09 Ekim 2013 06:00

28 Şubat darbe ise bugün ne!?

28 Şubat darbe ise bugün ne!?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İktidarın yarı resmi mevkutelerinden Star, 28 Şubatvari manşeti çakmış:
“28 Şubat Darbesini Affetmek ihanettir”(7 Ekim 2013)
Gazete tahliyelere bozulmuş…
Yeni tutuklamalar için adres veriyor…
***
12 Eylül darbesi 33’üne bastı.
Orta yaşlı faşist olarak başımızda dolaşıyorken…
Medyada 28 Şubat “darbesi” tartıştırılıyor… Mütemadiyen.
Tırnak içine almam dikkatinizi çekmeli, darbeyi…
Yok çünkü gerçekte öyle bi’ darbe…
İddianamede bile “girişim” denmesini geçiyorum…
Yeni tarih yazıcılarının bugünü (de) maniple etmek için uydurdukları mağduriyet tarihinin cilalı imajı…

ANTİDEMOKRATİK SÜREÇ AMA…

Evet, 28 Şubat olağan bi’ süreç değil:
Rejime “balans ayarı” veren antidemokratik müdahale… Ama o kadar!    
Düşünün… 27 Mayıs, 12 Mart… Bilhassa 12 Eylül’le karşılaştırın:
İdam yok…
TC rutininin dışında parti, dernek filan kapatma furyası yok…
Toplu tutuklama ve gözaltılar yok…
Öyle ki: Terörle Mücadele soruşturma nedeniyle Merve Kavakçı’nın evine gidiyor. Alamıyorlar.
Bunun üzerine dönemin demir yumruğu Nuh Mete Yüksel gidiyor. Ona da vermiyorlar.
“Olay daha fazla büyümesin diye gözaltı olayından vazgeçtik” (HaberTürk’ten aktaran ensonhaber.com, 16 Mart 2012)
Böyle diyor, dönemin kudretli DGM Savcısı…
Vicdanınıza sorun:

PEK ANLAYIŞLI GÖRDÜK SİZİ   

Bu kadar “anlayışlı” darbe idaresi nerede görüldü!..
12 Mart’ı, 12 Eylül’ü geçiyorum…
Eğer 28 Şubat darbeyse, bugün darbenin şahı yaşanıyor…
Hedefe giden yolda engelsen… Ağzını açsan içeridesin…
Kavakçı ile mukayese bile edilemeyecek forslara sahip kişiler toplandı bir bir…
Peki… Sadece Kürt siyasetine darbenin resmi: KCK Davası’ndan binlerce kişi tutuklu…
Bunlar söylenince…
El cevap:   
Neymiş, “Postmodern darbe” olması itibarıyla farklıymış…
28 Şubat’ın muktedir generalin (galiba Çevik Bir’in) bu deyimine abanmak yeni muktedirlerin işine geliyor…
Postmodern… Tanımı gereği zaten pek tarifli olduğu söylenemeyecek… “Bana göre böyle” deyip, “at çuvala” diyebileceğimiz “kavram olması bi yana…
Farklılığı sivil toplumu harekete geçirmek…miş…
Yargıyı, akademiyayı devreye sokmak…mış
Medyanın talimatla aynı başlıkları atması…imış…
Bazı şirket ve mallarının boykotu..ymuş..

İLİŞTİRİLMİŞ MEDYADAN YANDAŞA…

Falan filan…
Evet, ‘tak’ denileni ‘şak’ diye yapan iliştirilmiş medya vardı….
Şimdi âlâsı var!..
Sorun bakalım…Başbakan’ın adamları… Akif Beki, Yalçın Akdoğan yayın yönetmenlerine ne talimatlar verdi?
Ayda en az üç beş kez aynı başlıkla çıkan gazeteleri sayayım mı? Penguen TV’sine hiç girmeyelim…
Sahi Başbakan, Ertuğrul Özkök, Yılmaz Özdil ve Mehmet Yılmaz’ın Hürriyet’teki işlerine son verilmesini istediği iddialarıyla ilgili Meclis’e verilen soru önergesine (13 Eylül 2013) ne cevap verdi?
Karamehmet bakiyesi medyayı (Akşam, Sky Türk…) TMSF kime verdi…
Erdoğan’ın medya mutemeti Ethem Sancak’a… (4 Ekim 2013)
RT Erdoğan’ın işine gelmeyen iş adamını ve ürünlerinin boykotu meselesinde sadece ‘Gezi’ sırasındaki tavrını hatırlatacağım…

KOÇ VE DOĞAN’A ‘GEZİ’ BOYKOTU

Hani açıkça boykot çağrıları yapmıştı ya… Daha öce Doğan Medya ürünlerine yaptığı gibi…
Koç’un TÜPRAŞ’ına vergi baskınını…
Aldığı ihalelerin peş peşe elinden alınması… ki…
Daha geçen ayın haberi:
KOÇ’un bir ihalesi daha iptal… MİLGEM, Koç’tan alındı… (27 Eylül 2013)
İsterseniz parlatılan yandaş sermaye olayına hiç dokunmayalım…
Israr edenlere, kıyağa mühim misal:
Kuzey Irak gazı 26 yıllığına AKP’nin yükselen grubu Siyahkalem’ e verildi (14 Eylül 2013)
“Bizim Cengiz Özdemir”in şirketi yav… Ötesi, Başbakan’da saklı…
Yargıçlar zaten artık “flash disk”te taşıyorlar kararlarını… Zaten ödevlerini iyi yapsın diye cemaat ve AKP dışında kalanları kürsüye adım attırmıyorlar…
İntihara sürükleniyorlar… Hakim Didem Yaylalı (23 Ağustos 2013) misali…
Devam edeyim mi?
Peki, bitirdim… Ama siz söyleyin:
28 Şubat darbe ise bugüne ne diyeceğiz?
Son soru: 28 Şubat’tan kaç kişi tutuklu?
Son tahliyelerin ardından 103 sanıktan 19 tutuklu (4 Ekim 2013)
12 Eylül Davası’ndan tutuklu kaç kişi var?..

UF. URAS’A SORMALI

Hiç kimse…
Neden?
“12 Eylül yargılanacak”ın kefilleri Belge’li Murat’a… Ya da Ufuk Uras’a sorun…
“Ne Refahyol, Ne Hazır ol!” mitingini de ihmal etmeyin… O da darbeye yönelmiş sivil hareket miydi acep?..
Sultanahmet’teki o mitingin yıldız hatibiydi Uf. Uras, diye hatırlıyorum da…
İki çift laf daha:
AKP aslında kendine iktidar yolu açan* 28 Şubat’ı yargılıyorsa, aktüel derdi bugünkü “sivil” kitle hareketi…
28 Şubat’a darbe demek, halkın sokağa çıkarak hükümeti istifaya zorlamasına darbe demektir…
İktidar ve organikleri bunu işliyor…
Toplum buna ikna edilirse… Gezi’den de darbe çıkarmak daha kolay olacak…
Hülasası: 28 Şubat sadece geçmişle hesaplaşma değil… Bugüne ve geleceğin militan muhalefetine kanunen ve zihnen barikat kurmadır… Aynı zamanda…
(*) Dikkat buyurun: Gezi’de bile dış mihraka bağlama vesvesesine kapılan AKP, nedense 28 Şubat’ta hiç “yabancı parmağı” aramıyor… Oysa… 28 Şubat, “Kanlı mı kansız mı?​” tercihini sunma pervasızlığına kapılan… Hizayı bozan Erbakan’a karşı ılımlı İslamcılığın önünü açan ABD projesiydi, analizinin hiç de yabana atılır tarafı yok… Erdoğan-Gül liderliğinin bunu gündeme getirmemesini, (zımni ya ta açık) yaptıkları anlaşmaya sadakat mecburiyetine bağlayabilir miyiz?  


MENDERES PUTUNDAN  DEMOKRASİ KAHRAMANI

Çıkar mı?
Tarih acı bi’ tebessümle başını sallayarak ayıplasa da…
Başbakan ağzından düşürmüyor, Adnan Menderes’i.
“Yeni Türkiye”nin naturasına münasip düşebilir Başvekil Adnan… da…
Menderes’i her duyduğum da ben…
Turan Emeksiz’i hatırlarım…
DP diktasının atlı polisleri kitleyi tepelerken Beyazıt Meydanı’nda, katledilen o talebeyi…
Ve ona ağıt yakan Enver Gökçe’nin,
“28 Nisan’dı vuruldu yavru hey
 Ham meyveyi kopardılar dalından”
Diye haykıran çığlığını unutmam…
Bi’ de Nazım’ın dizeleri dökülür zihnime:  “Biliyoruz, biliyoruz,bu vatanın anasını ağlatan bir İsmet, bir Adnan, bir de Koraltan.”

YILMAZ ÖZDİL DE KIZMASIN

Başbakan’ı da..
Gazeteciye zeval olmaz… Beşar Esad demiş ki:
“(Erdoğan) Krizden önce bize demokrasi ya da reformdan hiç söz etmedi… Onun tek derdi Müslüman Kardeşleri Suriye’ye getirmek ve bizimle barıştırmaktı (Yurt, 4 Ekim 2013)


AKP’NİN  SURİYE’DEKİ ‘KAİDE’Sİ

Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri, İçişleri…
AKP TC’sinin kurmayları… Kurulmuş kalemleri…
Ha bire el Kaide’ye çakıp duruyorlar… Son günlerde.
Niye ki?
İş üstünde yakalanan kafadarların, cürmünü ele vermesi…
Suçu ortağına atarak kendine temize çekme gayretine benziyor halleri…
El Kide ‘sahibini’ vurur (bkz. ABD) hatırlatması yapan Mete Çubukçu’nun yazdıklarını AKP bi’ köşeye kaydetsin…
İleride salağa yatarak “valla bilmiyorduk” demek için iyi mazeret olur Çubukçu’nun yazdıkları: “Türkiye’nin çelişkisi muhalifleri silahlandırmak isterken El Kaide’yi silahlandırmış olması. Bilinçli ya da değil ama bu gerçek.” (Radikal 2, 6 Ekim 2013)
Benden söylemesi… Bilhassa “…bilmeyerek…” kısmı fevkalade iş görebilir. Son tahlilde.


‘YENİ  TÜRKİYE’NİN  İHALESİ

Cumhuriyet’te okudum: “Hükümet 10 yılda ihale yasasını değiştiren 29 yasa ve KHK çıkardı. Değişikliklerden yönetmeliklerde nasibini aldı… Sadece bir yönetmelik 4 yılda 12 kez değiştirildi…” (25 Eylül 2013) Eee… Yandaş kanuna uymuyorsa, kanun yandaşa uyacak… Adrese teslim ihale modelinin gereği yapılmış… Adres değiştikçe yasa da değişir yönetmelik de… İcabında. Hem “Yeni Türkiye” efsanesi kolay inşa edilmiyor… Kıvraklık gerekiyor…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa