Tatil edilen derbinin düşündürdükleri
Fotoğraf: Envato
Toplumsal yaşamda “komplo teorilerini” muteber kabul etmemek, komplo olmadığı anlamını taşımaz. Memleket futbolunun içinde bulunduğu kaotik durum, hem komplo teorilerine hem de gerçek anlamda komplo düzeyenlere bereketli bir zemin sunuyor. Hafta sonu Beşiktaş “taraftarının” sahaya girmesiyle tatil edilen derbi, tribünlerde “toplum mühendisliğine” soyunanların son hamlesiydi. Ancak bu sefer mızrak çuvala sığmadı.
Daha sahaya giriş başladığı anda olayı “gezi çapulcularına” ve Çarşı’ya ihale etmek isteyenler harekete geçmişti bile. 3 Temmuz sürecinin “spor medyasına” kazandırdığı “gazeteci” sıfatlı “memur”, maçtan hemen sonra sürekli istihbarat aldığını ve olayı Beşiktaş tribünlerine sızan “marjinal” grupların çıkardığını iddia etti. Ancak sosyal medyada görüntüler yaygınlaştıkça alışılagelen “marjinallere” benzemeyen bir profilin sahaya girdiğini görmek için uzman olmaya gerek yok.
Türkiye’de bütün stadyumlarda tribüne girmek için taraftarlar en az 3 aramadan geçirilirken, Olimpiyat standında seyirci rekorunun kırılması beklenen yüksek güvenlikli olması gereken bir maçta emniyet tedbirleri neden minimumda tutulmuştur? Maçtan sonra içeriye biletsiz olarak giren 10 bine yakın kişi olduğunu açıklayanlar gerekli önlemleri neden almamıştır? Bu sorular şimdilik yanıtsız.
Gün içinde maçta bulunan Beşiktaşlı arkadaşlarımla yaptığımız konuşmalarda sahaya ilk girenlerin Doğu tribünlerinden aşağıya doğru tekbir getirerek inen yaklaşık 50 kişilik bir grup olduğunu belirttiler. Ellerinde haber merkezlerini kıskandıracak kadar çok kamera olan spor büro herhalde bu grubun inişini ve sahaya girişini kameralarla tespit etmiştir. Sahaya ilk girenlerin kimler olduğunun bulunup bulunmayacağını da hep birlikte göreceğiz.
İşin diğer boyutu ise tribünlerde artık gözle görülür bir hale gelen bölünmüşlük. 3 büyüklerin taraftarlarının artık geleneksel biçimde 34. dakikada attığı “gezi sloganları”nın, diğer bir kısım taraftarın ıslıklarıyla susturulmaya çalışılması bir vakıa. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş tribünlerinde yaşanan bu gerginlikler ancak tribünün kendi dinamiği içinde çözülür. Bu sloganlardan hoşlanmayan siyasetin, dışarıdan müdahaleyle tribünleri yeniden dizayn etme çabası gerilimi sadece arttırır.
Olimpiyat stadında hepimizin gözü önünde gerçekleşen “tezgahtan” sonra sahneye bir de 6222 sayılı sporda şiddet yasasının daha da ağırlaştırılmasını isteyenler çıktı. Gezi olaylarından çok önce tribünlerin bir cendere altına alınmak istendiğini bu köşede defalarca yazdım. Geçen sezonun son maçından beri özel güvenliğin yerini alacak bir emniyet biriminden çeşitli yetkililer defalarca söz etti. “Sıkıyönetimi” uygulamalarını andıran e-bilet, deplasman yasağı, siyasi slogan yasağı gibi yasakların yanı sıra, zaten her tarafı defolu olan 6222’nin daha da ağırlaştırılması isteniyor. Bütün olumsuzluklara ve eksiklerine rağmen memlekette yaşatılmaya çalışılan tribün kültürüne fırsattan istifade son darbeyi vurmak isteyen çok.
Açık olan tek bir gerçek var. 3 Temmuzdan beri futbolu dizayn etmek isteyen spor dışı aktörler var. Kimi zaman yönetim düzeyinde, kimi zaman tribün düzeyinde bir “toplumsal mühendislik” çabası içindeler. 3 Temmuz ile açılan süreç kendi mecrasında yürüyor, 22 Eylül’de Olimpiyat stadında yaşananlar bu sürecin son halkasıydı. Gösterilmek istenen ile gerçek arasındaki fark da yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.
- Rasim Ozan gitti futbol medyası temize mi çıktı? 30 Kasım 2017 00:15
- Fenerbahçeli medyayı deşifre edelim 16 Kasım 2017 00:26
- Cüneyt Çakır, Mete Kalkavan gerisi yalan… 25 Ekim 2017 23:01
- 'Yıldırım Demirören yeter' 05 Ekim 2017 01:21
- Ne etti la bu Aykut Kocaman size? 21 Eylül 2017 01:00
- Aykut Kocaman'a niye saldırıyorlar? 14 Eylül 2017 00:15
- Federasyon, Tribün Mühendisliği: Beleştepe, Göztepe, Konya... 24 Ağustos 2017 00:15
- Terim kovuldu sıra Demirören’de mi? 04 Ağustos 2017 01:01
- Terim ve Demirören'e sonsuz teşekkürler! 20 Temmuz 2017 01:00
- Futbola da adalet lazım 13 Temmuz 2017 00:15
- Arda Turan'a neden kızıyorsunuz ki? 15 Haziran 2017 00:30
- Şampiyonluklara seviniyor musunuz? 01 Haziran 2017 01:00