28 Eylül 2013 16:22

Rusya için ‘fazla solcu’

Rusya için ‘fazla solcu’

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Pussy Riot 2011’de Rusya’da kurulan bir punk grubu. Ama aslında daha çok, müziği tamamen araçsal hale getirmiş kadınlardan kurulu politik referansları olan bir performans sanatı topluluğu olarak tanımlanmayı hak ediyorlar.  2011’den beri renkli kar maskeleri takarak politik performans eylemleri gerçekleştiren grup üyeleri bir doğrudan eylem biçimi olarak çeşitli mekanlarda iki dakikalık kısa konserler vermişler. Bu yüzden klasik bir punk grubundan çok  bir doğrudan eylem ve protesto sanatı içindeler. LGBT hareketine, Queer’e, oradan klasik feminizme ve kadın mücadelesine, Rus Ortodoks kilisesinin ve Putin’in arasındaki sembiyotik iktidar ilişkisine  ve genel olarak iktidara karşı sosyal sorunlara dikkat çeken söyleme dayalı kısa parçaları var. Grubun üyelerinden Nadezdha Tolokonnikova’ya göre grup; küresel antikapitalist hareketin bir parçası. Aynı zamanda Otonom Marksizm ve Anarko-komünizminden de referanslar alıyorlar. Tıpkı Sovyetler fikrinde  olduğu gibi gerçek anlamda yerel yönetimci karakteri olan bir komünizme inanıyorlar. 60’lar sırasında Fransa’da gelişen  sitüasyonist hareketten etkilendiklerini söylüyorlar. Bikini Kill gibi punk gruplarından ve Moskova’nın punk ortamından da bahsediyorlar, ama etkilenimleri arasında performans sanatının izleri de hiç az değil. Erkekleri kışkırtan ve performansı sırasında onları kızdıran şeyler söyleyen Karen Finley de bunlar arasında yerini alıyor. Grup, cinsiyetçiliğe karşı yazdıkları “Kill The Sexist (Seksisti Öldür)”, Rus komünist Peter Kropotkin’e atfen yazdıkları “Kropotkin Vodka”, Meryem Ana’nın Putin’in yeniden seçilmesinden sonra dünyaya gelip feminist harekete katılmasını anlatan ve Tanrı’ya Putin’den kurtulması için dua ettiği bir hikaye içeren “Mother Of God Drive Putin Away” gibi az sayıda ama vurucu şarkının da sahibi.

GRUP, AÇLIK GREVİNDE

Grubun sanat faaliyetlerinde ve gerçekleştirdiği protestolarda yer alan Nadezdha Tolokonnikove ve Maria Alyokhina 3 Mart 2012’de tutuklanmışlar. Hem de holiganizm gerekçesiyle.  Şu anda grubun üç üyesi hapiste bulunuyor. Nadezdha cezaevi şartlarını protesto etmek için bir süredir açlık grevinde ve sürdürmeye kararlı gözüküyor. Holiganlığa delil olarak gösterilen davranış ise yaptıkları bir doğrudan eylemde kilise ve dini değerlere saldırı ve saygısızlık etmek. Çünkü grubun doğrudan eylem ve protesto alanları arasında Ortodoks kilisesini temsil eden kilise binaları da var. Yani grup üyeleri bir anlamda otoriter iktidar tarafından “fazla solcu” oldukları için de yargılanıyorlar. Davalar sırasında yaptıkları “Putin Lights Up The Fire” parçasında “Bize yedi yıl yetmez. On sekiz yıl verin” diyorlar. Grubun politik sebeplerden dolayı değil de holiganlık gibi muğlak, delilsiz ve inandırıcılığı olmayan bir suçtan yargılanıyor olması da aslında tipik bir iktidar refleksi olarak okunabilir. Çünkü böylelikle hem itibarsızlaştırılmış oluyorlar hem de siyasi duruşlarının ve davanın kitlesel yankı yaratması engellenmeye çalışılmış oluyor. Gerçekten de Nadezdha’nın mahkeme tarafından tahliye şansına yaklaştıkları söylendiği zaman açlık grevine başlamış olması ben merkezci olmayan bir toplumsal mücadele biçimini benimsediklerini gösteren bir davranış. Oysa itibarsızlaştırma çabası merkezileştirilmiş çeşitli erkler tarafından hala sürdürülüyor. Ortadoks kilisesinden hiç bir gerçekliği olmayan ve tamamen düzmece biçimde tasarlanmış “Bunlar satanist” açıklaması da gecikmemiş. İnsanları birbirine karşı provoke etmeye çalışan yönetme biçimi akıllara Türkiye’deki iktidarı da getirmiyor değil.

Gruba tüm dünyadan -ağırlıklı olarak batı dünyasından- onlarca ünlü sanatçı desteğini açıklamış durumda. Elbette bu durumun çirkin bir tarafı da var. Çünkü onların desteği kolayca gündelik politikanın malzemesi haline getirilebilir ve tıpkı Suriye’de Esad’a karşı yürütülen küresel savaş kampanyasının benzeri bir reflekse katkı sunabilir. “Dışarıdan gelen” bu tip destek ve protestolar çoğu zaman politik doğrulukla yöneltilmiş olsalar bile sömürü ve savaş için toplumsal ruh halleri oluşturmada bir araç olarak kullanıla gelmiştir. Batı medyası bu konuda ciddi bir manipülasyon ustasıdır. Ancak tam da bu noktada hem batı dünyasındaki hem de doğu dünyasındaki iktidar biçimlerinin ikisine birden eleştirel bakan özgürlükçü ve eşitlikçi insanların kendi politik kimlikleriyle vereceği destekler önem kazanmaktadır. Çünkü Pussy Riot’ın gerçek ruh kardeşleri, arkadaşları, yoldaşları etkilenim ve fikirleri onlara ortak olan sosyalistler, feministler ve özgürlükçülerdir. Bir an önce serbest bırakılmalarını ve mücadeleye yine şimdi olduğu gibi kendi ülkelerinde devam etmelerini diliyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa