02 Ekim 2013 10:50

Bombalı demokrasi paketi

Bombalı demokrasi paketi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Demokrasi paketi açıklandı. Eğer son anda bir değişiklik olmadıysa, muhalif medya çağrılmadı açıklamanın yapıldığı toplantıya. Zaten burada yattı paket. Demokrasi paketi falan açıklayacaksınız ve muhalif medyayı çağırmayacaksınız. Çelişki, tutarsızlık, samimiyetsizlik...
Bir gün önce de THY grevine katılanlara gösterilen sertlik paketin toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkındaki kanunda yapılacak değişikliğin yoruma ne kadar açık bir şekilde değerlendirilme potansiyeline sahip olduğuna dair bir ipucu veriyor. Zaten, ipuçları o kadar çok ki, dünyayı kim bilir kaç defa dolanır.
Başbakan’ın açıkladığı demokrasi paketinde ve bu paketi tanıtırken söylediklerinde hâkim olan bir dil var: “Biz o kadar önemli şeyler yaptık ki, bizden öncekilerle karşılaştırıldığında fersah fersah ilerideyiz. Şimdi yaptıklarımız çok büyük değişiklikler gibi görünmüyor olabilir. Ama şimdilik idare edin.”
 Bu on bir yıllık dönemde bazı konularda çok ilginç gelişmeler yaşandı gerçekten de. Daha önce konuşulamayan konular şimdi konuşulur oldu. Bunda AKP’nin bazı politikalarının payı büyük... Ancak AKP öncesi bazı dönemler için de bunu söylemek mümkün. Dolayısıyla, esas, Türkiye’nin bugüne kadar geçmiş olması gereken ama geçememiş olduğu bazı dönemeçlerden geçmesi şeklinde bunu değerlendirmek daha uygun olacaktır. Bunun da bölge ve dünya siyasi konjonktürünün zorlamasıyla meydana geldiğini söylemek mümkündür.
Paketin içine tıkıştırılmış olan seçim sistemi düzenlemesiyle başlayalım bu hafta… AKP, iktidara geldiğinden beri yapamadığı seçim sistemi barajı değişikliğini şimdi yapıyor. Siyaset piyasası koşulları şimdi uygun oldu herhalde. Seçim sistemiyle ilgili 2 farklı öneri var: Daraltılmış bölge ve dar bölge. Önerilen 2 sistemin ikisi de alınan oy ile meclise giren milletvekili arasında büyük orantısızlıklar yaratmaya yatkın sistemler. Bu yüzden seçim sistemi barajı için yapılabilecek tek şey var, o da barajı sıfırlamak. Küçüklü büyüklü partilerin oyları oranında mecliste temsil edilmelerinden daha doğal bir şey göremiyorum. Paketin içinde geçen adil kavramı ancak bu durumda geçerli olacaktır.
Bir de, partilere verilen devlet yardımlarında alınması gereken oy ölçütü düşürülmüş. Olumlu bir nokta… Bu durumda, daha önce oyların en az yüzde 7’sini alan bir siyasi partidevletten katkı alabiliyorken şimdi en az yüzde 3 oranında oy alan bir parti devletten katkı alabilecek. Bu devlet katkısı da partilere oyları oranında dağıtılacak. Bu durum, başka ülkelerde nasıldır, bilmem. Ancak hiç de iddia edildiği gibi adil değil. Bu sayede, rekabetin daha adil hale gelmesine katkıda bulunulacağı da belirtilmiş ancak oy oranı yüksek olan partilerin daha yüksek oranda devlet katkısı alması zaten yarışa önden başlamak anlamına geliyor. Dolayısıyla eşitlik ilkesinden yola çıkarak, partilerin daha önceki oy oranları ne olursa olsun devlet katkısı seçime katılan parti sayısına bölünerek eşit olarak dağıtılmalıdır. “Diğer partiler çalışsınlar, oy oranlarını artırsınlar, alsınlar devlet katkısını…” mantığı hiç de demokrasi ilkelerine uygun değil. Olsa olsa ancak yüksek prim kapmaya çalışan pazarlamacı mantığıdır bu…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa