14 Ekim 2013 11:32

Korkunun ecele...

Korkunun ecele...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Azınlık Raporu 2002 tarihli bir Amerikan filmi. Tam da 11 Eylül saldırısı sonrası Amerikalılara benimsetilmeye çalışılan güvenlik hezeyanlarının boyutlarını gösteren, suçu olmadan önleme derdinin insanlığı sürükleyeceği dehşeti gözler önüne seren bu film durduk yere düşmedi aklıma. Film 2054 yılında geçiyordu ama bizim aklı evvellerin yaldızlı demokrasi paketinin eşantiyonu bir 40 yıl beklememize gerek kalmadan çıkıverdi ortaya. Kahin rolünü de polisimize verecekler hem.
Polisin, eylem yapma ve olay çıkarma olasılığı olanları hakim, savcı izni olmadan gözaltına alabileceği ve “memura mukavemet”e verilen cezaların artırılacağı yönünde düzenleme yapılması var olan resmi tamamlıyor.  Sokak ortasında durdurulup çantalarımız aranarak, sırt çantası taşımanın olağan şüpheli olmak için yeterli bulunduğu, deniz gözlüğü, maske ve Talcid’in ise suç kanıtı kabul edildiği uzun bir yaz geçirdik. Geçirdik dediğime bakmayın. Hiçbir şey geçmiş değil, hatta bu henüz başlangıç. Sözü edilen tasarı hayata geçince, hayatımız çok daha kolay olacak kuşkusuz. Çanta aç kapa derdinden de kurtulmuş olacağız. Saçımızdan giysimize, küpemizden kolyemize bir çırpıda anlayacaklar ne olduğumuzu. Başörtülü olmamak, derin bir göğüs dekoltesi, kasıkta şortlar, uzun saçlı küpeli erkeklik halleri, elde bira şişesi bizi hemen ele verecek. Gelsin o zaman önleyici gözaltı. Önleyici ya, esastan gözaltı değil ya, gözaltı giriş muayenesi yok, çıkış muayenesi hele hiç yok, olmayan işleme avukat gereksiz, eller, ayaklar ve coplar özgürleşecek. Kayıt dışı gözaltının ete kemiğe bürünmüş hali de bu olsa gerek…
Yetmez mi diyor AİHM kararları ile eli kolu bağlanmış çaresiz polisimiz! Buyurun o zaman yeni silahlarımızı da görün. Ne de olsa gazların etkisini azaltmanın yolunu buldu bu göstericiler.
Bir süredir alıştırma çalışmaları yapılıyordu. Elektrik işkencesini ayağımıza getiren cihazlarımız nihayet gelmiş. Geçen haftanın haberi de buydu; “Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı tarafından İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne, polislerin uğradığı saldırılar ve karşı karşıya kaldıkları zor durumlarda kullanmaları amacıyla 20 adet elektroşok silahı gönderilmiş. Silahları kullanacak olan Önleyici Hizmetler Şube Müdürlüğü personelinden 54 kişiye 3 gün boyunca eğitim verilmiş. Eğitimde polislere, silahları yakındaki ve uzaktaki hedeflerine karşı nasıl kullanacakları öğretilmiş. Yetkililer, silahların özellikle kadına şiddet, rehin alma, polise mukavemet ve intihar gibi olaylarda kullanılacağını açıklamış.”
Ne de olsa bu silahların üzerinde “Eğitimsiz personel uygulayamaz” uyarıları var. Hiçbir fedakarlıktan kaçınmamışlar, 20 silah için 54 polisimizi eğitmişler. Gaz fişekleri atan tüfeklerin kullanımı için kaç polisimizi eğittiler diye merak etmeden duramıyor insan bu durumda. Nişan alıp kafaya göze sıktıklarını düşününce.
Bu mukavemet mevzuu da derin tabii, tam 11 polise aynı anda mukavemet eden, zavallı polisimizin mecburen bu mukavemet karşısında dayanamayıp kemerini kırbaç tadında kullanmasına, “akabinde” elini yaralamasına neden olanlar için artık her şey 10 saniyede bitecek. Nasıl biteceğini bu silahların kullanıldığı güvenlik hezeyanlı diğer ülkelerdeki 500’ün üzerinde ölüm olgusu işaret ediyor.
Savcılarımızın da işi kolaylaşacak. Memura mukavemet için iddianame hazırlamaktan helak oluyorlar yıllardır. TCK’de işkence suçunu düzenleyen 94. madde kapsamında iddianame hazırlamaya fırsat bulamıyorlardı. Mukavemete de kendi karar veren, önleyen ve esirgeyen polisimizin işkence suçu işlemiş olabileceği akıllarına gelir işleri azalınca.
Frukolardan Robokoplara bir bilim kurgu diyarına dönüşmüştük zaten. Gözümüze bakıp suçumuzu söyleyiverecek tasarılar da tuzu biberi oldu ama bizde bir söz vardır, “korkunun ecele faydası yok”!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa