Okul, sevgi ve mutluluk
Her yıl okullar açılırken aynı soru aklıma geliyor. Acaba öğrenciler okulda sevgi ve mutluluk bulacaklar mı?
Acaba öğrenciler okulda insanları sevmekten söz edecekler mi? Okulda hayvanların insanlarla kardeş olduğu konuşulacak mı? İnsanın doğanın efendisi değil, ancak bir parçası olabileceği tartışılacak mı?
Yoksa üstün din, üstün sınıf, üstün tür, üstün dil ve hatta üstün insan ideolojileri mi öğrenecekler? Yazılı müfredat olsun, yazılı olmayan -yani gizli- müfredat olsun, yine öğrencilere o berbat “ahlaklı insan” aldatmacaları mı sunacak; yoksa okul sevgi ve mutluluk yaratılacak bir ortam mı olacak?
Okullar, insanı insana düşman kılan üstünlük palavraları ile yankılanacak mı? Örneğin, milliyetçiliğin nice zamandır ürettiği cinsten palavralarla? Başka insanları “Rum tohumu” olarak, “Ermeni dölü” olarak, bir düşman olarak gösteren, bir halkı başka halklardan üstün ve kutsal olarak gösteren palavralarla? Başka halkların dillerini, kültürlerini yok saymaya, hatta yok etmeye bir erdemmiş gibi bakan bir ideolojiyle?
Ya da militarizmin palavraları ile? Orduyu, askerliği, savaşı, ölmeyi ve öldürmeyi yücelten yalanlarla? Toprağa “şehit” ekip “şehit” biçmeyi yücelten bir ideolojiyle?
“Tek millet”, “tek dil” anlayışı kadar, hatta onlardan çok daha tehlikeli bir de “tek ve üstün din” anlayışı var. Başka dinden olanı “gavur”, yani “dinsiz” sayan; insanın dininin onu “üstün” veya “aşağı” kıldığına inanmayı gerektiren bir anlayış bu. Bir zamanlar Bob Marley’in dediği gibi, gökte olduğunu düşündükleri bir tanrı için insana sırt çevirmeye dayalı bir anlayış. Her olanakta dogmayı yücelten, aklı küçülten bir anlayış...
Acaba öğrenciler okullarda “üstün din” anlayışından uzakta kalabilecekler mi? Bu anlayış öyle bir anlayış ki, eşitlikten söz etmeye ama her olanakta aynı dinden olanların arasında bile eşitsizlik yaratmaya yarıyor. Erkeğin kadından üstün olduğunu söylüyor. Büyüğün küçükten üstün olduğunu söylüyor. Evlenmek istemeyeni, evlenmeden birlikte olmak isteyenleri yok sayıyor. Eşcinsel veya başka cinsel yönelimleri olanları yok saymaktan öte, yok etmeye izin veriyor.
Her yıl Ege’de midye kabuğu toplarken bunları düşünüyorum. Midyelerin milliyetçilik, militarizm, dincilik gibi dertleri yok. Midyeler birbirlerine, “üstünsün, yok değilsin” yapmıyorlar. “Sen Türk midyesi misin, Yunan midyesi misin?” gibi saçma sorularla uğraşmıyorlar. Midyeler denizin içinde kardeş kardeş yaşıyorlar.
Her yıl okullar açılırken aklıma midyeler geliyor. Midyeler kardeş, insanlar da kardeş. Demek ki, okullarda biraz olsun midyelerin yaşamı ele alınmalı. Okullar sevgiyi ve kardeşliği, adaleti ve mutluluğu öğrenme ortamı olduğu gün, inanın dünya çok daha güzel bir yer olacak.
Evrensel'i Takip Et