Bu gölge bu tabloyu yaşatır mı?
Bayramda, ülkede bayram havasının estiğini göstermek için “yandaş” ve “yoldaş” medya Gabar dağlarında nöbet tutan askerin annesinin, oğlunu ziyaretini, onunla bayramlaşmasını öne çıkardı. Cizre’de askerlerle bayramlaşan, halay çeken gençlerin görüntüleri yayımlandı; BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Şırnak’ta yol kontrolü yapan askerlerle “bayram muhabbeti” yapması aynı amaçla ekranlara taşındı; “Nereden nereye geldik” denmek istendi. Askerliğin 12 aya indirilmesi bir bayram hediyesi olarak sunuldu. Adalet Bakanı Ergin, “10 aydır ölüm haberleri gelmiyor” diye, “Bayramın huzur içinde kutlanmasını” “barış sürecine” bağladı.
Ve az çok ülkede barış ve kardeşliğe doğru adım atılmasını isteyen herkes de bu tablonun genişlemesini, bu haberlerin çoğalmasını, bayramların acısız, daha huzurlu kutlanmasını istiyor.
Peki bu iyimser görüntüler var da; “Buraya nasıl, hangi gayretlerle, kimlerin çabasıyla gelindi?” sorularına açık bir yanıt verilmezse, bugün bu bayram görüntülerini hızla karartan gölgelerin de kimin gölgesi olduğu anlaşılmaz.
Çünkü; ülkede evet, barış sürecinin yarattığı bir hava var ve hâlâ bu havanın yarattığı sürecin ilerlemesine dair beklentiler devam ediyor.
Ve bu gazetenin okurları da, süreci az çok izleyen her vicdanlı kişi de bilir ki, bugün barış süreci diye bir süreç işliyorsa bunun gerçek nedeni Öcalan-BDP-Kandil mihrakının Kürt sorununun barışçıl çözümü konusunda ortamın oluşması için attıkları adımlardır. Hükümetin bu sürece katkısı, belki sadece ateşkesi bozmaya kalkmamak ve “üçlü” arasındaki görüşmelere izin vermesidir. Nitekim sıra Hükümetin yapması gerekenlere gelince süreç de tıkanma alametleri göstermeye başlamıştır.
Burada şunu belirtmeliyiz ki; barış sürecinin, kamuoyunda somut ve güven duyulan yanı, BDP heyetinin PKK Lideri Öcalan’la Kandil’le görüşmeleri sürdürmesi, onların görüşlerini kamuoyuna taşımaya devam etmesidir.
Ancak geçen on aylık sürede kendi üstüne düşenler konusunda bir adım atmayan Hükümet, şimdi de açıkça süreci baltalamaya koyulmuş; sürecin her an kesintiye uğrayabileceğine dair açıklamaları öne çıkmıştır.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, gelişmeleri tarif ederken birden, “Her şey iyiye gidiyor, süreç sorunsuz yürüyor”dan, “Çıkmadık candan umut kesilmez”e dönmesi, Başbakan’ın, “BDP’nin Öcalan ve Kandil’den çok Adalet Bakanlığı ile arasını iyi tutmaya özen göstermesi gerektiği”ne dair tehdidi aslında hükümetin ayak sürüdüğünün göstergesidir. Dahası Hükümetin, Kandil’in Öcalan’a yazdığı son iki mektubu, içeriğini beğenmediği için olacak, Öcalan’a iletmediği de ortaya çıkmıştır.
Öte yandan bugüne kadar Ahmet Türk, Sırrı Süreyya Önder, Gültan Kışanak, Aysel Tuğluk gibi vekillerin Öcalan’la görüşme heyetinde yer almasını önleyen Hükümet, şimdi de BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın heyette yer almasını engellemiştir. Gerekçe ise, Demirtaş’ın Hükümetin barış sürecindeki ayak sürümesini sert biçimde eleştirmesi!
Öyle anlaşılıyor ki Hükümet “BDP Adalet Bakanlığı ile arasını iyi tutmaya çalışmalıdır” derken, bir yandan Hükümete yönelik, Hükümetin yapması gerekenler konusunda tartışmaları sınırlarken öte yandan da sürecin bir müzakereye dönüşmesinin önünü kesen bir baskı oluşturmayı amaçlamaktadır. Çükü böyle demek; “Daha ileri giderseniz İmralı’yla bağlarınızı da keseriz. Elinizdekilerle yetinin” anlamına gelmektir.
“Barış süreci” tablosunun bu yanı açıkça Hükümetin, sürecin başından itibaren “Sorunun barışçıl çözümü için yol temizliği yapma” görevini yerine getirmekten caymak için fırsat kolladığını göstermektedir. Sadece “Görüşmeleri biz değil karşı taraf kesti!” demek için bir bahane kollanmaktadır.
Bu elbette AKP’nin “barış sürecini” “Terör örgütünü tasfiye sorunu” olarak gören, “demokratikleşme paketinde” de gördüğümüz zihniyetin bir tezahürüdür. Hele de seçim sathı mailine girdiğimiz bir zamanda görüşmeleri sürdürüyor görünmek bile AKP Hükümeti için yük haline gelmiştir. “Ateşkes sürsün ama görüşmeler de kilitlensin!” istemektedir AKP Hükümeti.
Onun için de barış süreci üstündeki Hükümet gölgesi giderek büyüyüp koyulaşmaktadır.
Peki o zaman ülkedeki bu “bayram havası” diye sunulan tablo yaşar mı?
Bunu da göreceğiz!
Evrensel'i Takip Et