Başbakan'ın trafikle imtihanı
Fotoğraf: Envato
Olmadı işte!
‘Dönüşünüzü tatilin son gününe bırakmayın’ çağrıları işe yaramadı.
Cuma gününden pazara her gün… D-100, TEM, E-5 tüm kara yolları yine mahşeri araç kalabalıklarına sahne oldu. Yine tıkandı.
Yine yollarda can verdik bayram boyunca. Yine sıkışık trafikte perişan olduk.
Tatili erken bitirip yollara düştük yine de kurtaramadık. Duble yollar da çare olmadı derdimize.
Bayram öncesi İstanbul’da trafik kilitlenince müthiş komplo teorileri devreye girmişti.
“Yerel seçim öncesinde ‘Geziciler’ trafiği durdurup belediyeyi yıpratıyor” tezini öne sürenler olmuştu.
Dış güçlerin devreye girdiğini söyleyenler… Ünlü Spekülatör Soros’un kurumlarının çokça araç satın alıp trafiğe saldığını rakamlar eşliğinde iddia edenler…
Daha neler neler!
Bir yanda komplolar uçuşurken diğer yanda Başbakan’ın trafik fırçası vardı.
Başbakan’a göre toplu taşıma araçlarını kullanmayanlardı trafiğin sıkışmasının suçlusu. İki otomobili olan ailelerdi. Arıza veren eski araç kullananlardı.
Kısacası, Başbakan’a göre aracından vazgeçmeyen halktı suçlu.
ARAÇLARI BIRAKALIM DA…
Araçla yola çıktığımız için suçlu bizdik öyle mi?
Bayram boyunca otogarlardaki korkunç yığılmayı ve eziyeti hep beraber yaşadık ve gördük.
Otogarların kapasitesinin çok çok üzerine çıkan araç ve insan trafiğine tanık olduk.
Şimdi… Araçlarıyla yola çıkan yüz binlerce kişinin de araçlarını bıraktığını… Otogarlara akın ettiğini düşünelim!
Zaten bayramda kapasitesini aşan toplu taşıma araçlarının bu talebi karşılayabileceğini kim iddia edebilir?
Parmak sallayarak, halkı suçlu ilan ederek konunun sorgulanmasını engellemeye çalışan Başbakan iddia edebilir mi?
Sormazlar mı o vakit…
Memleketin her yanına rahatça ulaşılabileceğimiz ağlar mı ördünüz? Rahatça Türkiye turu atabileceğimiz raylı sistem mi geliştirdiniz?
20 yıllık yönetiminizdeki İstanbul’un hali bile durumu açıklamaya yeter de artar sanırım.
50 yıl önce yapılmış banliyö hattının uzunluğu 72 kilometre olan İstanbul şimdi… 63 kilometrelik metrosuyla dünyanın en geri şehirlerinden biri.
O mega kentin ayrıca, hepi topu yaklaşık 40 kilo metre tramvayı, 20 kilometre de hafif metrosu var. O kadar!
Sabah ve akşam saatlerinde metrobüse, metroya binilemiyor. Hatlar kalabalığı çekemiyor. Yakında değil binmek, perona inmenin mesele olacağını düşünür hale geldik.
KAFAYI DEĞİŞTİRMENİN VAKTİDİR
İstanbul’da yolculuk yapanların yüzde 83’ünü otobüsle… Yüzde 13’ünü raylı sistemle… Yüzde 3.3’ünü de deniz yoluyla taşıyorsunuz. Özel araçlarla yapılan yolculuklar dahil değil bu istatistiğe.
İstanbul’da tekerlekli ulaşıma sağladığınız bu ezici olanak, yurdun bütününde çok daha beter durumda!
Tekerleğin üstünlüğüne son verecek büyük projeler yok ortada. Kent tasarımları da berbat!
Toplu konut ve iş merkezleriyle doldurdunuz kentleri. Adım başı toplu konutlardan yeni kentler oluşturdunuz.
Yol, aynı yol ama nüfus patlamış. Nasıl sıkışmasın trafik?
Park yapacağınıza, yeşil alan üreteceğinize, AVM ürettiniz. Kent değil rant tasarladınız!
Bu şartlarda ne kentler kurtulur, ne de yollar trafikten!
Bunca yıllık deneyim gösterdi ki… Otoyol yaptıkça daha çok araç düşer yollara. Çözüm gelmez sorun daha da ağırlaşır.
Kafayı değiştirmenin vakti gelmedi mi?
BUNCA ARAÇ SATARKEN!
Türkiye’de motorlu kara taşıtı sayısı temmuz sonunda 17.5 milyona ulaştı (2.6 milyon motosiklet ve 1.5 milyon traktör dahil).
AKP’nin iktidar olduğu 2003 yılında bu sayı 9 milyon civarındaydı. Demek ki AKP iktidarında ikiye katlanmış.
İstanbul’da, 2.1 milyon otomobil, 600 bin hafif ticari araç bulunuyor. Toplamı 2 milyon 700 bini bulan araç sayı 2003 yılında 1 milyon 100 adetti. İstanbul’daki artış memleket ortalamasının da üzerinde… Milyonlarca aracı satarken iyi, satın alanlar kullanınca kötü gibi bir durumla
karşı karşıyayız. Bunca aracı satarken ne olacak bu işin sonu diye düşünen var mı acaba?
OTOMOBİLDEN KURTULMANIN YOLU
Başbakan’ın trafiğe çözüm önerisi şu: Araba alın ama yola çıkmayın. Arabanız evinizin önünde ya da otoparkınızda dursun!
İyi de, toplu taşıma sistemin var mı? Yok!
Sadece İstanbul’da, özel araçla seyahat eden milyonlarca kişi aracını bırakıp yolculuk etse hayat felç olur.
Bunu itiraf eden var mı? O da yok!
Araç al ama kullanma mantıklı mı? Buna ‘evet mantıklı’ diye cevap veren de yok.
Öyleyse gelin mantıklı bir yolculuk yapalım!
Otomobil üretim ve satışı arttıkça ne oluyor? Yollar tıkanıyor, caddeler insansızlaştırılıyor, havalar ısınıyor, atmosfer kirleniyor!
Bir araba üretimi için 300 bin litre su tüketiliyor. Ağırlığının 20 katı hammadde kullanılıyor.
Bunca israfın ardından sokaklara çıkan araçlar havayı çıkardıkları zehirli gazlarla kirletiyor. (Türkiye’de 17.5 milyon motorlu araç var. Düşünün milyonlarca aracın havaya enjekte ettiği egzoz dumanını).
Evet, bence de otomobilden kurtulmak lazım, hem de evin önüne park etmeden… Ama önce onu ihtiyaç olmaktan çıkaracak ulaşım altyapısı lazım.
Her ikisini de yapmaya var mısın sayın başbakan?
- Ezdirmemek ne kelime suyunu sıktılar 26 Aralık 2024 06:55
- Et ithalatı da sürer gıda pahalılığı da 08 Kasım 2024 11:17
- Türkiye BRICS’te de kapıda bekletiliyor, kapının ardı cennet değil ki! 24 Ekim 2024 13:08
- Bütçenin özeti: Hem yakacak hem kıracak 19 Ekim 2024 07:06
- Şimşek’in haraç şovu 16 Ekim 2024 04:57
- İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor! 09 Ekim 2024 04:39
- Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak 28 Eylül 2024 06:47
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55