Kopenhag kriterleri
Fotoğraf: Envato
Şampiyon bir takım ve çalkantılı bir sezon başlangıcının ardından gelen teknik adam değişikliği… İlk bakışta Galatasaray’ı andırsa da teknik direktörlüğe Ariel Jacobs’ın yerine ‘Kopenhag’ın çocuğu’ Stale Solbakken’in getirilmesinin nedenleri burada tamamen saha içi. Sene başında 18’lik golcüleri Andreas Cornelius’u Premier Lig’den Cardiff City’ye gönderen Danimarka devinin bu kayıpla yerle bir olmayı beklemediği açık. World Soccer’ın Ekim sayısında Jim Holden, “Facia bir başlangıcı kimse beklemiyordu, yine de kulübün transfer döneminde finansal sebeplerle pek aktif olmadığını da söylemek gerek. Şimdi Solbakken’den gemiyi düzeltmesini bekleyecekler” demişti. Daha önce hem futbolcu, hem de teknik adam olarak Kopenhag’da başarılı olmuş bir isim olan Solbakken de tam olarak bunu yaptı: Gemiyi tekrar rotaya sokmak…
Ligdeki ilk beş maçında galibiyet yüzü göremeyip sadece 2 puan alan Kopenhag, Solbakken yönetiminde 7 maçtan 4 galibiyet, 2 beraberlik çıkararak 14 puan elde etti ve nispeten üst sıralara yaklaşmış durumda. Üstelik çilek olarak da Juventus’tan puan alarak Şampiyonlar Ligi’ne beklentilerinin ötesinde bir başlangıç yaptı. Görüşlerine danıştığım Danimarkalı gazeteci Claus Rondbjerg-Christensen de tahmin ettiğim gibi Juve maçına işaret ediyor. “İnsanlar Juve maçı öncesi sadece Galatasaray’dan puan alabileceklerini düşünüyorlardı, o da belki... İstanbul’dan puan almak hâlâ çok zor ama Kopenhag son aldığı sonuçlarla güvenini tazeledi ve daha iyi durumda. Her şey mümkün” diyor Christensen.
SOLBAKKEN DOKUNUŞU
Peki Kopenhag’da taktiksel olarak dikkat edilmesi gereken detaylar neler? Öncelikle Solbakken’in takımına sıkı bir 4-5-1 oynattığını görüyoruz. Savunmanın önünde Thomas Delaney bir sigorta niteliğinde, orta sahadaki alengirli işler daha çok Brezilyalı Claudemir’in üzerinde. Takım hücum gücünü kanatlardan alıyor. Hem puan aldıkları Juventus maçında, hem de ikinci golü yiyene kadar epey iyi direndikleri Bernabeu’daki karşılaşmada yarattıkları tehlikeler hep ortalar üzerinden gelişti. Beklerin de hücumu desteklediği Kopenhag’da takımın yıldız oyuncusu Nicolai Jorgensen ile Kosta Rikalı Christian Bolanos hücum silahları. Son maçta Fatih Terim’in 4-3-1-2’sine benzeyen bir düzeni tercih eden Mancini, hücumu düşünen dört tane çizgi oyuncusuna karşı ciddi sıkıntılar yaşayabilir. Merkez odaklı bir ekip yerine Bruma’nın ilk 11’de yer alacağı daha enine yayılmış bir takımın Kopenhag’a karşı daha şanslı olacağı açık.
Takıımın formda isimleri ise kurtardığı penaltılarla nam salmış kaleci Johan Wiland. Juventus’tan alınan puanın baş mimarıydı, her ne kadar Real Madrid maçındaki performansı biraz sorunlu olsa da toplamda fark yaratan bir formu var. Galatasaray’ın dikkat etmesi gereken bir numaralı oyuncu ise Nicolai Jorgensen. Cardiff’e giden genç Cornelius’la çok iyi bir ikili olmuşlardı, onun ayrılığına rağmen başarılı form grafiği sürüyor. Henüz 22 yaşında olmasına rağmen geçen sene Bundesliga kulübü Leverkusen’den ülkesine geri dönmüş. Yeniden bir transfer gerçekleştirmesi olası. Öte yandan takımda formsuz oyuncu olup olmadığı yönündeki soruma Christensen, “Bolanos ve Claudemir bu sezon beklentilerin çok altında kaldılar, böyle giderlerse gönderilecekler” diyor, umarım eşref saatleri Galatasaray’ı bulmaz!
6 PUAN CEPTE DEĞİL
Toplamda çok ürkütücü bir tablo olmamakla birlikte Galatasaray’a güle oynaya 6 puan teslim edecek bir rakip olmadığı da fazlasıyla ortada. Zaten Şampiyonlar Ligi’nde bu sezon 4. torba takımları arasında rakiplerinden iki-üç sınıf aşağıda duran bir takım da yok. Benim Galatasaray’ın grubuna en çok istediğim takım olan Austria Wien dahi Porto’dan puan aldı. Üstelik Kopenhag’ın Galatasaray’ın da güzel anıları olduğu Parken Stadyumu’nda kolay kolay yenilmediğini de unutmamak lazım. Geçen seneden bu yana Lille ve Juventus’un da yer aldığı 5 takıma evlerinde yenilmediler, sadece bir kez Stuttgart’a boyun eğdiler. 6 puanı doğrudan Galatasaray’ın hesabına geçmeden maç maç ilerlemekte ve önce İstanbul’daki maçı kazaya uğramadan atlatmakta fayda var. Haydi hayırlısı, başarılar Galatasaray.
- İbrahim Coşkun ve heyecan 14 Ocak 2014 00:11
- Aralıklar kiminse Mayıslar da onun mu? 24 Aralık 2013 00:06
- Kura değil tombala! 17 Aralık 2013 00:21
- Kendini hatırlayan dev 10 Aralık 2013 00:34
- Dürüstlük ve cadı avı 03 Aralık 2013 00:44
- Fevzi Tuncay'ın gösterdikleri 19 Kasım 2013 07:19
- 'Çile'nin 14. yılı 12 Kasım 2013 07:17
- Çıkan oyuncu Muslera 05 Kasım 2013 07:58
- Başka bir Kıbrıs futbolu mümkün 29 Ekim 2013 07:35