha açıklama yaptı. Yetkililer, DAL adını taşıyan “sorgu biriminin yapısı ve faaliyetleri hakkında resmi kayıtlarında herhangi bir bilgi ve belgenin olmadığını” bildirdi.
***
Başka bir açıklama olamayacağının bir diğer göstergesi de, gençlerin sakarlıklarının sürmesi. Baksanıza çatıya çıkıyorlar, oradan polise bir şeyler atmaya çalışırken kendi kendilerine aşağı düşüyorlar.
Bakın Hatay Valiliği açıklama yapmış. Açıklamada, Gezi Parkı ve Tuzluçayır’da olanları protesto etmek için “toplanan grupların izinsiz gösterisi sırasında yaralanan ve hastanede hayatını kaybeden Ahmet Atakan’ın, devriye gezen güven timlerince binadan yola düşerken görüldüğünü” belirtmiş.
***
Patronların, siyasetçilerin anlattığı masallar işte böyle... Halk tembel mi tembel. Bir kenti, bir ülkeyi zora sokacak denli tembel... Sakarlık gibi saymakla bitmeyecek kusurları da var. Bir de üstüne üstlük isyankârlar. Durup durup isyan ediyorlar!
İsyan sesleri Detroit’ten Atina’ya, Atina’dan Türkiye’ye yankılanırken, patronların ve hizmetçilerinin anlattığı masallara aldananlar her geçen gün azalıyor. Hava isyan kokuyor.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

“Aşı kampanyaları yapılmalı”

8 Mart’tan notlar: Mücadele yılının başlangıcı

30 yıl sonra Gazi’den Suriye’ye... | "O gün katliamı teşvik edenler bugün meşrulaştırıyor"

Evrensel'i Takip Et