Bakan yeğeni liderliğinde patron-devlet operasyonu
Son ayların “THY’de neler oluyor?” sorusu, şimdi “Hava-İş’te ne yapılmak isteniyor?” sorusuyla birleşmiş bulunuyor.
Çünkü THY’de çalışan Hava-İş üyesi grevci işçiler, emekçiler, THY yönetiminin ve bakanlığın (Hükümetin) baskılarına karşı zorlu bir mücadele sürdürüyorlar.
Çünkü, olup biteni izleyenlerin bildiği gibi, THY’deki grev daha başlamadan bakanlar Hükümet yetkilileri, THY yönetiminin arkasında olduklarını, ”THY sahipsiz değildir!” diyerek adeta slogan haykırarak ilan etmişlerdi.
O günden beri de grevdeki her tür hukuksuz, haksız uygulamalarla THY yönetimi, tamamen sendikayı yıpratma ve yıldırma, hatta işyerinden tümden tasfiye etmek için grevi kullanmaya çalışıyor. Onun içindir ki THY yönetimi her ortamda, ”Bu sendika yönetimini istemediğini”, hatta “Bunlar yönetimde olduğu sürece TİS’i imzalamayacağını” her ortamda söylüyor, yayıyor.
Ancak bütün bu manevralar sökmeyince şimdi de THY yönetimi (patron) ve bakanlığın sendikanın içindeki mücadeleye el attıkları anlaşılıyor.
Önceki gün gazetemizde de haberi çıkan Hava-İş Sendikasının açıklamasından da anlaşılıyor ki, 7-8 Aralık tarihinde yapılacak Hava-İş’in Genel Kurulunda sendikanın mevcut yönetimi, sendikanın içinde oluşmuş meşru bir muhalefetle değil, devlet-THY girişimleriyle desteklenen, hatta biçimlendirilen bir devlet operasyonunun aleti olan bir muhalefetle mücadele edecek.
Hava-iş’teki gelişmeleri izleyenlerin de yakından bildiği gibi, Hava-İş’te kendilerine “Gökkuşağı” diyen geçtiğimiz yıllarda da yönetime muhalefet eden bir grup vardı. Bu sefer Hava-İş içinde kendisine “Emek Meclisi” diyen, bir de “Muhalefet Hareketi” diyen iki grubun daha oluştuğu belirtiliyor. Ve işin ilginci son günlerde birbirine karşıymış gibi görünen bu üç grubun birileştirildiği belirtiliyor.
İş bu kadarla kalsa elbette,”Ne var yani sendikalarda muhalefet yasak mı?” denebilir.
Elbette değil! Sendikaların yönetimlerine karşı elbette muhalefetler olacaktır, sendikaların bugünkü vaziyetlerine bakınca, olmak da zorundadır. Belki daha da sert muhalefetler de gerekecektir.
Ancak Hava-iş’teki muhalefet öyle bildiğimiz, sendikanın mevcut politikalarından hoşnut olmayanların muhalefeti değildir. Belki bu gruplara destek veren işçilerin gerekçesi budur ve kendileri açısından da bir haklılığa sahiptirler. haklıdırlar.
Çünkü Hava-İş’e karşı yukarıda da belirtildiği gibi, doğrudan THY yönetimi ve bakanlık üstünden gelen bir baskı, sendikayı köşeye sıkıştırıp boğma girişimleri aylardan (“yıllardan beri” demek daha doğru) beri sürmektedir. Ve THY yönetimi, kendilerine daha yakın ve daha uyumlu, hatta kendi denetimlerinde bir sendika yönetimi ile imzalamak, bundan sonra da çalışanlar üstündeki sömürüyü ve baskıyı rahatça artırabilecekleri bir Hava-İş için sendikanın içine elini sokup karıştırmaktadır.
Daha grevin başından itibaren “Gökkuşağı” adlı çevrenin grevin başarısızlığı için el ovuşturduğunu bilmeyen yoktur. Diğer iki grubun da yine sendika içi muhalefeti yedeklemek için oluşturulduğu, son gelişmelerle açıkça anlaşılmaktadır. Şimdi bu üçlü muhalefeti de bir “bakan yeğeninin koordinatörlüğünde” birleştirmek için THY yönetiminin devreye girdiği, bu doğrultuda adımlar atıldığı anlaşılmaktadır. Hava-İş’in önceki günkü açıklaması da bu gerçekleri dile getirmektedir.
Dolayısıyla dün Tek Gıda-İş’le ÇAYKUR’da sözleşme bağıtlamayı Genel Başkan Mustafa Türker’in genel başkanlıktan alınması şartına bağlayarak Tek Gıda-İş’te bir devlet operasyonuna girişen Hükümetin şimdi de Hava-İş’te aynı yöntemle bir operasyon sürdürdüğü görülmektedir.
Bu yüzden de Hava-İş’in yaklaşan genel kurulunda Hava-İş üyeleri böyle bir operasyonu püskürtmek ya da patron-hükümet operasyonuyla onların istediği bir yönetimi iş başına getirmek sorumluluğu ile karşı karşıyadır.
Çünkü THY’deki grev ve TİS mücadelesine karşı THY yönetimi ile iş birliği içinde olmak, bu yolla sendika yönetimine gelmek az çok sınıf kaygısı duyan, bir ahlak ve vicdana sahip hiç bir sendikacının kabul etmeyeceği bir şeydir. Hiçbir işçi de böyle bir bakan yeğeni önderliğinde bir devlet-patron operasyonuna destek vermeyi vicdanına sığdıramaz, sığdırmamalı da.
Evrensel'i Takip Et