07 Ekim 2013 14:25

'Bozuk saat' ve Gülsuyu

\'Bozuk saat\' ve Gülsuyu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu kadarı fazla! Gereğinden çok demokratikleştik! “Çalışkanım deyip yan gelip yattılar” diyor Başbakan, “Doğruyum, çalışkanım” diye başlayıp on yıllardır ilkokullarda her sabah törenle okutulan “Andımız”ın kaldırılmasına tepkileri yanıtlarken. “Devlet” Bey mitingde herkese “Andımız”ı bir ağızdan okuturken “Bu nasıl milliyetçilik?​” diye soruyor.. Başbakan: “Doğruyum dediler yolsuzluk yaptılar”.. “Türküm dediler, Türkiye’nin itibarını yerlerde süründürdüler” diyor. Ve “milliyetçilik”e itiraz: “Sıraya dizip o çocuklara 33’lü yıllardan kalma geri kalmış ülkeleri çağrıştıran soğuk savaş döneminin demir perde sloganlarını attırmak milliyetçilik değildir.” Başbakan eskiden kalma ne kadar kötü bildiği kavram ve sözcük varsa, neredeyse tümünü birbiri peşine sıralıyor. “33’lü yıllar”.. Sanki yılların bir suçu varmış gibi.. “Geri kalmış ülkeler”.. Neden peki, o özlemini çektiğiniz Osmanlı ileri gitmemişti de geri kalmıştı? Ve “geri kalmış” diye “ülkeni” ve “milletini” gözden çıkarıp milliyetçilik yapmayacak mısın? “Soğuk Savaş dönemi”.. Sanki ağababa Amerikalı emperyalistler değil de başkaları açmıştı bu savaşı? Bir de “antikomünist” olacaksınız.. Sosyalizmin üstesinden nasıl gelindi sanıyorsunuz? “Demirperde” dediğiniz de tam da o “sosyalist” Sovyetler Birliği idi. Ne diyorsunuz? “Andımız” “Demirperde” tarafından mı sloganlaştırılmıştı yani? Tamam, her bozuk saat günde iki kez doğruyu gösterir, “Andımız”ın kaldırılması da böyledir. “Paket”in tek doğrusudur! Bozuk saat misali her yanlışta karşılaşılabilecek “doğru”lardandır! Ama pes! “Andımız”ın çocuklarımıza daha gencecikken verilmiş bir milliyetçilik ayarı olduğunun üzerinden nasıl atlanabilir? Milliyetçi bir dolduruş, bir ajitasyon değil de nedir? “Doğru ve çalışkan”ın “Türk” olduğunu vurgulayıp tüm başka milletleri dışlayan bu törensel “ant” nasıl “Demirperde”ye falan mal edilebilir? Bal gibi “Türklük” ve “Türkçülük”e dair verilen bir günlük hap gibidir! Ama bu “hap”tan vazgeçilmesini bile savunamamak, milliyetçiliğin bu kadarı da fazladır diyememek.. Bir de üstüne “Andımız”ın milliyetçiliğin nişanesi olmadığını.. “Kafatası milliyetçiliği ile ülkenin kalkınamayacağını” ileri sürmek.. Laf düzeyinde de olsa, ümmetçilik lehine milliyetçilikte bir azaltmaya gidip, Kürtlere verilen tek tavizi içeriksizleştirmekten başka şey değildir. “Kürt’ü.. Arap’ı aşağılıyordu. Dışladığı herkese karşı Türkü yüceltiyor, tekçilik yapıyordu.. Ondan değiştirdik” diyemiyorsanız neden değiştirdiniz? Mecburiyetten! Yoksa belli.. Sizde yeterince milliyetçisiniz.. Milliyetçi ve dinci.. Türk-İslam sentezci!.. “Andımız”ın kalkacak oluşunda, amaç o olmasa bile, bir eşitlikçi içerik vardır: Bozuk saatin doğrulaması türünden! Demokrasinin “D”si aranacaksa “paket”te, ancak işte bu saat bozukluğundadır! Yoksa ne demokrasisi? Kim kaybetmiş de biz bulalım? Hem de AKP ihsan etsin? Bakın “paket”le birlikte olup bitenlere.. Anlayın ne derece demokrasiye gark olduğumuzu! Başbakan “paket”i açıkladı, daha üç saat dolmadan TOMA’lar ve Akreplerle polis son derece demokratik bir biçimde Diyarbakır’da basın açıklaması yapmak isteyen on binlerce kişiye zehirli gazla, su sıkarak saldırdı! Toplanıp sadece düşüncelerini ifade etmek istemişlerdi. Gösteri hakkı yoksa, demokrasi nerededir? Hele düşünceyi ifade özgürlüğü yoksa? Ve bakın Maltepe-Gülsuyu’da olanlara.. “Teksas” denmektedir! Ama Gülsuyu halkı azgın çetelerin insafına terk edilmiştir. Onlara ses etmek bir yana sırtlarını sıvazlayan polis halk kendisini savunmak istedi diye halka saldıracağını ilan etmiştir! “Demokrasi” bu işte, bu ülkede!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa