23 Ekim 2013 09:19

Yandaş medyanın gölge boksu

Yandaş medyanın gölge boksu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Çok ciddiye alınmayan bir Amerikan gazetesinde, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik bir tehdit içeren yazının yer alması, Türkiye’de   yüksek düzeyde tepkilere yol açtı. Tehdidin İsrail’den geldiği, sebebinin ise MİT’in İranlı bazı İsrail ajanlarının adını İran’a bildirmesi olduğu yazıldı. MOSSAD ve CIA bu işe bozulmuştu ve Amerikan basınında Fidan’ı hedef alan yazıların çıkmasının nedeni bu idi!

Uzunca bir süredir Türkiye- İsrail arasındaki ilişkilerin kötü, hatta kopuk olduğu biliniyor. Bazı zorunlu ve köklü anlaşmalar haricinde ilişkiler neredeyse tümüyle kesilmiş gibi… ABD’nin başkanlık düzeyinde normalleştirme girişiminde bulunmasına ve bunun kısmi ve geçici bir yankı bulmasına karşın ilişkiler düzelmedi.

Buna paralel olarak ABD ile olan ilişkilerde merkezinde Ortadoğu sorunları olan bir dizi problem ve kopukluk yaşanmaya başladı.

Etkili ve sözünün arkasında daima Amerikan yönetiminin bulunduğu bilinen Washington Post gazetesinde yayınlanan ve Hakan Fidan’ı hedef alan yazıların kaynağında bu “istenmeyen” gidişatın bulunduğundan kuşku duyulamaz.

Türkiye Hükümeti, MİT Müsteşarını öne çıkaran bu kampanyanın aslında kendisine yönelik olduğunu biliyor. Hükümet yanlısı bütün gazeteler, kampanyanın arkasında İsrail’in bulunduğunu söylüyor ve bütün tepkisini buraya yöneltiyor.

İsrail’in elbette Türkiye hükümetine yönelik birçok entrika peşinde olabileceği doğrudur. Fakat bu olayda İsrail’i öne çıkaran yandaş medyanın ABD’yi gizleme çabası dikkat çekicidir.

Çünkü asıl sorun ABD iledir. Her şeyden önce, Türkiye’nin özellikle son birkaç aydır ABD’nin bölgedeki planları bakımından işe yaramaz bir tutum takındığı ve ABD’nin de yolu kendi çizgisinde düzeltmek için çabaladığı bir dizi olay yaşandı.

Merkezinde Suriye sorunu olmak üzere gelişen olaylar zincirinin başlıca halkalarında, Mısır Darbesi, Gezi Olayları, Çin’le yapılmaya teşebbüs edilen füze anlaşması bulunuyor. Bunlar tek tek ele alınınca her birinin geçici ve üstünden atlanabilir sorunlar olduğu söylenebilir. Ancak art arda gelince ve ABD’nin bütünlüklü politikaları açısından her birinin özel anlamları dikkate alınınca kapsamlı ve ciddi bir kopukluk olduğu görülecektir.

Hakan Fidan olayı, gerçekte yeni bir olguya dayanmıyor. İranlı ajanlar meselesinin neredeyse iki-üç yıllık bir geçmişi var. O zamanlar henüz İran-Türkiye ilişkileri gayet iyi idi. İran’la ilişkiler, Füze Kalkanı dolayısıyla bozulmadan önce iki devlet arasında bu türden alış verişler olabiliyordu. İran da Türkiye’ye PKK ile ilgili istihbarat veriyor, onun yararına olabilecek şekilde Kürdistan üzerinde operasyonlar yapabiliyordu. Washington Post yazarı, bu iddianın yanı sıra, MİT’in El Kaide ilişkide olduğunu da yazıyor. Oysa son birkaç aydır, bu ilişki de en azından askıya alınmış bulunuyor. El Kaide, ya da El Nusra, Türkiye’nin yardımı kesmesinden rahatsız ve bunu çeşitli şiddet eylemleri düzenleyerek dile getirmekten kaçınmıyor.

Öyleyse, zamandaş olmayan üstelik bugün gündemden kalkmış olması gereken bu iki iddianın birleştirilerek öne sürülmesinin anlamı nedir?

Toplam olarak bakıldığında, bu olayda İsrail’in sadece bir gölge olduğu, yandaş basın tarafından abartılmış bir biçimde öne çıkarılmasının ise doğrudan doğruya ABD’nin elinden çıkmış bu saldırıyı perdelemek amaçlı olduğunu söyleyebiliriz.

ABD’nin Türkiye’den beklentisi Ortadoğu’da yeniden kendisine uygun bir rolle yer almasını sağlamaktır. Ama bu ille de R.T. Erdoğan hükümeti olacak diye bir şey yok. Öyle görünüyor ki, tehdidin ve zorlamanın sınırlarında dolaşan bir ABD ve bundan swing yaparak kurtulmaya çalışan bir hükümet var. Maç ikisi arasında, ama yandaş medya, İsrail’i öne çıkarıyor ve böylece sorunu küçültmeye çalışıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa