20 Ekim 2013 14:25

Yeni bir Hızır Paşa operasyonu

Yeni bir Hızır Paşa operasyonu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2008-2010 yıllarında, “Kürt açılımı”na paralel olarak sürdürülen, “Alevi Çalıştayı” girişimi,  Alevi kökenli bir AKP Milletvekili Reha Çamuroğlu’nun başına konulduğu bir “Hızır Paşa Operasyonu” olarak sürmüştü. Ancak bilindiği gibi, Aleviliği yeniden, Sünni İslam normlarına göre biçimlendirme amaçlı yeni bir Alevilik tarifiyle de birleştirilen bu operasyon başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Şimdi AKP Hükümeti, Gülen Cemaatini ve İzzettin Doğan’ın Cem Vakfını da işe katarak, daha derin bir operasyona girişmiştir.
“Demokratikleşme paketi”nin açılmasından hemen sonra Hükümet cenahından “Aleviler için ayrı bir paket hazırlandığı” kamuoyuna duyurulmuştu.
Bir zamanda beri Hükümet tarafından Cem Vakfı’yla işbirlği içinde pişirilen, “Dedelere maaş, cem evlerinin kimi masraflarının devlet tarafından ödenmesine kılıf bunması” ve Diyanet çatısı altında ya da himayesinde “Alevi işleriyle ilgil bir kurul”un oluşturulması gibi içinde açık “ahlaksız teklif” mahiyetinde rüşvet maddelerinin de olacağı paketin çalışmalarının hayli ilerlediği anlaşılıyor.
Burada da zamanlama, 2010’da “Alevi Çalıştayı”nın “Kürt açılımı” sürecine paralel yürütülmesi gibi, Kürt sorununun çözümü için adımlar atılması sürecine “Barış süreci”ne denk gelmiştir ve elbette bu bir tesadüf değildir.
Çünkü Hükümet her iki sorunun da Türkiye’nin demokratikleşmesiyle yakın ilişkisinin üstünü örtmeye çalışıyor. Çünkü aksi takdirde, Aleviler ve Kürtler gibi Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesinin dinamik iki gücünün “Türkiye’nin demokratikleştirilmesi” talebi etrafında birleşmesinin önünü kesmeye çalışıyor. Daha doğrusu her iki sorunu da Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesinden kopararak, sorunları “Alevi sorunu” ve “Kürt sorunu”na indirgemeyi amaçlıyor. Böylece bu önemli sorunların kendi içlerinde daraltılmış sorunlar olarak kalmasını sağlamaya çalışıyor.
Oysa en azından son 10 yıldan beri ülkemizde, gerek “Kürt sorununa” gerekse “Alevi sorununa” taraf olarak ortaya çıkan güçlerin en önünde mücadele edenleri, bu sorunların çözümünü Türkiye’nin demokratikleşmesi sorununa bağlamışlardır.
Kürtler için bu gerçek, daha açık ve mücadele eden başlıca Kürt güçlerini kapsayan bir genişliktedir. Ama Aleviler için “Alevilik sorunu”, bir inanç özgürlüğü, gerçek bir laisizm, dolayısıyla Türkiye’nin laikleşmesi, demokratik-laik bir ülke olması mücadelesine bağlanması konusu henüz en öndeki Alevi kesimleri için böyledir. Ama geniş Alevi kesimlerinin de böyle bir çizgiye evrildiklerinin sayısız alametleri vardır.  Bu yüzden de Hükümet Alevi sorununu; Gülen-Doğan ittifakı üstünden “cami-cemevi projeleri” ve Hükümetin “Alevi paketi”yle birleşen girişimlerle Alevileri Diyanet'in himayesinde, “ıslah edilmesi gereken bir inanç çevresi”ne dönüştürülmesi planını hızla devreye sokmaya çalışmaktadır. Öylece Hükümet, Alevilerin inanç özgürlüğü mücadelesinin Türkiye’nin laik ve demokratik bir ülke olması için mücadelesiyle birleşmesini önlemeye çalışmaktadır.
Aynı biçimde CHP ve çeşitli Aleviliğin ezilmişliğini sömüren ulusalcılar da “Alevi sorununu” laisizm mücadelesinden, demokrasi mücadelesinden bağımsız, Diyanet ve 90 yıllık “Sünni devlet laikliği”ni reddetmeden, “Cemevleri sorununa” indirgeyerek bu alanın kendi kapalı av alanları olarak kalmasını sağlamaya çalışmaktadırlar.
Açıktır ki, bugün Hükümet yeni bir Hızır Paşa Operasyonu tezgahlamaktadır. Ve bu amaçla da içeride dışarıda neyi varsa seferber etmiştir.
90 yıldır Alevileri çantada keklik kendi destekçisi olarak gören CHP ve ulusalcılar AKP ile aynı çizgide, Diyanet'in bir alt birimi olarak Aleviliğin Diyanet'e bağlanmasını savunmaktadır. AKP ile farklılıkları “üç aşağı beş yukarı” bundan ibarettir!
Oysa Alevilik konusu elbette bir inanç çevresi, bir inanış, bir mezhep olarak (herkes kendince bir niteleme yapabilir) Hükümet ve devlet de dahil, hiç kimsenin doğru-yanlış, şöyle olsun-böyle olsun diyeceği bir alan değildir. Bu inanç sahiplerinin kendileriyle ilgili bir şeydir.
Bizim tartıştığımız Türkiye’nin koşullarında milyonlarca Alevinin inanç özgürlüğünün nasıl sağlanacağıdır
Bugün elbette “Alevi sorunu”, demokrasi güçleri açısından Türkiye’nin demokratikleşmesi sorunudur. Ve tartışma bu yanıyla önümüzdeki dönemde daha da derinleşecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa