19 Ekim 2013
DİĞER YAZILARI
Yüzümüzün karası 16 Ağustos 2014
İnsan sevmek 12 Temmuz 2014
Kavel\'de miyiz hâlâ? 28 Haziran 2014
Camın sırrı 21 Haziran 2014
Yasak bölge 14 Haziran 2014
Organik O.C 31 Mayıs 2014
Bir nefes... 24 Mayıs 2014
Soma\'nın iyi insanı 15 Mayıs 2014
YAZI ARŞİVİ

İtalya’da yurtsuzluktan bir binayı “işgal” eden gençler Taksim adı verince, “ulusal bir gurur” duyan var mıdır acaba? “Bak işte, dünyaya örnek olduk” diye böbürlenen, bir yerlerde... İlginç ve medyatik bir haber; boy boy fotoğrafı basılacak cinsten... Grafiti ile yazılmış süslü püslü “Taksim” adı...
Sevinelim elbet; gurur da duyalım; Gezi direnişi “ilham” veriyorsa dünyanın başka yerlerine... Ama üzülelim; hatta utanalım da; Paris’ten gelen liseli gençler haberiyle... Biri Kosovalı Roman, diğeri Ermeni... İki arkadaşlarının sınır dışı kararına direnen Parisli gençlerin erdemi karşısında.
Ne çok linç yaşadık, ne çok haberi öfkeyle okuduk biz. İlçelerden sürüldü Romanlar toplu halde; linç edildi Kürtler... Kimi topraklarını terk etti; kimi okuduğu okulu bıraktı. Kaç olay, kaç örnek. Uzaklardan “Olmaz böyle şey” dediğimiz, diyebildiğimiz. Belki alıştık “mutlak ve tanımsız tuhaflık”lara...
Valilerin, kaymakamların, belediye başkanlarının, “Güvenli biçimde kentin dışına çıkardığı”, “Başka yerde yaşamayı önerdiği” kaç örnek yaşadık biz... 15 yaşındaki Roman genç kıza sahip çıkan aynı yaşlardaki arkadaşları kadar “olamadık” çoğu kez...
Nâzım Hikmet’in “Sebastian Bach’ın Do Majör Konterçosu”nun üç satırı, haziran başında İtalya’daki gençlerin eylemiyle duvarları süslemişti. İşte o gençler bunlar. “Direniş estetiği” ile özenli harflerle şu üç satırı yazdılar:“Yürümek iyiye, haklıya, doğruya / Dövüşmek yolunda iyinin, haklının, doğrunun / Zaptetmek iyiyi, haklıyı, doğruyu” diyor usta.
Gezi ile dayanışma için fotinya diktiler o gün. Çünkü, belediye tarafından sökülen fotinyaları hatırlatmak için bir de fotinya diktiler eylem alanına.
Ve bugün İtalya’da hükümetin tasarruf paketlerine karşı öğrencilerin yaptığı eylemlerin adı “Fotinya’nın İntikamı”... Kamu binasının işgal edilip “Taksim” adı verilmesi de bu eylemlerin parçası...
“Alev ağacı”dır fotinya... İlkbaharda alev gibi yanan çiçekler açan bir çalı... Boşa değil İtalyan gençlerin çiçeğe sahip çıkması; bizim ağaca sahip çıkışımız gibi... Ve elbet Parisli gençlerin insana, insanlığa sahip çıkışı...
“Tekrardaki mucize gülüm, / Tekrarın tekrarsızlığı!” diyor Nâzım usta; bir güz sabahı üzüm bağında sıra sıra, büklüm büklüm üzümlerden yola çıkıp. “Yağan bütün yağmurların tekrarı / Toprağa, ağaca, denize, / Elime, yüzüme, gözüme / Ve camda ezilen damlalar.”
Bugün “Gezi Ruhu bitti, güvenmiyorum artık” diye ufaktan söylenmeye başlayanların da; “O kadar konuştuk, bu halk bizi anlamıyor” diye şikayetlenenlerin de kaçırdığı nokta bu...
“Tekrardaki mucize”...
Fotinyalar mesela; her bahar aynı alev kızılına boyuyorlar her yeri... Tekrar tekrar... Doğanın döngüsü bu. Güzel şeyler bir anda olur, evet...
Bazen beklersin. Ama yürümeye devam edersin “iyiye, haklıya, doğruya...”
Ve sonra; yine dövüşürsün “iyi, haklı ve doğru için...”
Yine zapt edersin “iyiyi, haklıyı, doğruyu...”
Yaptıklarımız kadar, yapamadıklarımızın da toplamı hayat...
Ve direniş de hayatın parçası.. Yapabildiklerimizde çok şey değişiyor; “yapamadıklarımız”la sürgit devam ediyor zulüm de, mutsuzluk da...
Yaptıklarımızla ne kadar “gurur” duysak az; ne kadar mutlu olsak...
Ama gün geliyor işte; neredeyse 2000’lerde doğmuş çocukların Paris’te yaptıklarıyla; gerçeğin duvarına çarpabiliyoruz.
Yine de “tekrardaki mucize”ye inanalım; “tekrarın tekrarsızlığı”na...
O eski sözün gücüyle; “Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliği” çünkü...
Ve elbette, “Camı kıramaz tek tek kum taneleri”...
Ama ya bir araya gelirlerse?

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Sermaye için iş birlikçi pazarlık

Sermaye için iş birlikçi pazarlık

Ekonomide sıkışan Erdoğan yönetimi; ABD Trump yönetimi ile Ukrayna konusundaki çelişkiyi fırsata çevirmek için Avrupa Birliği ile pazarlıkta. Hedefte Erdoğan iktidarının arkasındaki sermaye güçlerinin, yerli ve yabancı tekellerin iştahını kabartan AB’nin 800 milyar avroluk silahlanma pastası var. “Antiemperyalizm” diye pazarlanan bu adımlar emperyalistlere bağımlılığı daha da artıracak, fatura emekçilere çıkacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
İktidar yoksullaştırdığı halkın imdadına yetişen kent lokantalarından rahatsız. Kent lokantasını öven Vedat Milor’a soruşturma açıldı.

Evrensel'i Takip Et