Okullar açıldı dersimiz savaş!
Bu yıl okulların kapıları, yine çözülememiş sorunlarla açıldı. Eğitim sistemindeki gerici program ve ders kitapları; kalabalık sınıflar, atanmayan öğretmenler vb. sorunlara koştu çocuklar sırtlarındaki ağır çantalarla... Okullar açılırken, ülkemiz eğitim öğretiminin hiç sorunu yokmuş gibi, bu sorunları çözmekle ya da en azından çözüm aramakla yükümlü olan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, okula başlayan çocuklara Cahit Zarifoğlu'nun yazdığı kitapları dağıttı. Okula başlayan çocukları kitaplarla karşılamak hoş bir uygulama olarak görülebilir... Ama bakanın eğitim öğretim yılının başında yaptığı ilk icraati değerlendirebilmek için dağıttığı kitapta yer alan metinlere göz atmakta yarar var.
İşte, Cahit Zarifoğlu'nun Ağaç Okul, Çocuklara Afganistan Şiirleri kitabından birkaç alıntı:
"Çocuklar savaş oyunu oynuyor. Hiçbiri üstlenmiyor düşman rolüne çıkmayı. Çocuklar saklambaç, körebe yerine savaş oyunu oynuyor. Kovalıyor, yakalıyor ve öldürüyorlar. Çocuklar birdirbir, küsküç yerine savaş oyunu oynuyor. Amaçları benzemek mücahit ağabeylerine."
*"Uzak ülkelerden müslüman çocuklar rica ederim savaşmaya gelin. Ablam gelinliğini çıkardı çeyizinden sargı yaptı mücahitlerin yaralarına. Siz de oradan rica ederim savaşmaya gelin. Harçlıklarınızı hiç olmazsa mermi alabilmemiz için yollayın bize. Babam nişan yüzüğünü bile götürdü mermiler getirdi. Rica ederim, siz de oradan bir şey yapıp savaşmaya gelin."
*"Bir torba hazırladı ablalarım dağdakiler için. Ekmek biraz zeytin, bir avuç mermi. Koşarak makilerin arasında atlayarak kayadan kayaya omzumda içinde ekmek ve mermi olan bir torba. İkisi de gerekli düşmanı öldürmek için. Biz çocuklar koşup duruyoruz dağlarda boynumuzda mermi torbalarıyla. Böylece savaşıyoruz biz çocuklar da."
Ağaç Okul, çocukları yalnızca savaşa, cihata çağırmıyor, kitapta bir Gülbeddin Hikmetyar övgüsü var ki, yazarın bunu hangi amaçla yaptığını ya da birilerinin ona yapması için talimat verip vermediğini düşünmeden edemiyor insan:
* "Adı Gülbeddin Hikmetyar, liderimiz bizim. Allah adıyla konuşur, Allah için savaşır en önde. Ona zor değil kafasını kırmak zalimlerin, daha çocukken başladı bu işe. Az yer, az uyur, örgütleyicidir, azimli gerçekçidir. Seviyoruz tüm ülke gibi biz küçük mücahitler de onu.
Bakanın bu kitabı dağıtarak kimlere, hangi yayın kuruluşlarına, ne kadar rant sağladığı, bunu kendi cebinden çıkan paralarla mı yoksa bizim ödediğimiz vergilerle mi yaptığı sorularını; kitapltaki dil ve anlatım bozukluklarını bir yana bırakarak metinkerin içeriklerini sorgulamak gerektiğini düşünüyorum. Bu metinleri okurken şu soruları sormadan edemiyor insan: Çocukların savaş oyunları oynamasını olumlayan, uzak ülkelerdeki çocukları cihata çağıran, kendileri dağlardaki mücahitlere mermi taşıyan "küçük mücahitlerin" ağzından yazılmış bu metinlerin Türkiyeli çocuklara dağıtılmasının amacı nedir? Kolayca zalimlerin kafasını kıran (Kafasını kesen, koparan demesi gerekiyordu; Suriye'deki mücahitlerin yaptıklarına bakacak olursak...) Gülbeddin Hikmetyar'ın bunca övülmesi; Afganistan'da ve yanı başımızdaki Suriye'de olanları aklamak, çocukların bilinçaltında cihata, mücahitlere, onların liderlerine sempati uyandırmak için midir?
Okulların açıldığı bugünlerde tam bunları düşünürken, bir de bakıyoruz Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü ilk ve ortaöğretim okullarına "Kimyasal saldırı ve korunma tedbirleri" ve "Alınacak tedbirler" adı altında iki yazı göndermiş. Bütün bunlar bize bir kez daha gösteriyor ki aslında hiçbir şey birbirinden kopuk değil. Ülkenin başbakanı ve onun sesi olan basın savaş çığırtkanlığı yapıyor; AKP hükümeti iki yılı aşkın süredir kendilerini Suriyeli muhalifler olarak tanımlayan vahşi ÖSO çetelerini besliyor, destekliyor. Bunlar herkesin bildiği gerçekler; ama son yaşananlarla birleştirildiğinde büyük resim ortaya çıkıyor. AKP iktidarı, başbakanın hayranı olduğu Gülbeddin Hikmetyar övgüsüne veriliyor. Son olarak da MEB, okullara göderdiği genelgelerle çocukları savaşa hazırlamaya çalışıyor... (Bazı tarikatların koşullandırdıkları gençleri ÖSO saflarında savaşmak için Suriye'ye götürdükleri gerçeği bu yapılanların amacını açıkça ortaya koyuyor.)
Ülkemizin en büyük zenginliği ve en değerli varlıklarımız olan çocuklar ve gençler üzerinde oynanan tehlikeli bir oyun bu. Çocukların üzerinden bu oyunun oynanmasını, yetişkinlerin çocuk kitaplarında kendi ideolojilerini çocuklara dayatılmasını şiddetle kınıyorum. Ülkemiz çocuklarının savaşa değil barışa gereksinimi var. Milli Eğitim Bakanı, çocuklara kitap dağıtacaksa savaştan, ölümden değil barıştan, yaşamdan söz eden kitapları seçmeli. Günlük çıkarlar için kalemini satan ya da satmak zorunda bırakılan yazar içinse yalnızca üzülüyorum.
Evrensel'i Takip Et