Bir yerli olmak / Biz kuzguncuklular -6
Fotoğraf: Envato
Bir seçimden sonra bir yeni belediye başkanı hem de kendini sosyal demokrat sanan biri yıktırdı tiyatromuzu. Aradan yıllar geçti... Bir başkası geldi merdivenleriyle birlikte bütün yolu onarttı.
Ali’ler geldiler bu yılın başlarında…
Ali veteriner… Ama tiyatro aşığı…
Arkadaşları da öyle… Sokak tiyatrosu yaptılar.
Salih Kalyon geldi, Küçük Atlar’ı oynadı. Günlerce bütün Kuzguncuklu çocuklar “dıgıdık dıgıdık küçük atlar” diye dolaştılar sokakta…
Bizim sokağın köşesi çöplüktü…
İki parsel vardı orada, ikisi de boştu.
Herkes çöpünü oraya atıyordu… Moloz da atıyorlardı…
Bir pazar günü, sabahtan, dört beş arkadaş kazma kürek giriştik. Temizleyecektik, becerebilirsek çocuk bahçesi yapacaktık. Çocukların hiç oyun yeri yoktu bizim sokakta…
(“Tahterevalli”leri önceden yaptırmıştım. Tasarımımız da hazırdı…)
Ama kötü bir gündü… Önemli bir maç vardı o gün, kimse yardıma gelmiyebilirdi…
Dur bir bakalım…
Başladık!..
Bir saat sonra 70–80 kişiydik sanırım...
Ne çok çöp vardı el kadar yerde görseniz şaşar kalırdınız… Özenle, naylon torbalarla toprağa gömülmüşlerdi…
Aralıksız oyun oynar gibi çalıştık…
Bir ara, çoluk çocuk sahibi bir genç adam, Arif, dikildi karşıma…
Dedi ki:
“ Biz ‘68 kuşağıyız… Sokakta oynamadan büyüdük. Bu gün ilk kez oyun oynar gibiyim.”
İki parselden küçük olanı sahipliydi… Öteki belediyenindi…
Temizlikten sonra sahipli olanı taşlarla çevreleyip belirledik… Ötekine “tahterevalli”leri yerleştirdik.
Bütün çocuklar ikişer ikişer önceden aldığım fidanları diktiler; üzerlerine adlarını yazdıkları küçücük kağıtları astılar…
Turgay kamyon kamyon kum getirtti armağan olarak, yaydık kumları… Alev ile Bihrat (Mavitan) boyaları fırçaları hazırlamışlardı…
Çocuklar hep birlikte resimlediler çevre duvarları…
Kaldırımları harçlayıp içine çakıllar döşedik…
Bir yerine de “Çakıllarla Yaldızlı Bahçe” yazdık.
Bütün bu işler bir günde oldu bitti.
Hava kararırken bizi mutluluk ayakta tutuyordu.
Refik Durbaş da bizimleydi bütün gün.
Sonra da Cumhuriyet’in eki “Dergi”ye yazdı…
“Demokratik Katılım” falan dedi…
Birkaç gün sonra belediyeden işçiler geldi…
Parkımızı bozdular… Kendileri günlerce, belki de haftalarca çalışır gibi yaptılar…
Kendilerine göre düzenlediler…
Köşeli köşeli dizdiler kaldırım taşlarını…
“Senin de çocuğun vardır… Bak çocuk bu sivri yere düşerse, orasını burasını kanatır, gel şunu azıcık yuvarla…”
Dinletemedim.
Ama en çok ağırıma giden fidanlarımızı sökmeleri oldu…
Neden?
Neden söktüler?
Bunu yaşayan çocuklar da ya büyüdüklerinde bir şeyler sökerlerse…
(Sökenlerle, söktürmeyenler belli olmadı mı?
Gezi’yi yaratanlara buradan koca bir MERHABA!)
(Sürecek)
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08