Dini canlanma: Alevi hakları, Alevilik, Alevicilik
Fotoğraf: Envato
“Cami, Cemevi İç İçe Projesi” ile bir kez daha Alevilik tartışması gündeme gelmiş bulunuyor. Fethullah Gülen veya Sünni anlayıştaki bir grupça Aleviliğin düzenlenmeye kalkışılmasına, çok sayıda Alevi-Bektaşi kuruluşu karşı çıkıyor; “etnik, inançsal ve kültürel asimilasyona” karşı “hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, Laiklik ve demokrasinin yaşam bulduğu, toplumsal barış ve eşit yurttaşlık koşullarının sağlandığı demokrasi” önerisinde bulunuyor.
Çok da yerinde bir karşı çıkış ve öneri.
Bu açıklama Alevi kuruluşlarının bir açıklaması olması dolayımında “Mürşitler, pirler, dedeler, analar olarak Alevi Kurumlarının Çağrısı üzerine ‘Yol Cümleden Uludur’ diyerek Ankara’da toplandık.” sözleriyle başlayan “Hacı Bektaş Veli Dergahı Postnişini (Veliyettin Hürrem Ulusoy)” imzasının ilk sıraya alındığı bir bildiri. İster istemez Aleviliği de hatırlatıyor ve savunuyor.
Alevi kuruluşları elbette Aleviliği hatırlatmak ve yaymakla yükümlü sayılabilir. Bu her bir din grubunun kendi bileceği iştir, ancak din veya tarikat değerlerine gönderme yapmak, demokrasi ve eşitlik mücadelesini zorlayan unsurlar taşıyabilir. Hatta zaman zaman temel kişilik haklarıyla, eşitlikçi özgürlükçü değerlerle çelişebilir.
Sonuçta Hz. Ali, Hz. Muhammed’in en yakınındaki, onun gözetiminde büyüyen kuzeni ve daha sonra aynı zamanda damadıdır. Dördüncü halifedir. Farklı inançtan, özellikle de “putperest” sayılan pagan dinlere savaş açmış, onlarca kişiyi kılıçtan geçirmiş durumdadır. Yani Hz. Ali, farklı din ve inançlara hoşgörü ile yaklaşan bir kişilik modeli değildir, Zülfikar adlı kılıcı İslâmın kılıcıdır.
Hz. Muhammed, Hz. Ali ve 12 İmamlık ile özdeşleşen itikadi bir İslâm mezhebi olarak tanımlanabilecek Alevilik de Sünni mezhep ve tarikatlar gibi dini bir kurum, dini bir yaşayış ve dini bir yol niteliğindedir. Piri, mürşidi, ereni, evliyası, dedesi, anası bulunuyor. Kadının konumu, Sünni anlayışa göre biraz daha farklı olmakla birlikte yine ikincil sınıf. Hz. Muhammed’in de, Hz. Ali’nin de çok eşi ve cariyeleri var. Hz. Ali’nin biri Hz. Muhammed’in kızı Fatıma olmak üzere 7-8 hanımı veya cariyesi, 32 çocuğu bulunmaktadır. Çok güçlü iç hiyerarşileri var. Postnişin üstte, diğerleri daha alttalar. El etek öpme gelenekleri var. Dedelik, babadan oğula geçen süreklilikler var. Bunlar benim çok da üzerine yargıda bulunacağım konular da değil. Aleviliğin kavram ve anlayış dünyası içinde anlaşılabilecek konular.
Burada sorun üç şeyin birbirine karıştırılma riskinden, bunların sınırlarının çok da kolay çizilememesinden; Alevi haklarını savunma, Alevi olma (Aleviliği yaşama) ve Alevicilik yapmanın karıştırılma riskinden kaynaklanıyor. 1-Alevilerin diğer din ve inanç grupları gibi eşit haklarını savunmak demokrasi mücadelesidir. 2-Alevilik, Aleviliği yaşamak, isteyen veya bu din veya mezhepten olan kişilerin haklarıdır. Alevi olmayan biri Alevilerin eşit yurttaşlığını savunmakla yükümlüdür. Aleviler hem Aleviliğini yaşayıp hem de Alevilerin haklarını savunabilir. Ancak 3-Alevilik değerlerinin üstün görülmesinin, Alevicilik yapılmasının dini hareket olma açısından diğer dincilik veya tarikatçılıklardan herhangi bir farkı yoktur.
Buradaki ana sorun; ne yazık ki Aleviliğin de giderek bir dini harekete, giderek Aleviciliğe dönüşmesi veya buna zorlanmasıdır. Hatta dışsal tehditler çok artarsa, “Alevicilik” önemli bir korunma yolu oluşturabilir, varoluşsal bir direnç için gerekli de olabilir.
Başka seçenek yok mu? Mezhep savaşlarına karşı, bildirinin de bağlandığı laiklik ilkesi, çoğulculuk ve “eşit yurttaşlık” vurgusu çok anlamlı bulunuyor.
Alevicilik değilse de Alevilerin özellikle de Sünni anlayış karşısında uğradıkları eşitsizlik ve haksızlıklara, ön yargı ve ayrımcılıklara, Sünni din derslerine zorlanmalarına karşı çıkılması; Alevilerin kendi inanç ve değerlerini yaşayabilmesi, ortak kaynaklardan eşit pay alması, sonuçta hak ve özgürlüklerin Anayasal güvencelere bağlanması için mücadele, hepimizin omuz vermesi gereken demokrasi mücadelesidir.
- MEB’in başarısı muhteşem tıklanma rekoru: İnsanın iyi ki pandemi ve deprem olmuş diyesi geliyor 10 Ocak 2025 04:58
- 22 yıllık, 72 yıllık gerileme: MEB’in, AKP’nin, milli görüşün ‘Milli Maarif’ ve ‘MESEM’ başarısı 03 Ocak 2025 04:26
- Türkiye ve Suriye yüzyılı mütaşerik maarif ve rejim modeli 27 Aralık 2024 04:43
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15