Balyoz, 'tezkere' ve de Libya
Fotoğraf: Envato
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Balyoz davasına ilişkin kararını açıkladı. Yargıtay, 88 sanığın tahliyesine karar verirken, 237 sanığa da ceza verdi. Karar “oy birliği” ile verildi.
Yargıtayın kararını, büyük ölçüde müdahale edildiği ve ciddi biçimde değişikliğe uğratıldığı konusunda “bilirkişi” raporları da bulunan, “dijital kanıtlara” dayanarak verdiği belirtilmektedir. Dahası Yargıtay 9. Ceza Dairesinin onca girift suçlamalara, kanıt ve “suça katılım” konusundaki farklılıklara karşın “oy birliği” ile karar vermesi, “şüphenin sanık lehine kullanılmaması” da ayrıca dikkat çekici olmuştur. Bu da bu tür siyasi davalarda mahkeme kararlarının gerçek kanıtlara dayanmaktan çok siyasi bir yaklaşımla oluşturulduğu konusundaki kanaati güçlendirmiştir. Dolayısıyla Balyoz davası, Yargıtayda duruşmalı yapılmasına, “Kanıtlar yeniden titizlikle inceleniyor”, “Davaya yönelik hukuk çevreleri ve basında dile getirilen eletirler dikkate alınıyor” denmesine karşın, Yargıtayın kararları da kamuoyunda “adil bir yargılama” yapıldığına dair kanıyı değiştirici mahiyette olmamıştır.
Bu köşeden özel yetkili mahkemenin Balyoz davasının kararları karşısında yapılan “Kamuoyu vicdanını tatmin etmeyen”, “Adalet duygusunu zedeleyen”, “Kontrgerilla faaliyetlerini görmezden gelen ve Fırat’ın ötesindeki suçları görmeyip sadece AKP’ye karşı girişimleri yargılayan” kararlar olduğu değerlendirmesini değiştirmemiştir.
***
CHP Grup Başkan Vekili Faruk Loğoğlu’nun, bir hafta kadar önce, Irak’a asker gönderilmesine dair hükümete yetki veren tezkereye oy verme konusunda “sürpriz bir tutum” alacaklarına dair açıklamasını önemsemiştik. Dahası, bu köşede, “Suriye tezkeresi”ni değerlendirirken, CHP’nin bölge politikası konusunda AKP Hükümetine yönelik eleştirilerini de dikkate alarak, “CHP’nin BDP ile birlikte Irak tezkeresine hayır oyu vereceğini” yazmıştık. Ancak dün daha tezkere TBMM Genel Kurulunda tartışmaya başlanmadan CHP Sözcüsü Akif Hamza Çebi, “CHP’nin Irak tezkeresine evet oyu vereceği”ni açıkladı.
Bu yazı yazıldığında henüz oylamanın sonucu belli değildi. Ancak CHP’nin oyunu “Evet!” olarak kullanacağı açıktı. Bu yüzden de bu köşeden elbette okuyucuya, CHP hakkında, eleştirileriyle uyumlu tutum alan bir parti imajı bıraktığımız için okuyucularımız yanıltmış olmaktan dolayı özür diliyoruz. Ama, “Irak tezkeresine Evet” değine göre, CHP’nin AKP’nin dış politikasını neden dolayı eleştirdiği, Kürt sorununun barışçıl çözümünden söylemleriyle neyi kastettiğini, Irak’a yaptıkları ziyaret sonrasında Türkiye-Irak ilişkileriyle ilgili söyledikleri konusunda elbette bir açıklama yapması gerekmektedir. Elbette CHP’lilerin, CHP’ye destek verenlerin de bu tutarsızlık karşısında bir kez daha düşünmeleri, partileriyle ilişkilerini gözden geçirmeleri de önemlidir.
***
Dün sabah saatlerinden itibaren ajanslar dünyaya, “Libya Başbakanı Ali Zeydan’ın kimligi belirsiz kişilerce kaçırıldığını” duyurdu. Ancak öğle saatlerinde de Zeydan’ın kaçıranlar tarafından “serbest bırakıldığı” açıklaması geldi.
Böylece uzunca bir zamandan beri, Batılı emperyalistlerin şiddetli bir iç savaş ve yoğun bir dış müdahaleyle kurtardığı Libya’nın nasıl “demokratik bir Libya” haline geldiği bir kez daha dünyanın gündemine geldi.
Ülkede demokrasi öylesine gelişmişti ki, iç savaşta muhalefetin saflarında olan Libya Devrimci Operasyonlar Birliği diyen bir grup Başbakan’ı kaçırıp, sonra da herhalde kimi pazarlıklar yaparak tekrar serbest bırakıyor. Yani Libya böylesine özgür bir ülke haline getirilmiş! Başbakan’ın, ABD’nin Libya’da yürüttüğü kimi operasyonlara tepki olarak kaçırıldığı belirtilmektedir. Bu iddia en azından bir yanıyla böyle olabilir ama burada asıl olan Libya’nın nasıl aşiretlerin ve savaş şeyhlerinin ülkesi haline getirilmiş olmasıdır. Belki bizim için daha da önemli olanı Türkiye’nin Libya’nın bu hale gelmesinde Türkiye’nin Hükümetinin katkısıdır. Ki, Başbakan Erdoğan’ın, her konuda konuşurken “kurtarılmasına” büyük destek verdiği Libya’yı hiç örnek göstermiyor olmasıdır. Çünkü Libya, eğer “kurtarmayı başarırlarsa”, en iyimser haliyle “Suriye’nin geleceği”dir!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00