Düşe kalka yaşamak
Babadan oğula geçen özellik, zamanda yolculuk yapmak olunca, nasihatler de ona göre oluyor. Oğlu bu özelliği kullanmaya iyice alıştığında, baba ona şöyle bir yöntemden söz eder; her günü iki kez yaşamak. İlkinde merakları, heyecanları, endişeleriyle, ikincisinde, olacakları zaten bilerek, ayrıntılara dikkat etmek, keyfine varmak için. Kahramanın buradan çıkardığı sonuç, hayatın tadını çıkarmayı öğrenmek gibi bir şey olacak. Bu bazen filmlere uygulamak için de iyi bir test aslında. Olacakları merak ederek izleme aşamasını geçtikten sonra, ikinci kez, nelerle karşılaşacağını bilerek izlenince hâlâ etkileyen, sarsan, coşturan filmlere selam olsun. Zamanda Aşk’ın ikinci kez izlemekle arası nasıl derseniz, eh, belki. Zamanda yolculuk bulunduğundan beri, kullanılmaya doyulamayan bir nimet. Gerçekte bulunmamış olsa da, imkanının tartışılmış olması, sinemada bulunmuş olmasına yetti ne de olsa. Özellikle, “tarihin sonu”nun ilan edildiği ‘80’lerde bir büyük furya olarak yayılalı beri, geri alınamıyor. Dünyaları kurtaranlardan, felaketleri önleyenlerden, kendi dertlerine derman arayanlara kadar yelpaze geniş. Zamanda Aşk, bu sonuncusunun yeni örneği. İngiliz romantik komedilerinin meşhur yazarı Richard Curtis’in yazıp yönettiği filmin zaman yolculuğu, kelebek etkisini yok saymakla başlıyor. Yani, ailenin erkekleri, karanlık bir yerde yumruklarını sıkarak kendi geçmiş hayatlarının istedikleri noktasına geri dönebiliyor. Başka yerlere gitmek bu yüzden pek mümkün değil, para vs. peşinde koşmak da ataların tecrübelerinden dolayı önerilmiyor. 21 yaşına geldiğinde bu yeteneğini öğrenen Tim’in derdi aşk zaten. O da peşine düşüyor. Aşk bilindiği gibi filmlerde “Ben aşık olayım” denip de olabilen bir şey, önceden neden olmuyordu da şimdi oluyor gibi sorulara cevap vermeyi gerektirmeyecek bir mitolojisi var. Burada da daha tanışma anlarından Mary’nin Tim’in “hayatının aşkı” olacağı anlaşılıyor. Ama bir arkadaşına iyilik yapmak için geri döndüğünde tanışmalarından da önceye gittiği için, Tim’in zorlu macerası başlıyor; kızın yeniden gönlünü kazanmak. Birkaç ipucu ve komik sakarlıkla bu da tamamlanıyor. Arkasından iş, aile, evlilik, çocuk, deneye yanıla gidiyor. Tanışmadan sonrasının sorunu şu: Zamanda yolculuk ile ilerleyen romantik hikaye arasında ayrılmaz bağlar yok. Biz sadece ara sıra yumruklarını sıkan bir genç adamın hayata atılma serüvenini izlemiş oluyoruz. Yavan değil, izlemeye izleniyor ama filmin büyük numarası esasta çok da gerekli olmamış oluyor. Filmin böyle bir sonuca varmak istemesi, bu unsurun aralarda yama gibi durmasını kurtarıyor sayılmaz. Hayatın zaten düşe kalka ilerleyen bir macera olduğunu anlamaya yaklaşınca, zaman trafiği iyice karışıp yorucu bir hal alıyor. Belki bu nedenle özgün bir romantik komedi olarak sınıflandırılmaz ama en sıkıcı kalıplardan uzak durması güzel. Zamanda yolculuk yapıyor diye dünyanın gelmişini geçmişini tek hamlede değiştiren aşırı yetenekli tarih karıştırıcılığıyla işi yok. Özellikle Hollywood romantizminin kaderde ne varsa ondan başka bir sonuca varmayan mistik seçilmiş kişi fetişizmine de boğulmuyor. Geçmişe gitmelerin belirtisi olduğu bitmeyen pişmanlıklar silsilesini atlatınca, Tim’in yaşadığı, nihayetinde zaman yolculuğunu tek yönlü yapan sıradan insanlar için de geçerli; çabalamak, denemek, yanılmak, tekrar denemek ve hayatın her anına dikkat etmek...
Zamanda Aşk
Orijinal adı: About Time
Yönetmen: Richard Curtis
Oyuncular: Domhnall Gleeson, Rachel McAdams, Bill Nighy, Tom Hollander
Evrensel'i Takip Et