19 Eylül 2013 16:47

Atıp tutmakla olmuyor!..

Atıp tutmakla olmuyor!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Futbolu ağırlıklı olarak korkaklık-cesaret skalası içinde algılayıp, bu sığ bakış açısı çerçevesinde pratiğe dökmeye çalışırsanız işte böyle çarpılırsınız... Kabadayı ağzıyla, “Kimseden korkmuyoruz” şeklinde meydan okumak her zaman işe yaramıyor ne yazık ki...
Zaten meselenin korkup korkmamakla ilgisi yok. Bugüne kadar hiçbir takımın, herhangi bir rakibinden korktuğu yolunda açıklama yaptığını duymadık. Takımlar kendilerinden çok güçlü takımlarla karşılaşsalar da ellerinden gelenin en iyisini ortaya koymaya çalışırlar. Elbette güçlü rakiplerine karşı önlem alırlar. Ama mücadele etmeden de teslim bayrağını çekmezler!.. Buna karşılık, hiç kimse güç farkını bizim gibi “korkaklık-cesaret” ekseninde ifade etmez...
Aslında hem kendi hem de rakibin gücünün farkında olmak önemli. Bir takımın kendisinden güçlü bir rakibe karşı savunmaya ağırlık vererek ve de öncelikle kaybetmemeyi düşünerek oynaması çok doğal ve anlaşılır bir şey.
Peki güçlü takım olmak nedir?.. Futbolun temel ilkelerini, oyun disiplinini elden bırakmadan, belli bir strateji (taktik) doğrultusunda dayanışma içinde uygulayabilmektir. Bunun yanı sıra bireysel yeteneği üst düzeyde bulunan (yıldız) oyunculara sahip olmak da yine bir takımın gücü hakkında önemli bir göstergedir. Yeter ki bu yıldızlar takım oyununa uyum sağlasın, disiplini bozup dayanışmayı aksatmasın ve yeteneklerini, yaratıcılıklarını ne zaman, nerede, nasıl ortaya koyacaklarını bilsinler...
Galatasaray ile Real Madrid arasındaki fark bu işte!..
Ya korkunç bir cehalet ya da iflah olmaz hastalık boyutunda bir kendini kandırma alışkanlığı söz konusu. Bu ağır yenilgiden ders çıkarmak yerine, skorun oyunun hakkını yansıtmadığını iddia edenler var!.. Hâlâ, “İlk yarım saatte rakibimize göz açtırmadık, oyunun mutlak hakimi bizdik. Yakaladığımız pozisyonlarda golü bulabilseydik maçın gidişatı bambaşka olabilirdi” diye konuşuluyor. Maçın 3’te 1’lik kısmına bakıp kalanıyla ilgili kehanet içeren yorumlarda bulunmak falcılığa girer ki, böyle değerlendirmelerin futbolda yeri yoktur. 6-1 biten bir maçın ardından, “Galatasaray ilk yarım saatte gol bulsaydı Real Madrid bunun altından kalkamazdı” şeklinde düşünmek ise tek kelimeyle gülünç...
Galatasaray ilk yarım saatte gol pozisyonu vermedi ama arada gelişen cılız Real Madrid ataklarında bile savunmasının tedirginliği, telaşı ve paniğe kapılma eğilimi hissediliyordu. Real Madrid biraz yüklense bu savunmanın ciddi açıklar vereceği belliydi. Hem tedirgindiler hem de özellikle Eboue ile Dany, gereksizce son derece riskli işlere girişmekten kaçınmadılar. Oysa Real Madrid’in dünya çapındaki savunma oyuncuları bile yeri geldiğinde topu ileriye doğru rastgele şişirmek pahasına da olsa en ufak bir risk almadılar.
Yenilgiyi tamamen bireysel hatalara bağlamak doğru değil. Bireysel hatalar çoğunlukla takımlar arasındaki güç farkından kaynaklanır. Güçsüz takımlar daha çok bireysel hata yaparlar ve bunları telafi edemezler.
“2-0’dan sonra Galatasaraylı oyuncular oyunu bıraktı ve bu nedenle fark oldu” yorumu da doğru değil. Bakın 3, 4, 5 ve 6’ıncı gollere. Hepsinde de yeterli sayıda Galatasaraylı oyuncu kendi ceza sahasının içinde ve gol yememek için yırtınırcasına ellerinden gelen çabayı gösteriyorlar. Ama bu çabaları futbolun temel ilkelerine uygun biçimde ortaya konmadığı için işe yaramadı. Doğru pozisyon alamadılar, kademe ve müdahale hatası yaptılar. Sonuçta birbirlerinin de dengesini bozarak Real Madrid’e gol yollarını açtılar. Mesela 90+’daki son golde Ronaldo, kendisini engellemeye çalışan 3 oyuncunun arasından geçip topu filelerle buluşturdu.
Oyuncular saha içinde, nerede durmaları, rakibe göre nasıl pozisyon almaları, rakibe hangi taraftan müdahale etmeleri ve kademeye nasıl girmeleri gerektiği gibi futbolun en temel ilkelerini bilmez ya da bildikleri halde (hadi ciddiye almaz demeyelim) uygulayamaz haldeyken, “Kimseden korkmayız”, “Çıkar topumuzu oynarız” gibi sözler pek bir anlam taşımıyor.
Bu gibi konuşmalar motivasyonu güçlendirme ve özgüveni pekiştirme açısından belki gerekli ama istikrarlı başarılara ulaşabilmek için asla yeterli değil...
Futbolcular hele önce bir futbolun temel ilkelerini öğrenip özümsesin, sonrasında bol bol atıp tutarsınız!..

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa