Merkel ve Türkiye
Fotoğraf: Envato
Son seçimlerden de Merkel’in zaferle çıkması, her şeyden önce Almanya’nın dünyada etkili bir emperyalist güç olarak ilerleyişinin simgesi olarak görülebilir. Avrupa Birliğinin liderliğini ekonomik olarak elinde tutan Almanya, önceki dönemde izlediği dünya politikasında söz sahibi olma yolunun önemli kilometre taşlarını da Merkel’le birlikte geçti. Özellikle Yugoslavya sorunuyla birlikte Avrupa’nın kendisinden sorulması gerektiği iddiasını pekiştirmiş, Yunanistan, Portekiz, İspanya gibi ülkelerin AB içinde nasıl sömürülerek yönetileceği konusunda da inatçı bir emperyalistin takınması gereken tavrı eksiksiz göstermişti.
Türkiye ile ilişkilerinde de “dengeli gerginlik” diyebileceğimiz bir yol tutturmuş, AB üyeliği hakkında sınırları belirleyen ama ipi koparmayan bir taktik uygulamıştır. Böylelikle Türkiye’nin bölgede oynamayı hayal ettiği rolün aslında hangi koşullarla ve kimlerin onayıyla gerçekleşebileceğine de dikkat çekmişti.
Göründüğünün aksine Almanya, kabuğuna çekilmiş ve ABD’nin ikinci kemanı olarak sahneye çıkmaya razı bir emperyalist olmadığını Merkel dönemlerinde daha açık biçimde sergilemeye başlamıştı. Kendisine II. Dünya Savaşı sonrasında konulan sınırlamalara rağmen dünya egemenliği yarışından hiç kopmadı ve 1980 sonrası neoliberal saldırıdan payını almakta tereddüt etmedi.
Ortadoğu politikalarında da, fazla gürültü çıkarmadan etkili olmayı başardı.
Avrupa Birliğinin dinamosu durumunda olan ekonomisinden aldığı güçle dünya siyasetinde söz sahibi olmak, en son Suriye krizinde merkezi bir yer tutmasını da sağladı.
Dün bazı gazeteler, “Merkel Kazandı, Türkiye Kaybetti!” şeklinde manşetler atmıştı. Bu, ilkokuldayken bize anlatılan, “Savaşta biz yenilmedik ama Almanya yenildiği için biz de yenilmiş sayıldık” masalının devamıdır. Türkiye uzun süre, ABD’ye dayanarak Almanya’nın AB direncini kırmaya değilse de yumuşatmaya çalıştı… Bir emperyalistin koltuğunun altından diğerine dil çıkarmayı denedi. Merkel bunları gülümseyerek ve dalga geçerek izledi, yeri geldiğinde taşı gediğine koydu. Başbakana Gezi direnişi üzerinden demokrasi dersi vererek nanik yaptı.
Artık Türkiye-Almanya ilişkileri, Almanya’nın daha ağır bastığı ve ipi germekte hiçbir tereddüt göstermeyeceği bir yolda ilerleyecek.
Tarih bize Almanya’nın sahneye rol kapmak üzere çıktığı her dönemde dünyanın başının belaya girdiğini göstermiştir. Bu elbette, “ordusuz emperyalist” olmak özelliği dolayısıyla çok farklı biçimlerde ortaya çıkacaktır. Düğüm noktası yine Ortadoğu’dur ve Türkiye bir Ortadoğu ülkesidir.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43